Kemal Ilıcak'ın transfer bombası Yüksel Baştunç


Yüksel Baştunç (solda) Mesut Yılmaz’ın Tercüman’ı bir ziyareti sırasında Kemal Ilıcak’la birlikte haber toplantısında gündemi değerlendiriyorlar.

 

Bazı insanlar için “insan sarrafı gibi” derler ya; işte bu sıfata uygun kişilerden biri de, muhabir iken Tercüman Gazetesi sahibi olan ve bu gazete ile kısa sürede yıllanmış gazeteleri satışta çok geride bırakma başarısını gösteren Kemal Ilıcak adında bir gençti.
Tercüman nerede ise batmak üzereydi. Gazetede çalışanlara aylarca borçlanmıştı. En sonunda galeyana gelenlerin başında Tevfik Erol, Tevfik Ünsi ve Semih Balcıoğlu olduğu halde, Tercüman Gazetesi’nin imtiyazını ele alıp Beşiktaş’tan Bab-ı Âli’ye gelerek Gece Postası Gazetesi Esnaf Muhabiri Kemal Ilıcak’tan yardım istediler. Kemal Ilıcak’ın duruma el koyarak bu borçlu gazetenin hayata döndürülmesine vesile oldu.
Kemal Ilıcak, hepsi de muhabir fakat inançlı ve kendisine bağlı arkadaşlarının her türlü desteğiyle işe başlayınca Tercüman Gazetesi de ayakta kalabildi. Kadro  takviyesi için Kemal Ilıcak, inandığı arkadaşlarının da tavsiye ettiklerini “Bir göreyim ve konuşayım!” demesiyle Tercüman her gün biraz daha gelişerek 450 bin tirajı yakalamış ve zamanla da aşmıştı.
Her insanın bir takıntısı vardır. Kemal Ilıcak da, Hürriyet Gazetesi Sahibi Erol Simavi’nin (Ayrıntılarını bir başka yazıda aktaracağım) kendisine yönelik kaba bir tavrını ömür boyunca unutmadı.
Bunun intikamını da, gazetenin “kilit noktası” haber kadrosunu oluştururken gösterdiği tavırlarıyla belli etti. İlk önce İstihbarat Şefi Kemal Özbayraç, ardından gene İstihbaratın başında olan Salim Bayar, ekonominin lideri Yüksel Bayar’ı haber servisinin başına transfer etti. Foto servisinin şefi Çetin Şencan’ı da foto muhabirlerinin liderliğine getirince, sadece Hürriyet Gazetesi’nde değil, Bab-ı Âli de büyük bir dalgalanma oldu.
Buna karşılık Hürriyet Gazetesi yönetimi de Tercüman’ın bedava ansiklopedi, kitap ve ardından bedava konser ve otomobil ile ev kampanyalarının benzerlerini yapmaya başladı. Ancak konserleri ücret karşılığında yapıyordu.



Ama Kemal Ilıcak transferin büyüğünü sona bırakmıştı. Hürriyet Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü Yüksel Baştunç ile bir toplantıda karşılaştığında Kemal Ilıcak,  aralarında oluşan samimiyet üzerine Topkapı’daki gazete binasında gelince şöyle bir haberi, daha koltuğuna oturmadan verdi:
 “-Hürriyet Gazetesi’nin başarılı Yazı İşleri Müdürü Yüksel Baştunç ailemize katılıyor!.”
Toplantıda herkes şaşkınlık geçirirken,  “Yüksel Baştunç gibi ünlü bir Yazı İşleri Müdürü’nü Hürriyet nasıl bırakır?..” gibi sorularımız birbirini izlerken Kemal Ilıcak her zamanki muzipliğiyle;
 “-Yarınki gazete Yüksel Baştunç’un katkısıyla bir başka olacak. Hem yemek yenilecek, hem de gazete hazırlanacak.” dedi.
Yüksel Baştunç, başta Sadettin Çulcu ve Ünal Sakman olmak üzere Yazı İşleri Müdürleriyle kısa sürede kaynaştı. Haberler daha değişik tarzda değerlendi, samimiyet tüm gazeteyi sarmıştı. Kemal Ilıcak vefat edince, bu birlik ve bağlılık da bitti, Yüksel Baştunç da, Tercüman Gazetesi’nden ayrıldı... Daha sonra diğer arkadaşlarla birlikte Gazeteciler Cemiyeti Lokalin gediklisi oldu. Kısa bir hastalık sonunda vefat edince,
lokalde arkadaşlarınıngözyaşları sel olmuştu.
Yüksel Baştunç, evli olup üç evlat sahibiydi. Sağlığında yayınlanan kitapları da büyük ilgi görmüştü Ruhu Şad olsun, Mekânı Cennet olmuştur inşallah.


Basın Şeref Kartı alan ilk gazeteci
Siz resmine, donuk yüzlü, somurtkan duruşuna bakmayın... Mutlaka resmini çeken fotoğrafçı arkadaşına karşı bir muziplik yapmıştır.  Aslında Ayhan Hünalp’ın yüzü devamlı güleçtir ve karşısındakine de daima esprili konuşur, takılır. 1927 Bitlis Doğumlu Ayhan Hünalp, 1943 yılında Ankara Akşam Haberleri Gazetesi’nde mesleğe başladı. Tam 10 yıl sonra 1953 yılında Ankara Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi Türkoloji bölümünden mezun olduğundan 13 yıl sonra da 1968 yılında ilk Basın Şeref Kartı alan gazeteci olmuştu. Ayhan Hünalp değişik bir tiptir. Bitlis’de doğmuştur ama deniz aşığıdır. Denizle ilgili  “Teğmenim” adlı şiiri de, Deniz Kuvvetlerimizin Beşiktaş Barbaros Müzesi’nde sergileniyor. Deniz tutkunu Ayhan Hünalp’ın, denizle ilgili, Şarkısız Dünyaların Orkinosları, Bir Martı öttü, Vapur düdükleri, Batık Gemiler Mezarlığı, Islak Kanatlı Kuşlar kitapları dışında, Üç Otuz Para, Dağlara Giden Yollar, Uzak Maviler, Sözleşmesiz Irgatlar Grevi adlı kitapları da var. Yurdumuzda ilk kez Cineroman’ın da öncüsü olarak tanınıyor. Bu kitapların pek çoğu, yabancı dillere çevrilmiştir.      Çok sayıda günlük gazetelerde çalıştığında yaptığı röportajlarla, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yarışmalarında iki kez ikincilik ödülü dışında, çeşitli sanat dallarında 15 ödül kazanan Ayhan Hünalp evli olup oğlu Aybars Hünalp da gazetecidir. 

Yazarın Diğer Yazıları