Kılıçdaroğlu temkinli yaklaştı...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'dan gelen "Türkiye ittifakı" çağrısına temkinli yaklaştı. Kemal Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın dakikası dakikasına uymuyor. Günü gününe uymuyor. Öyle bir yapısı var" dedi. CHP lideri, geçmişte uygulanan devlet geleneklerinin nasıl kaldırıldığını hatırlattı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün, yazılı medyanın Ankara temsilcileri ile kahvaltıda buluştu. Kılıçdaroğlu'nun ana başlıkları ile sorulara verdiği cevaplar şöyle;

--- Erdoğan'ın Türkiye ittifakı çağrısı... Erken seçim çağrısı yapıyor musunuz?..

Her şeyin sorumlusu olan Erdoğan, ülkeyi sağlıklı yönetmesi, ekonomideki kırılmaları azaltması, kişi başına geliri yükseltmesi işsizliği azaltması, temel hedeflerinden birisidir. Bunları yapmak içinde Erdoğan ne yapacak bilmiyoruz. Hangi kararları alacak onu da bilmiyoruz.

İşin özüne  dönersek Erdoğan gerilimsiz bir Türkiye istiyor. Seçim öncesi de seçim sonrası da gerilimin olduğu bir Türkiye'yi asla doğru bulmadım. Kendi içinde barışık bir Türkiye, demokratik standartları yüksek bir Türkiye bizim özlem duyduğumuz Türkiyedir. Gerilimi yaratan kendisidir.. Gerilimi sonlandıracak olan da kendisidir. Tümüyle kendisine bağlıdır. Ama Erdoğan'ın dakikası dakikasına uymuyor. Günü gününe uymuyor. Öyle bir yapısı var. Dolayısıyla olaylardan çok hızlı etkileniyor ve etkilendiği olayları sağlıklı değerlendirmek, onları süzmek, oturup istişare etmek, konuşmak değil doğrudan bireysel tepki vererek gerilimin dozunu yükseltiyor. Öyle bir alışkanlığı var Erdoğan'ın.

Bir erken seçim çağrısında bulunmuyorum. Öyle bir ortam olduğunu düşünmüyorum.

Bizim özel bir erken seçim talebimiz söz konusu değil. Tam tersine biz belediye başkanlarımızın önümüzdeki süreç içinde vaatlerini yerine getirip sorumlu birer politikacı olduklarını kamuoyuna göstermelerinizi istiyoruz.

--- YSK'nın KHK kararı...

Bu karar demokrasiye aykırıdır. Kişilerden bağımsız olarak söylüyorum. Hangi partinin üyesi olursa... Hukuk sürprizlere kapalıdır. Yasanın gereği yerine getirilir. Eğer yasada bir boşluk varsa o boşluk içtihatlarla doldurulur. Böyle bir tablo Türkiye'nin doğal kabul etmesi gereken bir tablo değildir. Şunu yapabilirdi YSK; evet ben sizi aldım, başlangıçta kabul ettim ama hata yapmışım şimdi ben bu seçimi iptal ediyorum ve seçimi yenileyeceğim. Dolayısıyla KHK ile görevine son verilenlerin dışındakiler yeniden seçime girerler ve kazanırlarsa gelir yerlerine otururlar. Bu daha adaletli bir davranış olabilirdi. Ama bu da yapılamadı dolayısıyla ben bu tablonun ilerde Türkiye'yi yüksek tazminatlar ödeyecek bir sürece sokacağını düşünüyorum.

--- Seçim iş birliği belediye yönetimlerine yansıyacak mı?...

Seçimler sırasında iş birliğimiz oldu ama bunun yönetimlere yansıyacağını sanmıyorum. Meral hanımla yaptığımız görüşmelerde de Meral hanım belediye başkanlarının liyakate dayalı bir yönetim oluşturmalarını istedi. Biz de zaten aynı düşüncedeyiz. Dolayısıyla bir partizanlığa yol açan sadece partililerin olduğu bir belediye yönetimi doğru bulmuyoruz. Partizanca  yönetim aynı zamanda belediye başkanlarımızın belde halkına verdikleri sözü tutmamaları anlamına da gelir.

--- Belediyeler işsizliğe çözüm bulabilecek mi?..

Belediyeler yatırımlarıyla istihdam yaratmak zorundalar.

--- Dış politika... S-400'ler...

Türkiye şöyle bir açmazla karşı karşıya; demokratik bir ülkede bazı temel kararlar alınırken, iktidar muhalefet ayrımı yapılmadan en azından oturulur muhalefete bilgi verilir. Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet geleneğinde de bu vardır. Bu gelenek Türkiye'de bozuldu. Her şeyi ben bilirim ve benim dışında hiç kimse bilmez anlayışı Türkiye'yi farklı bir kulvar içine soktu. S-400 alınacak pazarlıklar yapıldı. Niçin alınıyor? Türkiye'nin güvenliği için. Türkiye'nin güvenliği için eğer S-400'e gerek varsa alınacaktır. Hangi güvenliği için?.. Hangi tehlikeler için? Hadi bizi bilgilendirmediniz, parlamentoya bilgi ver. Devletten kopuk bir saray yönetimi parlamentoyu dışlayan, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasal partileri dışlayan sadece ben bilirim ve ben kendim karar alırım düşüncesiyle yola çıkanlar bazen dünyada yalnızlaşabiliyorlar. Şu da yazılıp çiziliyor; S-400'leri alacağız Katar'a veya Azerbaycan'a göndereceğiz diye, bunlar da tartışılıyor. Katar'a Azerbaycan'a göndereceksek niye para veriyorsun, niye alıyorsunuz?..

Dış politikada çok ciddi sorunlarımız var. Türkiye dış politikada yalnızlaşmış bir ülke. Dışlanan bir ülke konumunda.

Bugün Türkiye üzerinde pazarlıklar yapılan bir ülke konumuna gelmiştir. Acıdır ama gerçek budur. Bir ucunda Trump diğer ucunda Putin.

---Belediyeler borç batağında...

Doğal olarak belediye başkanları koltuğuna oturduğunda belediyenin mali tablosunu önüne alacaktır. Borçlar var mı? Evet borçlar var. Ama belediye başkanlarımıza şunu söyledik; sakın ola ki enkaz devraldık edebiyatı yapmayın. Bu göreve talip olmuşsanız, gereğini yapacaksınız. Baştan ağlaşmak efendim maf olduk ben nasıl yöneteceğim diye bir atmosferi asla yapmayacak.

--- İstanbul seçimi iptal edilir mi?..

Hukukun kırıntısı kaldıysa iptal edilmez, iptal edilecek hiçbir şey yok. Hiçbir seçimde yapılmayan bütün yollar denendi. Her yolun sonunda Ekrem İmamoğlu çıktı. Nesini iptal edecekler. Dolayısıyla başka şeyleri tartışmayı asla doğru bulmadık. Niye iptal edilsin?..

--- Sözcü gazetesine açılan dava..

Davanın kabul edilmesi büyük ayıptır. Bu davadan bir şey çıkmayacağını ben de biliyorum. Az önce yumuşamadan söz etik, bir ittifakta söz ettik.. Peki Sözcü ne olacak?.. Medya üzerindeki baskılar ne olacak?

Türkiye ittifakı eğer sağlanacaksa bütün bu alanlardan yola çıkılarak sağlanması lazım.

Yazarın Diğer Yazıları