İsyanlar

Bir DTP milletvekili Kürt dili ve otuzuncu isyandan bahsetmişti. Onun anlattığına bakılırsa iki yüz yıldır gerçekleştirilen doğudaki ayaklanmalar Kürt isyanıydı. Oysa ne başlangıç isyanında Bedirhanoğulları, ne de 1912’de kurulan Kürt-Teali cemiyetinin kuruluşunda bağımsızlık talebi vardı. Yanında ABD’li misyoner Cochran’ı danışman olarak taşıyan Seyit Ubeydullah’ın da bir nebze bu talebi olsa da bu durum daha çok İran’ı ilgilendiriyordu. (1880) Üstelik Ubeydullah 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinde Ruslara karşı devletin yanında yer almıştı. Bedirhanlılar’da ise babasının  ve ailesinin sürülmesi üzerine meseleyi kan davası gibi ele alan Şamil Paşa işi Kürtçülüğe kadar götürmüş ve ilk teşkilatlanmayı o yapmıştı. Oysa Bedirhanlar’ın da Kürt olmadığı Abbasi kalıntısı, Abbasilere hizmet veren Türkmen ağırlıklı bir Türkmen-Arap oluşumu olduğu hatırlanmaz bile. Ama Kürtçü olarak bütün aile uzun yıllar devletle mücadele etmiştir. Esas olarak Bedirhanlar imtiyazlarını kaybetmek istemiyorlardı. Devletin merkezileşmesine karşı bir tavırdı bu. Kürt-Teali cemiyeti ise bölgeye bazı hizmetler ve reform talep ediyordu, sadece bu. Bunları Türkmen isyancılar ve Celaliler de talep etmişti. Kültürel haklardan bile bahseden yoktu. Böyle bir kültürel ayrılık da yoktu. Müslim, gayrimüslim ayrışmasında Müslümanlar her şeylerini istedikleri gibi geliştirme haklarına sahiptiler. Mehmet Şükrü Sekban (Kürt-Teali cemiyeti Hevi cemiyeti ve Hoybun’un kurucularındandır) diyor ki: ’Eğer içinden talebi olanlar varsa onu bilemeyiz. Açıkça kimsenin farklılık ve bağımsızlık talebi asla yoktu.’ (Kürt meselesi). Bu yapıdaki Kürt-Teali cemiyeti üyelerinin bir kısmı Şeyh Sait isyanında yargılanacaktır. Cemiyet başkanı Seyit Abdülkadir (Şeyh Ubeydullah’ın oğlu), Sait Nursi vs... bunlar içinde isyana katıldıklarına dair somut deliller bulunamamıştır. İlginç olan şu: Şeyh Sait, Kürt değil Zaza’dır. Dolayısıyla isyanı başlatma gerekçesini İslam olarak gösterir. İşin esası İngilizlerin oyununa getirilmiştir ve Kerkük Musul gitmiştir. Zaten onun Kürtçülüğü ne Kürtlerin ne de Zazaların içine sinerdi. Onun için de İslam’ı öne çıkarmışlardır. Bu davada yargılanan Seyit Abdülkadir ise ’biz seyidiz ve Arabız, Kürt isyanıyla ne ilişkimiz olabilir ki’mealinde ifadeler kullanmıştır. Yani Şeyh Sait isyanı da Kürt isyanı değildir. Azade örgütünün İngilizler adına bir organizasyonudur.

* * *

Hoyrun ise Celadet Bedirhan’ı başkan yapan ama Kürt milli kurultayını 1927’de Van Ermenilerinden Vahan Papazyan’ın Lübnan’daki evinde toplayan bir örgüttür. Yine 1927 yılında Hoybun ve Taşnak örgütleri arasında işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Tıpkı 1980’lerde Beka kampında ASALA ve PKK arasında olduğu gibi. Burada Hoybun ve PKK ile bir benzerlik söz konusudur. Hoybun’un Celadet Ali Bedirhan’la birlikte önemli bir lideri olan Memduh Selim, Fransızca Ermenice ve Kürtçe bilmektedir. Günümüzün yazarlarından Mehmet Uzun, Aşkın Gölgesi adlı yarı biyografik romanda Memduh Selim’in bir portresini çizer. Memduh Selim’in Müslüman görüntüde bir Ermeni olduğunu söylememize gerek yok. Hoybun’un yaptığı Ağrı isyanını, Kürt isyanı mı, Ermeni tezgahı mı kabul edeceğiz tartışılabilir. 1921 ve 1938 Dersim ve Alevi isyanlarını Kürt isyanı kabul etmek mümkün olabilirse Alevilik ve onu ezmekle görevli Şafilik arasında bir fark olmadığını kültürel bir bütünlük olduğunu kabul etmemiz gerekecektir. Bu da mümkün gözükmüyor. Aslında Şeyh Sait isyanı en etkilisi, Hoybun ise en uzun süreli olanıdır. (1927 den 1932’ye kadar) 30. isyan diye sebepleri gerekçeleri ve hedefleri farklı olan bütün ayaklanmaları aynı sebep sonuç ilişkisine bağlayarak aynı sürecin devamı imiş gibi göstererek vahim bir tablo çizmek, şark kurnazlığıdır. Üzülerek söylemek gerekirse bu hataya Süleyman Demirel bile düşmüş, 29. isyan demiştir. Hoş, Kürt realitesini tanımalıyız diyen de oydu zaten. Tıpkı federasyon isteyen, Atatürkçü geçinen cuntanın başı Kenan Evren’in yaptığı gibi. Yani kel başa şimşir tarak..

Yazarın Diğer Yazıları