İnsanoğlu hızla devre dışı kalıyor

Farkında değilsiniz ama çevremizde çok önemli şeyler oluyor.

Neler mi?

Süpermarket: Haftada en az iki kez gittiğiniz o markette çalışanlardan en az ikisini göremiyorsunuz. Size gülümseyen, satın aldığınız ürünle ilgili sorularınıza yanıt veren çalışanlar yok. Çünkü onlar işten çıkartıldı.  Süpermarketler hızla otomatik kasa sistemine geçiyor.

Ürünü alıyorsunuz bar kodunu makinaya okutup kart bilgilerininiz girip, fişinizi alıyorsunuz.  Süpermarketçi bir taftadan da sizi yukardan kamera ile izliyor. Olur da şeytana uyar torbaya bar kodunu okutmadan ürün koyarsınız diye.

Yani bilgisayarla birlikte market sahibi biraz da sizi potansiyel hırsız görebiliyor.  Tamam siz öyle değilsiniz ama olanlar var diye savunma hazır. Tabii ki onlarla aynı kategoriye konuluyorsunuz o ayrı.

Banka: Daha geçen kredi veya otomatik faturanız için banka şubenize gidip kahvesini içtiğiniz o kız bu kez yok.  Size nasılsınız diyen, bilgi veren az çok da hatırınızı soran o bankacı kızı işten çıkarttılar. Banka dijitalleşmeye gidiyor.

O kızın yerine işi banka şubesinin içine koydukları normal ATM makinasından biraz daha büyük olan bilgisayar yapacak. Elektrik faturanı oradan ödeyeceksin, kredi mi istiyorsun oradan başvuracaksın, parayı o makinaya yatırıp o makinadan alacaksın.

Bankadan kovulan sadece o kız değil. Bankanın çağrı merkezindeki o çocuklar da kovuldu. 444'lü numarayı arıyorsunuz karşınızda metalik bir insan sesi. Anlıyorsunuz ki bu bilgisayar.

Size kendi isminizle sesleniyor. Merhaba Ahmet sana nasıl yardımcı olabilirim diye soruyor daha ilk saniyede. Çünkü size cep telefon numaranızdan tanıyor.

Size yardımcı olabilmem için ne yapmak istediğinizi iki kelime ile anlatımısınız diye devam ediyor.

Sen yardımcı olamazsın müşteri temsilcisi ile görüşmek istiyorum dediğinizde, başlıyor sinirlerinizi hoplatmaya, size anlamadım kredi kart borcunuzu mu ödemek istiyorsunuz diye soruyor.

Sanki hiçbir sorunun yok gecenin bir saatinde; aman bankaya kart borcumu ödeyeyim diye telefon etmişsiniz. 9-10 tuşa bastıktan sonra bir insana ulaşıp derdinizi anlatabiliyorsanız şanslısınız yoksa aradığınız için teşekkür edip yüzüne kapatıyorlar.

Eskiden olsa müşteri temsilcisi telefonu yüzüme kapattı diye kıyametti koparan insanlar, sesini bile çıkartmadan kaderine razı oluyor.

Banka çağrı merkezi sinirlerinizi zıplatmışken bir hata daha işleyip GSM operatörünüzün çağrı merkezini aradığınız zaman hapı yuttunuz. Aynı robot kız ya da erkek burada da var. İşin garip yanı vallahi sesi de aynı. Yani hepsinde aynı sesi kullanmışlar. Her halde ucuz olsun diye robotlara bile yüklenen seslendirmeyi bir kadın ile bir erkeğe yaptırmışlar.

GSM operatörleri tam bir kâbus. Üstelik televizyon reklamlarında çağrı merkezi ödülü aldığını iddia eden operatörden bu hizmeti almanız çok zor.

Bu üç örnek hayatımızın en yoğun yaşadığımız sektörden.

Daha birçok sektörde var. Hatta dünyaca ünlü bir kahve şirketi, şubelerinde kahveyi bile büyük hazır makinalardan satmak için çalışma yapıyor.

Tüm bunların amacı daha az insan çalıştırıp daha az maaş ödemek. Tabii ki daha çok kazanmak.

Sırf bu dijitalleşme yüzünden dünyada her yıl milyonlarca insan işinden oluyor. Ve işsizlik artıyor.

Dijitalleşme adeta bir kâbus gibi.  Şoförsüz TIR, pilotsuz uçan uçaklar ve daha birçok alanda çalışma var.

Hepsinde insanı devre dışı bırakmaya çalışıyorlar.

Tabii ki bir şeyi unutuyorlar.  Siz insanı devre dışı bırakıp onun üretime katılıp para kazanamadığı bir dünyada ürünlerinizi kime satacaksınız? 

Bankalar krediyi robotlara mı verecek? O kadar işsizin olduğu bir ülkede sizin kredi kartınızı o çağrı merkezindeki bilgisayar mı kullanacak?

Ya da kasadaki personeli çıkartıp yerine otomatik kasa koyan süpermarket makarnayı, sebze ve eti kime satacak?

O kadar işsiz insanı ne yapacaksınız?

Çalışması için uzaya mı yollayacaksınız? Ya da Mars'ta yeni iş alanı mı açacaksınız?

İnsanoğlu daha fazla kâr hırsı ile artık saçmalamaya başladı.

Yazarın Diğer Yazıları