İstanbul'un korku tünellerine seyahat

İstanbul'un korku tünellerine seyahat

Eski İstanbul folklorunda cin peri masalları, hortlak hikayeleri oldukça geniş yer tutar. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın "Gulyabani" ve "Mezarından Kalkan Şehit" gibi romanları bu alanda ilk akla gelenler arasındadır.

Geçmişte büyük ilgi gören bu türü, Murat Erşahin günümüzde unutulmaktan kurtaracak bir çalışmaya imza attı.

Murat Erşahin, İstanbul'un tarihî muhitlerinde geçen ürpertici korku öykülerini derleyip "Küçük Sırlar Dükkânı" adıyla kitaplaştırdı.

Yazar, "Küçük Sırlar Dükkânı"nın "gece karanlığında" okunduğunda, şehrin kadim tarihine ve karanlık köklerine uzanan şeytani bir folklor havanında dövüldüğünü daha fazla hissettireceği tavsiyesinde bulunuyor:

Zeyrek'te ahşap kasalı bir Jungans saatin gölgesinde kaybolanlar, geçmişte gadre uğramış ruhları huzura kavuşturan İcadiye Caddesi'nin gölgeleri, koncolozların kaybettiği insanlar, eşyaların sırrına vakıf olan Nafiz Bey'in sonunu getiren köstekli Serkisoff, eski hesapları tutan huzursuz ruhların yönettiği deniz kuşları, Gür Baba Kıraathanesi'nin müdavimlerini sigaya çekip cezalandıran ifritler, esrarlı İstanbul labirentleri, korkunç intikam ateşleriyle yanan ölmüş âşıklar ve acı çeken ruhlar üzerine tüyleri diken diken edecek on iki İstanbul masalı...

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

Babıâli'de hoş bir  sadâ bırakanlar...

Gazeteci yazar Cemil Özyıldırım, "Bizim Yokuşun Kalem Ustaları / Yazıyor" kitabıyla meslek büyüklerine karşı bir vefa örneğini ortaya koyarken diğer yandan da Babıâli tarihine ışık tutacak hatıraları da kayıt altına alıyor. Özyıldırım çalışmasını, "1970 ve sonrasındaki yıllarda, kitapta yer alan usta gazetecilerin çoğu ile bazen bir odada, bazen de bir salonda, birlikte çalışma şansına sahip oldum. Bu ustalar, beni bir meslek tornasında şekillendirip bilediler. Onlardan öncelikle gazeteciliğin sorumluluk isteyen bir meslek olduğunu öğrendim. "Yazıyoor" adlı kitap da o sorumluluk duygusu içinde yazıldı" sözleriyle takdim ediyor.

Kitabın önsözünü kaleme alan Ahmet Özdemir, "Babıâli'nin gül dikenli yokuşunu tırmanmış, vefa timsali gazeteci" diye tanımladığı Cemil Özyıldırım'ın çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Cemil Ozyıldırım'ın kitabının içeriğindeki yazılar, kahramanlarının bir-iki sayfada geçiştirilen, bilinenlerin tekrarı olan biyografik bilgiler değil. Ya da ele aldığı kişilerin yalnız kendi anılarının aktarımı değil. Sedat Simavi, Nezih Demirkent, Erol Türegün, Tahsin Öztin, Oktay Ekşi, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Okay Gönensin, Çetin Emeç, Turgut Fethi Erden, Nevzat Ünlü, Erol Simavi, Haldun Simavi, Bedii Faik, Erol Gönenç, Etem Çalışkan, Nail Güreli, Selami Turgut Genç, Rıfkı Kadam, Baha Pir, Doğan Hızlan, Celalettin Çetin, Engin Köklüçınar gibi tam 24 iz bırakan gazeteci, bütün yönleri titizlikle araştırılıp aktarılmış. Kimiyle mesai arkadaşlığı, kapı yoldaşlığı yapmış. Kimiyle özel görüşmeler, röportaj yapmış, tanıyanlardan öğrenmiş. Vefat edenleri hayattaki meslek arkadaşlarından dinlemiş, ilişkin anekdotları toplamış...

Onlar ki, halka ve gerçeğe sorumluluk bilinci sahibi olmakta örnektiler. Her zaman ilettikleri haber ve bilginin sorumluluğunu üstlendiler. Basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullananlardandı. Özgürlüğünün içeriğini ve sınırlarını, sorumluluklarını bilen ilkeli gazetecilerdi.

Yazmak aşk gibiydi. Onlar, yazabilmek aşkıyla; mürekkeple, kâğıtla yananlardı. Onlar ki, gazetecilik mesleğinin aksakallarıydı. Onlar ki "yazıyooor!" avazıyla sokak sokak koşturan, müvezzi çocukların ellerinde uzattığı gazeteyi var edenlerdi. "Yazıyooor"u yazanlar, çizenler, pişirip sofraya koyanlardı. Hasılı Cemil Özyıldırım, yazanları yazdı."

Rönesans Yayınları Tel:(0542) 390 19 46

***

HAFTANIN KİTABI:

Çiçekler solmasın

İlk kitabı "Mozaik" ile ses getiren Nihan Ertem'in yeni kitabı "Karda Açan Çiçek'ler" okuyucusuyla buluştu. Ekonomik kriz sebebiyle işten çıkarılan gazeteci Banu'nun görüştüğü yedi genç kızdan sadece biriydi Karanfil. Toplumumuzda sadece kadın olarak değil insani haklarını koruyarak da yaşamak belli bir cesareti gerektiriyor muydu? Peki ya maddi manevi zorluklarla büyüyen genç kızların başarısı?.. "Karda Açan Çiçekler", çok zor gibi görünen ama aslında hiçbir şeyin imkânsız olmadığını kanıtlayan genç kızların hayat hikâyelerinden oluşan bir anı kitabı niteliğinde. İşte umutsuzluğa kapılıp mücadeleden vazgeçen genç kız ve onların anneleriyle birlikte tüm kadınlara sesleniyor Banu:

"Yolculuğumuzun henüz başlangıcındaydık. Ama her birimizin çiçek diyerek geçtiği o canlılar kolay yetişmiyormuş meğer. Büyümeleri ve canlı kalabilmeleri için

sandığımdan da çok özen gerekiyormuş. O güzel canlıların kolay büyüyüp yetişmediğini, tohumlarının büyük emeklerle ekildiğini ve kötü hava koşullarından dolayı tazeliklerini korumalarının çok güç olmasına rağmen, solmadıklarını onları dinledikçe anlayacaktım. İşte bu anlatılanlar, çiçeklerin çakıl taşlı hayatın zorlu yollarından geçerek yaşamlarını sürdürme ve zoru başarmalarının öyküsüdür. Karda açan çiçeklerin öyküsüdür…"

Alan Yayıncılık Tel:(0212) 527 29 26

***

Tasmadan kurtuluş!

Kötülerin amansız düşmanı, iyilerin can dostu köpek adam yepyeni maceralarıyla geri döndü! Kaptan Düşükdon'un yaratıcısı Dav Pilkey'den, çocukların ilgiyle beklediği "Köpek Adam Tasmasından Kurtuluyor" Altın Kitaplar logosuyla raflardaki yerini aldı! Kahramanımız her zamanki gibi yaramazlığa ve maceraya doyamıyor.

Düşmanlarını kah ustalıkla kah şansın yaver gitmesiyle alt etmeye devam ediyor.

Didaktik anlatımdan uzak mizahi tarzıyla çocuklara hiç kimsenin mutlak iyi ya da mutlak kötü olamayacağını sezdirerek gösteriyor.

Çizgi roman olarak tasarlanan kitap, çocukların ilgisini son derece cezbediyor.

Çizim ve sayfa çevirme etkinlikleriyle çocukları eğlendirdiği gibi el becerilerini de geliştiriyor.

Altın Kitaplar Tel:(0212) 446 38 88

***

KÜTÜPHANEMDEN:

Usta kalemin ilk öykü kitabı...

Oktay Akbal öykü yazmaya ilkokul yıllarında başladı. Çeşitli çocuk dergilerinde öyküleri yayımlandı. 1939'da, henüz lise öğrencisiyken yazdığı bir öykünün İkdam gazetesinde yayımlanmasıyla edebiyat dünyasına girdi. İkdam ve Yeni Sabah gazetelerinde hemen her gün bir öyküsü; Bin Bir Roman, Çocuk Haftası, Yıldız gibi gazete ve dergilerde yazıları, öyküleri ve çevirileri yayımlandı. Akbal'ın asıl anlamda öyküye yönelmesi Sait Faik'in Semaver adlı kitabını okumasından sonra başlamıştır. Kendi hayat tecrübelerinden, çocukluk anılarından yola çıkan, küçük kent insanını da gözardı etmeyen duygulu öyküler yazmaya başlamıştır. Bunlar toplumsal olaylarla ilgili gözlemlere değil, anılara ya da düşlere dayalı, içe dönük hikâyelerdir. Akbal hikâyeleri, Behçet Necatigil'in deyişiyle "Konulu hikâyeler değil de, belli konular çevresinde oluşan anılar toplamıdır". Edebiyat çevrelerinde geniş yankı yapan "Önce Ekmekler Bozuldu" adlı ilk kitabınının öyküsünü Oktay Akbal şöyle anlatır:

1946'da yayımlanan ilk kitabım "Önce Ekmekler Bozuldu"yu annemin sattığı Tophane'deki evin parasıyla bastırmıştım. İki yüz liraya bin beş yüz tane. Her biri altmış kuruş. Kendim dağıtmıştım. Şehzadebaşı'ndaki tütüncü, altmış kuruş fiyatı çok görmüştü. "Kim alır bu paraya?" demişti; yine de hatır için camın önüne koymuştu. Kapağını Fahir Önger çizmişti. Önce Ekmekler Bozuldu daha kalın olabilirdi, ama dergilerde çıkmış başka öyküleri, düzyazı parçalarını kitaba almamıştım. Kendime göre bir seçme yapmıştım. On sekiz, yirmi yaşlarındaki genç bir yazarlık heveslisinin duygusal seslenişleri. Tam altmış yıl önceden… Bilmem günümüz okurlarına bir şeyler duyurabilecek mi? Hiç değilse 40'lı yılların bir belgesel anısı sayılsın isterim. O, İkinci Dünya Savaşı'na girdik gireceğiz kuşkuları içinde çırpınan bir İstanbul'da yazmak, yaratmak tutkusuna da kendini kaptırmış on sekiz-yirmi yaşlarındaki bir gencin yaşantıları, düşleri, aşkları, umutları... (Önce Ekmekler Bozuldu / Oktay Akbal)

                                                                                                                                         (Ahmet Yabuloğlu)