Korkulmayacak gibi değil

Korkulmayacak gibi değil

Murat Ağırel''in "Vurgun-Parsel Parsel 2"sini okuyorum.

Kitabı, başka bir gün ayrıca konuşuruz; Murat''ın kitapta bambaşka bir durumu tahlilde kullandığı ve fakat günlerdir içinde sıkışıp kaldığımız "kar felaketi(!)"yle mücadelede sergilenen arsızlık ve kepazeliğe de karşılık gelen bir "kavram" var. Onu aktaracağım bugün sadece.

"Yansıtma".

***

Ne sadece Murat''ın kitabında ifşa ettiği "vurgun"ları merkez alan hesaplaşmayla sınırlı, ne de vebali en küçük hücrelerine kadar kendi üzerlerinde olduğu halde, ülkenin kış koşulları dolayısıyla acze düşüşüne fail uydurmaya çalışmalarıya; iktidar, ilk günden itibaren kesintisiz olarak başvurdu "yansıtma" yoluyla "yırtma(!)"ya!

***

Hatırlasanıza;

"Dini araçsallaştırarak" iktidar oldukları halde "Dinin araçsallaştırılmasından" mı yakınmadılar…

HDP oylarını alabilmek için İmralı''daki PKK terör örgütü ele başı Öcalan''ın mektubunu kullanmayı bile içe sindirebildikleri halde, muhalefeti HDP oylarına talip olmakla mı suçlamadılar…

FETÖ''yle "Ne istedilerse verdiklerini" bütün Türkiye''nin önünde itiraf ettikleri, bir cemaat yapılanmasını kendi elleriyle "paralel devlet"e dönüştürdükleri halde, yıllarca FETÖ''yle mücadele etmiş, onlar aldanırken aldanmamış, onlar kandırılırken kanmamış kişileri "FETÖ''cü" mü ilan etmediler…

Siyasi tarihin gelmiş geçmiş en kaba, en hoyrat, en hakaretamiz, en aşağılayıcı, en ötekileştirici dil ve üslubunun egemen olduğu dönemin mimarı oldukları halde; "hakaret"ten en çok şikayet eden hatta hukuken de "şikayetçi" olanlar mı olmadılar…

Sanki iktidarda olan muhalefetmiş gibi, ABD''den, AB''den gelen onur kırıcı açıklamalar karşısında kendi dilleri lâl olduğu halde, muhalefet partilerini "sessiz kalmakla", "yürekli davranmamakla" mı suçlamadılar…

Hangi birini sayalım burada!

***

Şimdi de, günlerdir hep birlikte tanıklık ediyoruz işte; aklı başında herkesin ilmen de, bilmen de, mantıken de, vicdanen de "olmaz" dedikleri yere yaptıkları havalimanının, adeta çeteye dönen dar bir rant çevresinin ihyası için ihale usulleriyle oynayarak yaptırdıkları otoyolların, köprülerin, enerji bağımlılığının altında kaldılar; suçu muhalefetin üzerine yıkıyorlar!

***

Murat Ağırel, Vurgun''da, dediğim gibi başka bir durumu tahlil ederken, neden ve sonuçlarıyla şöyle özetliyor "yansıtma" psikolojisini:

"Narsist kişilik özelliğine sahip insanlar, kendilerinden kaynaklı yanlışlar da dahil olmak üzere gördükleri tüm yanlışların sorumlusu olarak çevrelerindeki insanları tutar.

Psikolojik projeksiyon (yansıtma) denen durum budur.

Kökenleri Yunan mitolojisine dayanan narsizmin öyküsünde Narcissus adındaki genç adamın suda gördüğü yansımasına aşık olması ve bulunduğu yeri terk etmeden kendisini izlemesi anlatılır.

İlk defa, psikanalizin kurucusu Sigmund Freud tarafından kullanılan psikolojik projeksiyon(yansıtma) kavramı; kişinin istenmeyen düşünce ve davranışlarını başka bir kişiye yansıtması olarak tanımlanır.

Altında yatan temel neden ise kendileri etrafında dönen bu kusursuz dünyanın bozulacağı, kontrolü kaybedecekleri endişesidir.

Çünkü korkuyor.

Haklı da."

***

Haksız mı!

Hem Murat, teşhisinde…

Hem iktidar korkmakta…

***

Düşünsenize, aklı başında herkesin ilmen de, mantıken de, vicdanen de "olmaz" dediği yere "bağırsalar da çağırsalar da", "inadına", "ille de" havaalanı yapmışsınız; adamakıllı yağan ilk karda değil uçak indirip kaldırmak, araç yürütememişsiniz apronda!

Mis gibi oteli olan, mahsur kalanların "medeniyete" bağırsalar seslerini duyurabileceklerini Atatürk Havalimanı''nı aşağılayıp, karalayıp, kapatıp da yerine açtığınızda sunabildiğiniz en büyük konfor, "karton yatak" insanlara!

Nasıl göze alsınlar bunun konuşulmasını!

***

Yine aklı başında herkesin usulen de, vicdanen de "olmaz" dediği bir garabet modelle, üstelik de milletin doğmamış çocuklarını bile borçlandırarak yaptırdığınız, üstelik de "geçmesek de, gitmesek de" parasını ödemek durumunda bırakıldığımız o astronomik bedelli yatırımlarınız teslim olmuş her şeyden önce kara; bunun için mi saçılıyor, yemeye ekmek bulamayan milletin hakkı olan, rızkı olan para?

Hele bir sormaya başlasın insanlar; cevap bulabilirler mi bu sorulara!

Nasıl inandırabilirler kendilerine, yaygınlaşmasına, herkesin asgari zahmetle ulaşabileceği kadar sıklaşmasına da engel oldukları Halk Ekmek büfeleri önünde, eksi 5 derecede, ucuz ekmek nöbeti tutan insanları bir kere daha!

***

Haklılar.

"Yansıtma" gibi hiç de ahlaki olmayan, sağlıksız bir yola başvurdukları için değil ama korkmakta!

Milletin hali pürmelali; sonuçlarından korkulmayacak gibi değil zira!

 

Anırana kadar deneyecek galiba…

----

Sabah yazarı Engin Ardıç, "Ahmet Davutoğlu, "Kimse haziranda erken seçim olmaz diyemez" buyurmuş. Ben diyorum. Haziranda erken seçim olamaz" diye yazmış dün.

Haziran''da erken seçim olur mu, olmaz mı onu bilmem. Ama tarihin tekerrürünü engelleyebilmek için "ibret" mekanizmasının ciddiye alınması gerektiğini biliyorum.

Tarihî tecrübelerle sabit!

***

İnsan başına gelenlerden hiç mi ders almaz arkadaş!

Nostradamus musun, Baba Vanga mı?

Neyine güvenip de böyle kehanetlerde bulunabiliyorsun?

Barack Hüseyin Obama ABD Başkanı olmadan önce, "Adı Hüseyin olan biri ABD Başkanı olursa eşek gibi anırırım" diye yazmış biri olarak, analitik zekâna yahut üstün öngörülerine değil herhalde…

Yazarın Diğer Yazıları