Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Kabaş'ın kaçma şüphesi olduğuna kim inanır?..

Kabaş'ın kaçma şüphesi olduğuna kim inanır?..

Neredeyse 20 yıldır İstanbul''a mesafeli, dahası uzağım. Oysa gazetecilik mesleğinde İstanbul, merdivenleri koşarak çıktığım şehirdi. Burnumun direği sızlar halen. Öylesine özlerim ki Sait Faik''in Semaver hikayesinde tasvir ettiği gibi, gözlerimi kapatıp ada vapurunda tomurcuklu çayı yudumlarım. Üsküdar sahilini, Çamlıca''yı hele de Çengelköy''de Boğaz''a meydan okuyan Kuleli Askerî Lisesi''ni özlerim. 9.15 vapurundaki insan manzaralarını. Ortaköy karmaşasını... Beyoğlu, Şile ve hatta yıllarca kumpas davalarını takip ettiğim Silivri''yi... Eminönü''nde balık-ekmeği... Ve en önemlisi gazete ve televizyonlardaki "Haber mutfağı"nı... Meslek ustalarımızın hatıralarını kendi aramızda haber atlatma heyecanını. Bir de farklı fikir ve dünya görüşlerimize rağmen asgari müştereklerde bir araya geldiğimiz farklı kulvarların gazetecilerle buluşmaya hasret kaldım. Lanet salgın yüzünden Ankara''dan İstanbul''a gidemiyorum. Çok sevdiğim dostların özel günlerine, düğünlerine, cenazelerine katılamıyorum.

Merkez olarak nitelendirilen medyaya yaklaştırılmadık. Özel ilişkilerle farklı mekanlarda buluştuğumuz, bilgi alışverişinde bulunduğumuz dönemin şöhretli isimleri ile "Of the record" prensibi ile görüşmelerimizi kör gözün içine sokarcasına hiç yazmadım. Ekranlarda pervasızca konuşmadım. Halen mezara götüreceğim sırlar namusumdur.

***

Sedef Kabaş ile gazetecilik mesleğim boyunca hiç yüz yüze gelmedim. Doğup büyüdüğüm Ankara''ya döndüğümde telefon ile bile görüşmedim. Sağolsun "Muazzam Muazzez" kitabını adıma imzalayıp gönderdiğinde; "Sümerolojinin Ecesi Muazzez İlmiye Çığ" ile yaptığı muhteşem röportajdan sonra yayınladığı eseri kütüphanemin demirbaşına kaydettim. Akabinde "41 Kadın Öyküsü", "Zamanı Dize Getirenler", "Sesli Düşünenler" ve "100 yaşın Sırları" adlı kitaplarını okuyup, TV programlarını kaçırmamaya çalıştım. Son olarak kendi adına kurduğu YouTube kanalını takip etmeye gayret ettim. Başarı öyküsünü kıskanmak yerine gıpta ettim. "Erkek egemen gazetecilik" mesleğinde kadın yönetici ve yazarın seyrekliğini gidereceğine inanıyordum. Hazmedemediler. Hasılı Sedef Kabaş''ın, Türk basınında hak ettiği yeri alamayışına hep üzülmüşümdür. Röportaj tekniğinde günümüz gazeteciliğinde benzerinin çok az olduğu Sedef Kabaş''ın tutuklanma kararına mesleki dayanışma adına değil de insan olarak üzüldüm. Sedef her şeyden önce "Anne..." Silivri''deki kumpas davalarında kadınların sesini duyurmak için çok çaba sarf etmiştim. Hele ablam, kaynanam olarak nitelendirdiğim Müyesser Yıldız''a reva görülen zulmü seslendirmeye gayret ettim. Müyesser''e yapılan hukuksuzluğa karşı çıktığım gibi bugünde Sedef Kabaş''ı itibar infazı yapmaya kalkışanlara da isyan bayrağı kaldırdım.

170 bine varan Cumhurbaşkanına hakaret soruşturmasından 11 bini ceza aldı. Biri de benim. İki yıla kadar ceza alanlar hapse girmiyor. Özellikle salgından sonra 5 yıla kadar hapis cezaları evlerinde izinli sayılıyor. 90 bin mahkûm ki farklı suçlardan ceza almış kişiler tahliye edilmesine rağmen en fazla 11 ay 20 gün ceza alması beklenen (ki hukuksuzdur) Sedef Kabaş''ın "Kaçma şüphesi" ile tutuklanması adaletin katledilmesi anlamı taşımaktadır.

"Sedef Kabaş''ı bırakın. O bir annedir. Adaşım Yavuz''un, annesine ihtiyacı var. Beni tutuklayın. Onun yerine hapis yatarım" çıkışımın halen arkasındayım. Vesayet altındaki hukuka bizzat Adalet Bakanı tarafından verilen talimat ile tutuklanan Sedef Kabaş''ın tutukluluk kararına hukuken yapılacak itiraz ile tahliye edileceğine inanmak istiyorum. Sedef, Bakırköy Kadın Ceza ve İnfaz Kurumu''nda şimdilik salgın koşulları yüzünden "Tecrit"te... Yani koğuşlara henüz alınmış değil. Koğuşlardaki insan manzaralarını görse ciltler dolusu kitaplar yazabilir. Umarım en kısa zamanda tahliye olur. Bu arada bir hakkı teslim etmeliyim. Cezaevine teslim olmak için gittiğimde beni yalnız bırakmayan canım oğlum Erdem; beni uğurlarken "Fena bir yazar değilsin. Ama unutma çok iyi bir yazar olabilmen için yeteri miktarda hapis yatman lazım. Kemal Tahir, Nazım Hikmet gibi" demişti. Türk edebiyatının iki ölümsüz ismi, hapishane acılarından beslenerek yazdıkları dünya klasiklerine girdi. Sedef için asla böyle bir temennim olamaz. O''nun oğlunun annesine ihtiyacı var. En kısa zamanda çıkmalı... Hapishanelerde masumca yatan Özge Üsteğmen gibi bu toprakların kızlarının yaşadıkları gerçekleri de dile getirsin.

Sedef yalnız değil...

Hukuk eğer bağımsız ise bir an önce tahliye kararını bekliyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları