Kazanmak yeterli mi?

Trabzonspor için genel ve özel şartların oldukça fazla olduğu bir süreçte, öncelikle kazanmanın şimdilik yeterli olduğunu kabul etmez isek hem Türkiye, hem de futbol gerçeğinde yanlış yaparız.

Çünkü, pandemi sürecinde tatsız tutsuz yemek şekline dönüştüğü için ben diyeyim "yenmesi", siz söyleyin "oynanması" için teşviklerin asgari düzeyde olduğu bir futbol sezonunu yaşıyoruz.

Kısacası, ne olursa, nasıl olursa olsun kazanmanın bu şartlarda yeterli olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız.

Pandemi sürecindeki futbolu körelten genel olumsuzluklara, Trabzonspor özelinde yapılan transferlere rağmen yetersiz bir kadronun varlığını da ekleyecek olursak, geçen hafta BB Erzurumspor'a karşı olan mücadelesinden daha iyisini MKE Ankaragücü ile yaparak yine 1-0 kazanılması kanaatimce şimdilik yeterlidir.

Diyeceksiniz ki, "aynı futbolcular, aynı kadro, aynı takım!"

Yok o kadar da değil!

Çünkü aynı futbolcuların başında teknik direktörlük konusunda benim "okur yazar olmadığını" iddia ettiğim Newton vardı. Şimdi Abdullah Avcı var. Öyle ki bu değişim, hatta Newton'dan sonra Abdullah Avcı'nın eli bile değse farklılık yaratırdı. Sanırım 2 galibiyetle de yaratıldı. Ama Newton'un futbolcuları olsa idi, hiç kuşkusuz sonuç bunların tam tersi olmasının ihtimali yüzde 90'dan fazla olurdu.

***

Şimdilik sonuç bazında kazanmayı yeterli saydığımıza göre, iyi futbol oynama noktasındaki eksiklere geçebiliriz demektir.

Ankaragücü karşısında geçen haftaki kadroda o maça göre üzerine koyanlar Marlon ile Pereria idi denebilir. Abdullah Avcı'nın talimatları doğrultusunda hem savunma yaptılar, hem de hucüm da kanatları iyi kullandılar. Savunmanın ortasındaki ikili anlaşılmıştır ki, Edgar ile Hugo'dan oluşacak. Hosseini ile Hüseyin yedekte bekleyecek, büyük umutlarla alınan Campi ise tribüne gönderilmeye devam edecek gibi.

Abdulkadir Ömür'ün bir önceki pozisyonda sıradan bir vuruşla barajdaki oyunculara topu çarptırması üzerine, kaleye yakın yerlerden vuruş hakkını elde eden Baker'ın frikikten attığı gol hem kendine hemde Trabzonspor'a hayat verdi.

Ama, ben halâ topu geridekilerden alıp ileridekilere taşıma görevi üstlenmiş Baker'ın bu işi yerine getirme de çok eksiği bulunduğu kanaatindeyim. Hele hele aldığı toplarda kaleci Uğurcan'a geri pası yapma ısrarı yok mu! Öylesine bir alışkanlık haline getiriyor ki 35'inci dakika da Ankaragücü yarı sahasının ortalarına gitmiş iken, ileriye giderek zoru başarma yerine, topu döndürüp kaleci Uğurcan'a geri pası yapması başlı başına bir garabet idi!

***

Yeri gelmiş iken, benim ricat etmek (geri çekilmek) olarak kabul ettiğim geri pası uygulamasını Trabzonspor'un ilk 45 artı 2 dakikada tam tamına 14 kez icra ettiğini de saydığımı söylemeden geçemeyeceğim.

Bilmiyorum! Abdullah Avcı hoca bu konuda ne düşünüyor?

Görünen o ki, Abdullah Avcı ile Trabzonspor her geçen gün üzerine az veya çok bir şeyler koyarak gidecek. Ama en gerekli gidişin kazanmak olduğunu ve görev aldığı 2 maçta da öyle veya böyle bunu temin ettiğini Trabzonspor camiası sevinerek kabul etmelidir.

Kabul edilmesi Trabzonspor'da büyük eksiklik yaratacak gerçek ise Nwakeame'nin bir türlü gideremediği kayboluş ile Afobe'nin gol atma üzerine inşa edemediği pozisyon alma durumudur. Biri Nwakeame gibi geçen sezon Trabzonspor'a çok katkıda bulunmuş oyunu, diğeri ise Sorlöth'dan arda kalan bir santrafor mevkii...

Kaleci Uğurcan'a son haftalardaki formsuzluğunu bir kenara koyarak, uzatmalarda kurtardığı vuruş ile takımına 2 puan kazandırdığı için de herkesin teşekkür etmesi lazım.

Yazarın Diğer Yazıları