İnce umuttu umutsuzluk oldu!

Tarafsız Bölge'yi birkaç nedenden dolayı izledim. İlki Ahmet Hakan Coşkun'un "gitti, gidiyor" söylentileri sonlanmıştı. CNNTÜRK'teki programı için devam kararı alındığı belgelendi. Ahmet Hakan hani "Dönüşüm muhteşem olacak" şarkısını hatırlatan bir konukla yeni sezonu açmıştı:  Muharrem İnce.

Bir ara kimi insanların umudu olan bu politikacının neler söyleyeceğini merak ediyordum. Maç başlayana kadar, bu söyleşide kaldım. Gece yarısından sonra tekrarında ise boşluğu tamamladım. Bunlara alışık olduğum için "uykusuzluktan mahvoldum" palavrası sıkmayacağım. İnce'nin söylediklerini, medyaya yansıyanlarını takip ettiğinizi biliyorum. Kimilerinin de, CHP'nin cumhurbaşkanı adayından "İstanbul Belediye Başkanlığı" beklediğinden şüphem yoktu. Ki artık bu hayal ötesidir. Bunların Erdoğan karşıtları ile birleşip bir şeyler elde etmesinin mümkün olmadığı inancındayım.

Havada bırakılanlar

Şimdi bir seçim olsa Muharrem İnce aynı orana ulaşamaz. Bunun sebepleri açık ve net.

Tarafsız Bölge'de "24 Haziran gecesi" neden ortadan kaybolduğuna dair iddiaları sıraladı ama verdiği cevaplar kimseyi aydınlatamadı.

Gerek yokken parti yönetimini "seçilememesinin nedeni" olarak gösterdi. Aslında bunu sürekli tekrarlamakta. 2000 yılının ilk çeyreğinde "Köroğluhavası"nı yutanların sayısının pek fazla olmayacağı mutlak. Peki İnce liderliğindeki yeni bir partinin şansı olur mu? Bence hiç yok.

Fazla uzatmaya da gerek yok. Saatler süren söyleşide "yeni, yeniden hiçbir şey" bulamadım. "Yerel seçimlerde partimin hizmetindeyim" lafı da onu kurtarmaz. Kaybetmenin suçunu Kılıçdaroğlu ekibine yıkmaya çalışması yeni hedeflerin yolunu tıkadı. Haydi toparlayalım; "Muharrem İnce umuttu, umutsuzluk hâline dönüştü".

***

Karanlıkta bir ışık

Bu başlık, polisiye romanların ünlü ismi Edgar Wallace'ın bir öyküsünün adı. İsveç-Türkiye maçı sonrası aklıma geldi. Son anlarda attığımız iki gol için "şimdilik Lucescu'yu kurtardı" diyebilirim.

Rumen çalıştırıcının gazetelere "veda sinyali" olarak yansıyan demeçleri, böylece derin dondurucuya kalktı. Mircea birkaç ayı daha kurtardı demek de mümkün.

Size samimiyetle itiraf edeyim, Rusya maçında da fena oynamamıştık. Küçük hatalar ve "çakılı kaleci"nin en tipik örneği Serkan Kırıntılı'da ısrar edilmemeli.

İsveç'te tek hata -o da golle bitti- yapan Zeki'yi çok beğendim. Lille'deki futboluyla iki hafta üst üste Fransa'nın en iyileri 11'ine girdiğini ispatladı.

Şaşırtan ise Oğuzhan'dı. Son yılların en iyi futbolunu ortaya koydu. Hele Emre Akbaba gizli santrforluğun zirvesine çıktı. Hem Lucescu'yu hem ekibimizi çok daha iyi yerlere taşıyabilecek nitelikte.

En çok kimlere sevindim biliyor musunuz Friends Arena'ya gelen beş bine yakın vatandaşımıza bayram ettirdik. Kadınlı erkekli Türkler bayrağımızı gururla salladılar. Dün sabah işlerine nasıl başları dik gittiklerini tahmin edebiliyoruz.

Ekran tarafı

İşi bilmeyen, perde arkasını okuyamayan ukalalara birkaç laf etmek istiyorum. Problemleri çözmüş TRT'nin ne kadar organize olduğunu sanırım artık gördüler. Sistem tıkır tıkır işledi. Hele sonunda galibiyet gelince sevincimiz ikiye katlandı.

Maç sonu Lucescu'ya "Emre'yi neden oyuna geç aldın" hesabı soran gazeteciyi(!) bu kadarla geçiştireceğim. Üstünde durmak istediğim TRT Spor'daki Ömer Üründül-Erdoğan Arıkan ikilisi mesaj rekoru kırdılar. Daha önce de yazdım, Üründül bu ülkede futbolu en iyi okuyan "uzman yorumcu"lardan biridir. Aylardır "aynı ekipte ısrar edin" demekten dilinde tüy bitti. Daha ilginci hep "ne derse o" gerçekleşiyor.

***

Telefonlar

Önce, eski Gençlik ve Spor bakanlarımızdan Ali Şevki Erek aradı. Kendisiyle benim ölçülerimde uzun sayılacak konuşma yaptık. En büyük bölümü de mekânı cennet Süleyman Demirel'e ayırdık.

...

Daha sonra Bülent Eczacıbaşı'nın araması ile daha da mutlu oldum. Her zaman söylerim ya bu ailenin en önemli özelliği vefasıdır.

Anıları tazeledik, Allah bir keder vermezse, yarın akşam buluşma sözü verdik.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Başarının sırrı, amaçtaki ısrardır. B. Disraeli

Yazarın Diğer Yazıları