İYİ Partili Bal: "Türk Telekom'la ülke zarara uğradı"

İYİ Partili Bal: "Türk Telekom'la ülke zarara uğradı"
Türk Telekomun özelleştirilmesini eleştiren İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Şenol Bal, "Türk Telekom'un kamuya ait kalması gerekirdi. Satılacaksa da yabancı bir şirketten ziyade Türk şirketi tercih edilmeliydi" ifadelerini kullandı.

Hüdavendigâr Onur/Ankara

İYİ Parti Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Şenol Bal, Türk Telekom'un özelleştirmesi ve gelinen sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şenol Bal konuyla ilgili sorulan sorulara şu yanıtları verdi:

Sizin 23. Dönem Milletvekili iken de Türk Telekom'un özelleştirilmesiyle ilgili araştırmalarınızı ve çalışmalarınızı biliyoruz. Son olarak Hazine ve Maliye Bakanına ve Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanına yazılı soru önergesi verdiniz. Size göre özelleştirmede hangi hatalar yapılmıştır?

Türk Telekom özelleştirilmesi baştan aşağı hatalarla doludur. Söz konusu bu satış-özelleştirme konusunda en başından beri bir kısım yolsuzlukların yapıldığı, bu satışla kamunun zarara uğratıldığı iddiaları gündemde kalmış olmasına rağmen, hiçbir soru cevaplanmamış, kamuoyu bilgilenememiş," ben yaptım oldu" anlayışı her konuda olduğu gibi, milli servet olan Türk Telekom'da fazlasıyla ortaya konmuştur.

Konuyu hatırlatmak için özetlersek, Türk Telekom'un 2005 yılındaki özelleştirme ihalesi ile mali ve teknik yeterliliğine bakılmaksızın OTAŞ'a (Oger Telekominikasyon A.Ş) 6,55 milyar dolar karşılığında %55 hissesi satıldı.

OTAŞ tarafından bu meblağın peşinatı ve ilk taksiti 2005 ve 2006'da ödendi. Geri kalan da taksitliydi ama 2007 seçimi öncesinde(!) OTAŞ birdenbire peşin ödemeye karar verdi ve bankalardan kredi alarak 4,31 milyar doları peşin ödedi. Aldığı bu kredi için ne teminat gösterdiği meçhul olan OTAŞ, krediyi geriye ödemedi.

2013 yılında borcunu ödemek adına tekrar 4,75 milyar dolarlık kredi çekti. Arkasından 2014'de 750 milyon dolar üst limitli bir kredi daha imzaladığı söylendi. Bu arada görünmeyen hazine garantili krediler olduğu da duyumlar arasında idi. Bankalardan alınan kredilerin teminatı ise, borsaya açık olması nedeniyle, Türk Telekom hisseleriydi.

Bunun yanında Türk Telekom tarafından 2005 ile 2018 yılları arasında 6,54 milyar dolar da OTAŞ firmasına dolayısıyla Hariri ailesine temettü (kâr payı) olarak ödendi.

Dolayısıyla bankalardan çekilen ve ödenmeyen kredi ile birlikte tahsil edilmiş milyarlarca dolarlık kâr payı da eklendiğinde ülkemizin uğradığı zararın büyüklüğü ortaya çıkmaktadır.

Türk Telekom'un kamuya ait kalması gerekirdi. Satılacaksa da yabancı bir şirketten ziyade Türk şirketi tercih edilmeliydi. Ya da en azından altyapının ayrılıp, ayrı bir şirket olması lazımdı.

Madem yapıldı hiç olmazsa dosdoğru yapılmalıydı. Mesela neden bu şirketin mali durumuna iyice bakılmadı? Demek ki bu şirketin kendi varlığı yokmuş ki, kendisi ile ilgili bir teminat gösterememiş. Henüz sahip olmadığı Türk Telekom hisselerini rehin vererek, borç alıp, Türk Telekom'un bedelini ödemiş. Bu nasıl olabilir?

Devlet hiç mi bakmamış, en ufak ihalede bile "yeterlilik" belgeleri istenir. Koskoca stratejik bir firmayı satıyorsunuz ama mali yeterlilik konusuna bakmıyorsunuz bile.

Teknik yeterlilik de ayrı bir konu. Öger Telekom firması Türk Telekom ihalesine girdiğinde, Türk Telekom boyutunda bir firma yönetmiş miydi? Bu iş danışmanlarla filan olmaz. Kendi yeterliliği olmalıydı ama yoktu.

Diğer yandan beni en çok rahatsız eden konu şu; Türk Telekom'un çok kıymetli bir uzman kadrosu vardı. Ama bu kadro da yok edildi. Yıllarca dev bir altyapıyı yönetmiş olan yüzlerce insan ya emekli edildi ya da devletin ilgisiz kadrolarına aktarıldı. Yıllarca Türk Telekom'da yurt içi ve yurt dışı eğitimler alarak uzmanlaşmış çok değerli teknik personel bugün Millî Eğitim Bakanlığında, Kültür Bakanlığında, Tapu Kadastro Müdürlüklerinde çalışmak zorunda bırakılmıştır. Bu nasıl bir anlayıştır?

Bir başka husus; yatırım konusu. Türk Telekom'un 1980'lerde ve 1990'larda ne kadar modern bir yapıya sahip olduğu malumunuzdur. Ama AKP'nin 16 yıllık iktidarında bu ilerlemelerin duraklamaya ve hatta günümüzde gerilemeye döndüğü görülüyor. Binali Yıldırım, bu ülkenin Ulaştırma Bakanları tarihinde maalesef kara bir dönem olarak görülecektir. Bugün Telekom sektörü 16 yıl önce başladığı noktadan daha geride. 3G ve 4G ülkeye 10'ar yıl gecikmeli geldiği yetmiyormuş gibi, bakır altyapının Arap firmasının temettüleri ödensin diye satıldığı ve yerine olması gerekenin ancak onda biri kadar fiber kablo yatırımı yapıldığı görülüyor ki bu Türk vatandaşlarına büyük haksızlıktır.

Yapılan bu yanlış özelleştirme ülkemizin en önemli birkaç varlığından birinin yok edilmesidir.

Bugünden sonrası için ne tür hatalar olabilir. Mesela bankaların hisseleri satması durumunda, Türk Telekom'un istenmeyen bir ülkeye, bir şirkete satılması söz konusu olabilir mi?

Olabilir tabi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndan iletilen resmi bildirime göre, OTAŞ'ın, Türk Telekom'da bulunan %55 oranındaki hisselerinin, OTAŞ'a kredi veren bankaların paydaş olacağı bir ortak girişim şirketi (SPV) aracılığıyla devralınmasının Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uygun görüldüğü bildirildi.

Kredinin 1,5 milyar doları Akbank, 1 milyar doları Garanti Bankası, 500 bin doları ise İş Bankasından ve geri kalanı diğer yabancı bankalardan alınmıştı.

Bankalardan birisi Türkiye'de ama artık bir Türk bankası değil. Hisseler istemediğimiz ellere geçebilir. Altın hisse diyeceklerdir ama altın hisse bugünkü felaketi engelleyebildi mi?

Türk Telekom'un özelleştirilen %55'i şimdi bankalara geçiyor. Sizce bankalar bu devir işlemi sonrasında yönetimi ele alabilecekler midir? Çünkü bazı kaynaklar, yönetimin değişmediği, sadece ortadaki durumun örtülmesi, "bak bankalar çaresine bakacak" demek için bu sürecin gerçekleştirildiği düşüncesinde. Siz buna nasıl bakıyorsunuz?

Ben de "bak borçlar ödenecek" algısı yaratmak için bankalara devir gösterildiğini düşünüyorum ama bankaların %55 hisseye sahip olmalarına rağmen, yönetimde söz sahibi olamayacaklarını görüyorum. Muhtemelen vatandaşı mağdur edecek büyüklükte zamlar yapılarak bankalara paraları bir şekilde aktarılacak ama Türk Telekom'dan ellerini çekmeyeceklerdir.

Ayrıca devir alınan sadece 4,75 milyar dolarlık OTAŞ kredisi ve faizi değil. Bunun üzerine Türk Telekom'un 24 Temmuz 2018 tarihli birinci yarı finans raporuna göre 26 milyar TL kısa ve uzun vadeli yükümlülüğü bulunuyor. Bunun da %55'i bankalara geçmiş oluyor.

35 milyon km bakır kablo altyapısı ve gayrimenkulleri ile özelleştirilen Türk Telekom'un elinde bugün ne kadar kaldığı belirsiz bakırlar (2013'de satış ihalesine çıkılmıştı) ve sadece 310 bin km civarı fiber altyapı var. Fiber altyapının acilen milyon km düzeyine arttırılması yani yatırım yapılması gerekiyor.

Yeri gelmişken, borç batağından kurtulamayan Türk Telekom'da yönetim kurulundaki kişiler tek tek irdelenmelidir. Özellikleri nedir? Türk Telekom için ne faydaları olmuştur?

Türk Telekom'un borç durumu ortada, üstüne OTAŞ'ın borcu malum. Peki bundan sonrasında sizce bu borçlar nasıl ödenecek?

İfade ettiğim gibi, vatandaşı hem sesli konuşmada hem internette büyük faturalar bekliyor. Bu borç başka şekilde ödenmez. Diğer bir yolu da hazinenin bu borcu üstlenmesi.

Daha önce Sayıştay'ın denetiminde olan Türk Telekom ne yazık ki Özelleştikten sonra Sayıştay'ın denetiminden çıkarıldı. Sayıştay denetimi de kalmayınca, artık hiçbir şekilde kontrol edilemiyor.

5. Bir de özelleştirmenin altındaki ikinci başlık olarak "imtiyaz sözleşmesi" olayı var. Bazı kaynaklar, OTAŞ'ın önceki süreçte bu sürenin uzatılması için ısrar ettiğini söylüyorlardı. Aynı şey şimdi konuşuluyor. Sizce imtiyaz süresinin uzatılması nasıl bir durum yaratır? Diğer operatörler de aynı şekilde talepte bulunurlar mı? Türkiye buradan da zarar görür mü?

Altyapı ülkenin malıdır. Dolayısıyla birisine kullandırılırken," imtiyaz devri" söz konusudur. Gerçi bunlar satış sözleşmesine o koca altyapıyı dahil etmeye uğraştılar ama Allah'tan Danıştay genç kalınsa da o konuda kararlı davrandı ve izin vermedi. Ama buna rağmen, bu altyapının 2007'de çıkan yeni yasaya konularak hala OTAŞ'a hediye edilmeye çalışıldığını da gördük. Günümüzde bu imtiyazın uzatılması demek, ülkenin 2026 yılında elde edeceği 3-5 milyar dolarlık gelirin yok olması demektir. Zaten sizin de sorduğunuz gibi, muhtemelen hemen arkasından diğer operatörler de aynı hakkı isteyeceklerdir. Dolayısıyla kayıp büyüyecektir.

Şimdiye kadar hep 4,75 milyar doları konuştuk ama OTAŞ'ın başka borçları da olabileceği söylentisi var. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

OTAŞ'ın ülkenin ekonomisinde açtığı deliğin en az 100 milyar TL'ler düzeyinde olabileceğini dü???şünüyorum. Buna üst düzey yöneticilere verilen 181 milyon TL'lik primler, maaşlar, projeler, ??satın almalar vs. hepsi dahil. Kısa adı KAP olan Kamuyu Aydınlatma Platformu'na dikkatle bakarsanız, İncelendiğinde OTAŞ'ın hazine garantili başka borçlar aldığı da biliniyor. Hariri'ler Türk Telekom'u Kredi alıp kullanma aracı olarak kullanmışlar. Bunların hesabı verilmelidir.

Ayrıca şimdiye kadar hep borcu konuştuk. Ama yanı sıra OTAŞ bu ülkeden 6,54 milyar dolar da temettü götürdü. Oysa bu krediyi ödememekle özelleştirme bedelini ödememiş oluyorlar. Bütün bu paraların, dünyanın en zengin ailelerinden olarak tanımlanan "Hariri"lerden geri istendiğine dair bir bilgi bulunmuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Zaten asıl şaşırtıcı olan bu. OTAŞ borçlu ama kimse gidip, OTAŞ'ın sahiplerinden bu parayı geri istemiyor. Sonuçta OTAŞ ihale bedelini ödememiş, o zaman temettü hakkı da olmaması lazım. Uluslararası hukuk kullanılarak, bu paraların acilen geri istenmesi gerekir. Ama ortada bizim bilmediğimiz ilişkiler olmalı ki, kimse bir şey istemiyor. Harekete bile geçilmiyor.

Bütün bunlar olurken, Hariri'lerin geçtiğimiz haziran ayında Tbank'taki hisselerini satarak, bu parayı dışarı çıkardıkları görüldü. Buna kimse müdahale etmedi. 4,75 milyar dolar kredi borcunu ödememiş bir firmanın böylesine büyük bir parayı çıkarması normal midir? Ne yapılmalıydı?

Bu da tuhaf. Neden Tbank hisseleri için çıkarılan paraya bloke konulmadı? Bir önceki cevabımda da söylediğim gibi, burada bizim bilemediğimiz ortaklıklar, karanlık ilişkiler var gibi gözüküyor.

Bu dönemde şirketin emlak varlıklarının büyük bir kısmının satıldığı görüldü, biliniyor. Aynı şekilde 170-180 yıldan bu yana döşenen bakır kabloların da büyük bir kısmının da satıldığı görüldü. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başta söylediğim gibi, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Para alınamamış, tam tersine üstüne temettü, maaşlar vs. şeklinde para ödenmiş. 2002 yılına kadar her yıl 2-2,5 milyar dolar kar eden şirket zarar eder duruma getirilmiş. Buna rağmen içinden temettü alımı, üst yönetime 181 milyon TL'lik bonuslar verilmiş. Uzman elemanlar dört bir yana gönderilmiş, atılmış. Türkiye'nin altyapısı mahvolmuş. Hem eskimiş hem de gerektiği büyümenin ancak onda biri kadar yatırım yapılmış.

Ayrıca sizin de bildiğiniz gibi Türk Telekom'un ismi belirtilmeden "sahibinden satılık" yazılı ilanları çarşaf çarşaf gazetelere vererek bu milletin çok kıymetli bina ve arsaları satıldı. Türk Telekom yönetim kurulu kararlarıyla OTAŞ'a temettü ödemek için hem bankalara borçlandı hem değerlerini sattı.

Son söz olarak ne diyeceksiniz?

Bu bildiklerimiz sadece buz dağının görünen kısmı gibi. Savcılar harekete geçmelidir. Kamuya ait bir değerin zarara uğratılması ve bundan tüm Türk vatandaşlarının zarar gördüğü ortadadır. Ben, bu konuştuğumuz başlıklar ile ilgili bakanlara yazılı soru önergesi verdim. Cevap bekliyorum. Meclis araştırması isteyen milletvekillerimiz var.

TBMM 'de bu konu mutlaka ele alınıp detaylı bir şekilde incelenmelidir. Aslında olması gereken bu süreçte görev yapan bakanlar ve yetkililer hakkında Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in kamuoyu ile paylaştığı ve talep ettiği, Türk Telekom'un özelleştirme sürecinden başlayarak, yönetilmesini, portföyünde bulunan gayrimenkullerin satılması, yıllar boyunca elde edilen kârının yurtdışına transferi, tüm süreç boyunca bankalardan kullanılan kredileri, bunların geri ödenmesi de dahil olmak üzere TBMM'de soruşturma açılması ve bu kapsamda basında yer alan tüm iddiaların soruşturulmasıdır.

İlgili Haberler