Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Kürtlerin federasyon ilan etmesini destekliyor musun?

Türkiye dış politikada savrulmaya devam ediyor. Bunun en temel sebebi de iç cephedeki zayıflık, dağınıklık ve hatta çöküştür.

Niye bu ifadeyi kullandığımı defalarca yazdık anlattık ama bıkmadan tekrar yazacağım. Çözüm Atatürk'ün yolunda. Çünkü Nutuk'ta şöyle anlatmış izlenmesi gereken yolu:

Atatürk düşmanla mücadelede üç kuvvetin tayin edici olduğunu söyler: 1. Milletin kendisi, 2. Meclis 3. Silahlı Kuvvetler. Ve bu üç kuvvet iki cephede savaşır; 1. İç cephe 2. Dış cephe. Peki bu ne demek?

Onu da Atatürk şöyle açıklıyor: "Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlûp olabilir; fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir. Bu gerçeği bizden daha çok bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlardır. Gerçekten "kaleyi içinden almak", dışından zorlamaktan çok kolaydır. Bu amaçla şahıslarımıza kadar temasa gelebilen bozguncu mikropların, araçların varlığını iddia etmek doğrudur. Meclis'in düşünüş biçimi, çalışması, vaziyeti, düşmana ümit verici olmadıkça iç ve dış cephelerimizin yerinden oynamasına olanak ve olasılık yoktur."

Ne kadar güzel anlatmış. Şimdi hem bu tespit ve öngörülere bakın hem de Türkiye'nin durumuna.

Atatürk'ün ifade ettiği kuvvetlerden biri olan Meclis'in durumu ortada. 16 Nisan anayasa değişiklikleriyle birlikte TBMM artık devletin üç erkinden birini temsil etmekten ziyade danışma meclisi ya da siyasi literatürde kullanılan "eller havada" meclisi yani yukarıdan gelen her şeyi onaylama pozisyonuna düşürülmüştür.

Ve son haberlere göre zaten 16 Nisan referandumuyla önemli oranda Meclis'in elinden alınmış kanun yapma yetkisinin geri kalan bölümlerinden de önemli bölümünün Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapılması hazırlığı varmış. Bu da gerçekleşirse düşmanla mücadele için elimizdeki üç kuvvetten biri neredeyse tamamen kullanılamaz hale getirilecek.

Diğer kuvvet Türk Milletinin bağrında çıkmış Silahlı Kuvvetlerimiz. İki bin yıldan fazla bir geçmişe kültüre sahip Türk Ordusu kumpas ve açılım süreçlerinde hırpalandı, yaralandı. 15 Temmuz FETÖ'cü kalkışmayla birlikte FETÖ'nün büyük bir darbe vurduğu net şekilde ortay çıktı.

Elbette binlerce yıllık geçmişe sahip Türk Ordusunu bertaraf etmek o kadar kolay olmayacaktır. Ancak açılım-kumpas süreçlerinde askerî vesayeti kaldırma ve 15 Temmuz sonrası FETÖ ile mücadele gerekçesiyle yapılan yapısal değişiklikler TSK'da harp prensiplerinin en temel olan emir-komuta birliğini dağıttı.

Dış politika hedeflerinizin arkasına güçlü bir ordu koyamazsanız dış politikada da savrulur durursunuz, bırakın hedeflerinize ulaşmayı sürekli geri çekilirsiniz ve kuşatılırsınız. Yazımın başındaki ifade de işte buna dayanıyor.

Diğer taraftan seçim kazanmak uğruna iç cephe heba ediliyor. Atatürk'ün bahsettiği üç kuvvetten biri olan Millet'in kendisi değişik iç politika hedefleri uğruna bölünüyor, ötekileştiriliyor, gruplara kliklere ayrılmaya zorlanıyor. Halbuki devleti yönetip devlet adamı olabilmek için seçimi değil devletin geleceğini kazanacak politikalar ve stratejiler belirlenip hayata geçirilmelidir.

Bütün bu anlattıklarımız ülkemizin millî güç unsurlarının da zayıflamasına, koordineli kullanılamamasına neden oluyor. İşte sizin iç cephedeki dağılmışlığı, zayıflığı gören karşı taraf ise size açıkça dayatmalarda ve açık tehditlerde bulunmaktan çekinmiyor.

İşte Trump'ın "Türkiye'yi ekonomik olarak mahvederiz" tehdidi orada duruyor. O twiti sildi mi? Hayır. O tehdidi o gün "Kürtlere saldırırsanız" ile başlıyordu yarın başka bir şey ile başlar. Artık ekonominizi mahvederiz sözü ABD'den Türkiye'ye sürekli bir tehdide dönüşmüştür. Çünkü ABD sizin derin ekonomik krizde olduğunuzu çok iyi biliyor. Onların bildiğini Türkiye'de bizler her gün iliklerimize kadar yaşıyoruz.

Peki ABD böyle de biraz sanal bahar havasında ilişkiler yaşadığımız Rusya farklı mı? Tabii ki hayır. Astana sürecinin ilk toplantısında taslak Suriye anayasası metni dağıtan Rusya, Kürtlere özerklik verilmesini oraya yazmıştı. "Ama o taslak, orada kültürel vs.. yazıyor" diyenler bunun müzakerelere başlama noktası olduğunu unutmasın.

O Rusya ile Suriye'de şu anda teröristlerin hâkimiyetine geçmiş İdlib'de papaz olmak üzereyiz. Türk tarafı olayı ötelemeye çalışmakla birlikte Rusya 14 Şubat'ta ki Soçi zirvesinden sonra artık bir operasyona çok yakın. Operasyonun kapsamı ve şiddetine bağlı ancak Türkiye'ye Fırat'ın doğusunu unutturacak bir felaket, İdlib kaynaklı yaşanabilir.

İşte Rusya'nın yarı-resmî Russia Today gazetesi İnternette bir oylama başlatmış. "Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin federasyon ilan etmesini destekliyor musun?" Oyla; Evet-Hayır.

Evet iç cepheniz zayıfsa, karşı taraf fiili adım atmadan bazen twitle bazen İnternetten oylamayla size mesajını verir tehdit eder. Lütfen dikkat. İç cepheyi dağıtarak seçim kazanabilirsiniz ama bunun bedeli milletin geleceği olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları