Hangi kurum kaldı güvenilir?

Hangi kurum kaldı güvenilir?

Son ÖSYM skandalı, Türkiye için hayati bir sorununu tekrar gün yüzüne çıkarttı: Kurumlara güven sorunu. Kuşkusuz, toplumsal ilişkilerin temelinde olduğu gibi, bireyle devlet ilişkisinin temelinde de "güven" yer alıyor. Güven, "korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu" demek (Türk Dil Kurumu Sözlüğü). ''Devlete güven'' dediğimiz de elbette ki ''devletin kurumlarına güvenmekle'' ilişkili. Peki ama hangi kurumlara? Yeni hükümet sisteminde, güvenilirliğini koruyabilen bir kurum kaldı mı?

Kurumlara güven

Kurumlara güven, liberal demokrasinin sürekliliği için temel unsurlardan biri. Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Ulusların Düşüşü isimli kitabında iyi işleyen kurumların bulunduğu ülkelerin diğerlerinden daha gelişmiş olduğunu ülkeleri kıyaslayarak anlatır. Gerçekten de kurumların işlerliği, onlara güvenilmesini, kurumlara güven duyulması da gelişmişliği getirir. Nitekim ancak kurumlara güven duyulan yerde yatırım yapılır, hukuk devleti olmak ancak iyi işleyen güvenilir kurumlarla mümkün olur. İyi eğitim, iyi hizmet, adalet, eşitlik, hepsi güvenilir kurumlar sonucu sağlanabilir.

Oysa kurumlara güvenmeme, Türkiye''deki temel sorunlardan biri. Meclis Başkanı Şentop''un, sene başında Kıtalararası Ekonomik İşbirliği Konferansı''nda söylediklerini hatırlayınız. Şentop, Meclis''in başındaki isim olarak, "çok taraflılığa ve mutabakata dayanan yönetişimden tek taraflılığa, popülizme, yabancı düşmanlığına ve kutuplaşmaya doğru kayma" nedeniyle "siyasi kurumlara güvenin azaldığı" eleştirisini getirmişti (07.02.2022).

Söz konusu konferansın teması ise, "Demokrasiyi destekleyen etkin parlamentolar"dı. Yani, bugün Türkiye''nin eksikliğini çektiği başlıca şeylerden biri…

Türkiye''deki güven sorunu

Madem Şentop''tan söz ettik, o halde Meclis''le başlayarak, Türkiye''deki kurumlardan bazılarına sırayla bir bakalım mı? Hangisine güvenirsiniz?

Meclis''e mi? Yeni hükümet sisteminde etkinliğini yitiren, tek kişilik hükümetten gelen talepler dışında kanun çıkaramayan Meclis''e mi? Gücü bulunmayan Meclis, bireylere hangi açıdan güven verebilir ki?

Muhalifseniz veya talimatla hareket etmeyi beceremeyip görevden alındı iseniz, muhtemelen hükümet (daha net ifadeyle Cumhurbaşkanı) de size güven vermeyecektir. Hükümete bağlılığınız, bulunduğunuz mevkiyi kaybetme korkusu veya çekincesiyle ilişkiliyse, zaten sözlük anlamına uygun güven duyduğunuzu söylemek de güç.

Henüz taze bir skandal yaşanmış ve bu hususta sicili oldukça kirli olan ÖSYM''ye ne dersiniz? Güven veriyor mu size eğitim kurumları?

Peki ya yargı kurumları? Karşısındakinin kimden olduğuna bakmadan, kim tarafından atandığını unutarak karar verebilen kaç yargıç kaldı? Tarafsızlık ve bağımsızlık, yargı sistemindeki anlamını yitirileli kaç sene oluyor?

Demokrasi dediğimizde elimizde kalan tek araç olarak "seçimlerin" yürütülmesi ve denetimini emanet ettiğimiz Yüksek Seçim Kurulu''na ne dersiniz? Mühürlü zarflar, aynı zarftan çıkan iki oydan yalnızca birinin geçersiz sayılması, eski kararlarıyla ters düşen kararları derken güvenilirlikle uzaktan yakından bağı kalmayan kurumların başında gelmiyor mu?

Ya açıkladığı rakamların bilime değil, sosyal medya esprilerine malzeme olduğu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)?

İktisat teorilerine göre değil de talimatla faiz politikası uygulayan Merkez Bankası''na ne dersiniz?

Ya yalnızca hükümetin göstermek istediğini izleyiciye sunan kamu medyası size güven veriyor mu?

Hangisi hâlâ güvenilir sizin için?

Hiçbiri mi? Biri veya ikisi mi?

Türkiye güven duygusunu kaybetti. Yalnız komşusuna, sokakta yanından geçen insana karşı değil, devletine karşı da devletinin kurumlarına karşı da...

Bu hususta yapılan araştırmaların çoğunda ordu ve polis teşkilatının en güvenilir çıkması da belki bu "güven" eksikliğinin doğurduğu "güvenlik" ihtiyacıdır, ne dersiniz?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları