Kalkınmada planlama ve denetimin önemi

Kalkınmada planlama ve denetimin önemi

Gelişmekte olan ülkelerde piyasa ekonomisi ve tam rekabet önündeki engeller fazladır. Başta demokrasi sorunu, tam rekabet piyasasının önünü kapatıyor. Zira demokrasi yoluyla halk denetimi olmadan siyasi iktidarlar devleti, kamu imtiyazlarını, kamu kaynaklarını siyasi popülizmde kullanıyor. Piyasada haksız rekabet yaratıyorlar.

İstisnası Çin''dir… Ama Çin''de demokrasi yok ve fakat parti içinde denetim var.

Türkiye''de Başkanlık sisteminden sonra, bütçe üzerindeki Meclis denetimi de kalktı. İhale yasası partiye özel yasa haline getirildi. Devlet, parti devleti oldu. Siyasi iktidar kamu ihalelerini istediğine ve istediği şartlarla pazarlık yoluyla veriyor.

Dünyada ekonomik krizlerin temelde iki nedeni olmuştur:

* İlki, spekülatörlerin piyasaları bozmaları ve hükümetleri kontrol etmeleri;

* İkincisi ise siyasi popülizmdir.

Gelişmekte olan ülkelerde; piyasada rekabetin sağlanması, haksız rekabetin, kırılganlığın ve siyasi popülizmin önlenmesi açısından Makro Planlama yapmak gerekir.

Planlama ile sermaye piyasası ve reel ekonomi arasında, finans sektörü ile reel sektör arasında koordinasyon ve denge sağlanır. Spekülatif piyasalar önlenmiş olur.

Popülizm kaynakların en etkin bir şekilde dağılmasını engeller. Çünkü popülizmde hedef kamu ve özel kaynakların etkin dağıtılması değil, siyasi oy hesabıdır.

Planlama, gerek özel tasarrufların ve gerekse kamu kaynaklarının önceden hangi alanlara tahsis edileceğini düzenler. Kamu kaynakları yasayla, özel tasarruflar teşviklerle yönlendirilir. Bu yolla siyasilerin kamu kaynaklarını popülizm için kullanması önlenmiş olur.

Türkiye''nin istikrarlı büyüme, orta gelir tuzağından kurtulması ve kalkınma dönemine girmesi için makro planlama yapması gerekir. Bunu nasıl yapması gerekir?

1. Planlamanın demokratik ve yasal altyapıya ihtiyacı vardır.

Siyasette ve devlet yönetiminde; siyasi İslam anlayışı hâkim oldukça Türkiye demokraside ve hukukun üstünlüğünde daha da geriye düşecektir. Çünkü İslami yönetim şekli demokrasiye uymaz, şeriat ise hukukun üstünlüğünü tamamıyla rafa kaldırmak demektir.

2. Demokratik denetim, parlamento, sendikalar, sivil toplum örgütleri yoluyla yapılır.

AKP iktidarından önce işçinin yüzde 60''a yakın kısmı sendikalı idi. AKP iktidarında bu oran 2022 yılında yüzde 14''e geriledi. Memur sendikaları içinde en çok üyesi olan MEMUR-SEN ve işveren sendikaları içinde MÜSİAD, iktidarın güdümü altındadır.

Sivil toplum örgütleri, dernekler de İçişleri Bakanlığı''nın denetimi altındadır ve çatlak ses varsa kapanma riski yüksektir.

3. Türkiye''de makro planlamanın dünya iktisadi konjonktüre göre esnek olması ve gerektiğinde pragmatik önlemleri de içermelidir.

Planlamanın tarifinde var olan; kamu için emredici, özel sektör için yol gösterici özelliği olması gerekir. Parantez içinde söylemek gerekir ki, Makro planlama, sosyalist ülkelerde uygulanmış olan ve bazılarında da halen uygulanmakta olan, devlet mülkiyetinin esas olduğu merkezî planlamadan çok farklıdır.

Planlama sosyalizm değildir. İngiltere''de 1965''te başlayan ulusal planlama başarısız oldu. Zira sol kesim sosyalizmle özdeşleştirdi. Dolayısıyla planlamayı ideolojik kalıplardan çıkarıp, kalkınmanın bir aracı olarak görmek gerekir.

4. Planlama hükümet için bağlayıcı olmalıdır.

Siyasi iktidarların günübirlik kararları ve popülizmi öne çıkarmaları nedeni ile Türkiye, kaynaklarını etkin ve verimli kullanamadı. Planlama kanundur. Ama hükümetler uymuyor. Bağlayıcı olmalı ve müeyyide içermelidir.

5. Altyapı ve zaruri yatırımlarda devlet piyasaya girmelidir.

Tekel niteliğindeki mal üretimini, enerji alanında dağıtımı devlet bizzat yapmalıdır. Ayrıca devletin gıda gibi sektörlerde stokçuluğu önlemek için, geri bölgelerde istihdam yaratmak için, bazı sektörlerde ve özellikle sosyal faydası daha yüksek olan sektörlerde doğrudan piyasaya girmesi ve üretim yapması gerekir.

Dünyada küresel sürece hâkim politikaların dönemi bitti. Türkiye''de siyasi iktidarın popülist politikalarının maliyeti yüksek oldu. Değişme ihtiyacı kendi dinamiklerini yaratacak ve Türkiye her alanda içinde bulunduğu tuzaktan kurtulacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları