Mahalle yanarken Şartnamelerini tarayanlar…

Mahalle yanarken Şartnamelerini tarayanlar…

Genç bile değil henüz beşikteki bir devletin mirasıdır bize Türk Hava Kurumu

16 Şubat 1925''te, Türk Tayyare Cemiyeti adıyla kurulduğunda, daha iki yaşında bile değildi Türkiye Cumhuriyeti; 16 aylık, kendi ayakları üzerinde yeni yeni duran, ilk adımlarının heyecanını yaşayan bir bebekti.

O da, tıpkı Şeker Fabrikaları gibi, TEKEL gibi, Türk Tarih Kurumu gibi, Türk Dil Kurumu gibi, merbank gibi "Atatürk''ün direktifleriyle" hayata geçirilmiş bir projeydi; bu açıdan bakınca, garip de değil aslında böyle horlanması şimdi!

Türk havacılık sanayisini kuracak ve askeri, sivil, sportif…her alanda geliştirecekti.

Kuruluşunun onuncu yılında Türk Silahlı Kuvvetleri''ne bağışladığı uçak sayısı 300''ü geçmişti.

İlk Türk uçağını yapan ve o uçakla Türkiye üzerinde küçük bir tur da atan, aynı zamanda "uçak düşüren ilk tayyareci"miz olan Vecihi Hürkuş, cemiyetin açtığı Tayyare Makinist Mektebi''nden yetişen ilk "küçük zabit"lerdendi.

Motor ve pervanesi dışındaki bütün parçaları Türk malı olan ilk uçağımız MMV-1''in prototipini üreten Selahattin Reşit Bey, cemiyetin mühendislerindendi.

Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, cemiyetin kurduğu Türkkuşu''nda yetişmişti.

12 Haziran 1938''de, 14 saat 20 dakikalık planör uçuşuyla dünya rekoru kıran pilot Ali Yıldız, Türkkuşu''nda öğretmendi.

19 Haziran 2004''te, bugüne kadar gökyüzünde açılan en büyük bayrakla atlayış gerçekleştirerek Guiness Rekorlar Kitabı''na giren Hakan Zengin, THK paraşüt öğretmeniydi.

Türk spor tarihindeki ilklerden birine imzasını atarak, yamaç paraşütünde dünya şampiyona olan Funda Cici, THK öğretmeniydi.

1974''te, Kıbrıs''taki Hava İndirme Harekatı''nın omurgasını oluşturanlar, kurumun yetiştirdiği paraşütçü askerlerdi; keza pilotları da önemli görevler üstlendi.

***

Türk Hava Kurumu hali hazırda Türkiye''nin havacılık ve uzay bilimleri alanındaki ilk ve tek ihtisas üniversitesinin ve Türkiye''nin havacılık eğitimindeki en büyük filosunun sahibi!

***

Velhasılı kelam…

Memleket cayır cayır yanarken neden hangarda bekletildiği tartışılan THK uçakları için "Güvenli değil" diyen "devletin bakanı" olabilir ama "Uçaklarımız uçmaya hazır" diyen THK da dış kapının dış mandalı değildir;

İlk onursal üyesi olan Atatürk''ün emanetidir ve Onursal Genel Başkanlığı da hâlâ Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları tarafından ifa edilir!

***

Ha bu arada Bakan Bey bilmiyordur belki; Türkiye''nin ilk motor fabrikası da, "uçaklarında motor yok" dediği THK''nın eseridir!

***

Yazının buraya kadar olan kısmı tanıdık gelebilir; 23 Ağustos 2019''da yayınlanmıştı. İzmir yanarken…

Antalya yanıyor bu defa; Adana, Mersin, Osmaniye, Muğla yanıyor…

Ve biz de, tarihin, ibret alınmadığı için tekerrür edilen günlerini yazıyoruz yine burada.

Yine, "Memleket yanarken, THK uçaklarının neden hangarda tutulduğunu" sorguluyoruz…

Bir farkla…

O gün üstünü başını parçalarcasına "Para da istemiyoruz, izin verin yangına müdahale edelim" diye ortaya atılan THK katılmıyor bu defa feryat ve çağrılarımıza.

Susuyor unutturulmaya çalışıldığı kenarda.

O da "kayyum atananlar" kervanına katıldı zira; söndürmek için çırpınıp da bir türlü uçaklarını uçurma izni alamadığı o İzmir yangınından sadece iki ay sonra!

***

O gün THK''nın "motorları bile yok", "uçamıyorlar", "güvenli değiller" diye uçuş izni verilmeyen uçakları, bugün bambaşka bir gerekçeyle, THK uçaklarının su taşıma kapasitesinin 4 bin 900 litre olduğunu bilen bakanlık, alay eder gibi ihaleyi 5 bin litreden açtığı için "saf dışı" bırakıldı.

***

İyi de, milli seferberlik gerektiren bir anda "ihale şartı" aranır mı?

***

Feci bir trafik kazası yaptığınız mesela, çoluğunuz çocuğunuz can derdinde ve bir de doktor var olay yerinde; ama resmi görev yeri orası değil, misal tatil için orada… Veya doktor ama "uzmanlığını" almamış henüz… Veya KHK''lı!

Hiçbir yapmadan izlesin mi istersiniz cen çekişmenizi; yoksa zaman kaybetmeden durdursun mu istersiniz yaşadığınız kan kaybını?

***

15 Temmuz alçaklığının yaşandığı geceyi hatırlayın…

Ankara yanıyor…

Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz, silahını, yedek şarjörlerini almış Emniyet Müdürlüğü''ne koşmuş; "devlet"e siper etmek için bedenini…

"Gardaş, çok zahmet etmişsin ama senin mesain bitti, sen evine dön" demediniz herhalde değil mi?

Yahut…

Uğradıkları bütün kumpaslara rağmen devletlerine küsmeyen ve o gece "Atatürk Cumhuriyeti"ne belki de ilk can simidini atan "emekli olmak zorunda bırakılan kahramanlar"a dört elle sarılmamazlık etmediniz değil mi?

***

Hiç farkı yok aslında…

Olağanüstü bir durum var.

Dağı taşı, ağacı kuşu, börtü böceği, ceylanları, kuzuları ve dahi köyleri, evleri, insanlarıyla ülke yanıyor…

Ve bu yangını bir an evvel söndürmeye yarayacak kim, ne varsa kullanmak durumundasınız siz şu anda; siyasi hesap güdemezsiniz, rövanşist davranamazsınız, hiçbir kişi ve kurumla inatlaşamazsınız, prosedürlerle uğraşamazsınız hele hele de kilo, gram hesabı yapmayı aklınızın ucundan bile geçiremezsiniz…

Değil 100 litre, isterse şartnamenizden 1000 litre eksik taşısın… THK uçaklarının her halükarda şu yangına fazladan su dökme imkanı var mı ? Var.

Bunu bile bile "hiçbir şey yapmamak" nasıl bir vicdana sığar!

***

İddialar doğru mu yoksa?

İhale dışı bırakılan uçaklar, bir de üzerine, resmen olmasa da fiilen hurdaya mı çıkarıldı?

Yazarın Diğer Yazıları