İmam-Hatip ruhu böyle mi olmalıydı? / Prof. Dr. Yümni SEZEN

İmam-Hatip ruhu böyle mi olmalıydı? / Prof. Dr. Yümni SEZEN

Önemli bir ihtiyaç için ve iyi niyetlerle açılan İmam-Hatip Okulları, bugün altmış küsur yılı geride bıraktı.

Şu sıralarda İmam-Hatip ruhundan söz ediliyor. Yüksek mevkilerde bulunan İmam-Hatipliler bunu dile getiriyor. Ülkemizde özellikle son yirmi yıldır olup bitenleri iyi zannedip, bunu İmam-Hatip ruhuna bağlıyorlarsa, bu ruhun vay haline. Farkına varmadan İmam-Hatip okullarına büyük bir vebal yüklemiş oluyorlar.

Bir zamanlar, milletçe değil ama, bazı kesimlerce, İmam-Hatip okulu mensuplarının horlandığı doğrudur. Alay edenler, ortadan kaldırılmalarını isteyenler bile vardı. Bu yanlışlıklar yapıldı. Bunlara şahit olduk. Kimdi bunlar? Bu millete yabancılaşmış olanlar, dine imana hayatlarında yer vermeyenler, v.b. İmam-Hatipli, bunları aşarak, büyük sığınak olan İslama, bilime, irfana sığınarak, millî olana da arkasını çevirmeden yoluna devam etseydi, bu kesimler zamanla utanır, belki de terbiye olurlardı. Böyle yapsalardı, olumlu herşeyde katkıları bulunur, söz sahibi de olurlardı. Pek azı müstesna, böyle yapmadılar. Eziklikten doğan şahsî kin ve nefret duygularını, ülkemizin cumhuriyetine, milli devlet felsefesine, bu devletin kurucularına düşman olanların duygu ve düşünceleriyle birleştirdiler; siyasetin, hayalci ideolojilerin esiri oldular. Milli vicdanı, İslamın evrensel aklını, bilgisini, merhametini tercih edecek yerde, kine, intikam duygusuna, bölüp parçalama arzusuna talip oldular, hukuksuzluğa mağlup olup, kibri ve böbürlenmeyi de ihmal etmediler. Bu vasıflar elbette İmam-Hatiplilere mahsus değildir, ama bugün konumuz bunlardır. İmam-Hatipli, kendisini millet ile ümmetin, milliyetçilik ile ümmetçiliğin çatıştırıldığı savaş meydanının ortasında buldu.

Hikmete bakın ki, şimdi yine horlanıyorlar. Fakat bugün, gûya temsil ettikleri İslamiyetin horlanmasına sebep oldukları için horlanıyorlar. İslamiyetle ilgisiz bir anlayışın, deizmin artmasını kolaylaştırdıkları için horlanıyorlar. Kirli siyasete alet oldukları için, yolsuzluklara fetva verdikleri için horlanıyorlar. Ayyuka çıkmış hukuksuzluğa, adaletsizliğe kapı açtıkları, hatta bazıları bu işde rol aldıkları için horlanıyorlar. Hepsi böyle değil. "Pek azı müstesna" kaydını bunun için koydum. Ben İmam-Hatip okulu mezunu değilim ama, o kaynaktan sevdiğim arkadaşlarım, öğrencilerim var. Yedi yıl İmam-Hatip okulunda hocalık yaptım. İlahiyat Fakültesinde 38 yıllık hocalığımı katarsak, 45 yıldır bu camianın içindeyim ve 45 yıl binlerce öğrencim oldu. Bir kısım öğrencimi, üç beş kişi hariç, Feto kervanından kurtaramadık. Bunlar bir taraftan İslamı öğreniyor, diğer taraftan İslama asla uymayan bu yolu İslam zannedip tuzağa düşürüyorlardı. Afyon yutmuş gibi oldular. Sonrası malûm. Hâlâ afyonun etkisinden kurtulamıyorlar.

Öğrencilerim içinde, bugün her gördükçe iftihar ettiklerim var. Mesleklerinin ehli, tefekkürün vakarını koruyan kimseler olarak görevlerini yapıyor. Bu gazete sütununu taşacağını bildiğimden, birkaçını zikretmem yeterli olacaktır. TV. ekranına baktığımda Fatih Koca''yı, Mehmet Kemiksiz''i, seyrediyor, musiki ile dini çatıştıran yobaz çevrelerin inadına, musikiyi, dinî musikiyi layıkıyla temsil ettiklerini görüyorum. Rahmetli Yahya Soyyiğit de bu öğrencilerimden biriydi. Şu anda Türk Milli Eğitimine hizmete devam eden üç isim söyleyeceğim, gidin araştırın, bu öğrencilerimle neden iftihar ettiğime hak verirsiniz. Mehmet Akif Demir, Ekrem Özbay, Hayri Özenli. Bunlara yalnız Türkiye''yi değil, bütün Türk Dünyasını emanet edebilirsiniz. "Hira Dağı kadar müslüman, Tanrı Dağı Kadar Türk" deyişi bunlara bakarak söylenmiş olsa gerek. Arkadaşım Prof. Dr. Zeki Arslantürk''ü, İmam-Hatipli olmasına rağmen bu nesil içine sokamıyorum. Ne yapsam girmiyor. Bu gibiler, İmam-Hatipli de olsalar, bu nesli temsil etmiyorlar. Yazık ki rotayı bunlar belirleyemedi, siyaset cambazlığına soyunanlar, "dinim kinimdir" diyenler, Türkiye Cumhuriyetini dönüştürmek için her yol mübahtır diye oyun kuranlar, duruma hakim oldular. Bugün sahnede olanlar bunlar. Ayırımcılık çifte hukuk doğurur ve doğurdu. Sahnedekiler buna aldırış etmediler.

İmam-Hatip ruhundan bahsedenler, bu ruhun kararmaya başladığının farkında değiller.