​​​​​​​Neden adım atmıyorsunuz?

Ne oldu? Fetö'nün siyasi ayağını bulabildik mi?

Bulamadık..

Niye bulamadık ya da bulamıyoruz?

Çünkü amacımız onu bulmak değil.

Eğer amacımız gerçekten Fetö'nün siyasi ayağını bulmak olsaydı, ne yapardık? Önce bir yöntem belirlerdik. Sonra o yönteme göre hedefe doğru adımlar atardık.

Siyasete bakın.

Birbirini suçluyor. Kimse sorumluluk almıyor. Özellikle iktidar var ve tam 17 yıldır ülkeyi yönetiyor ama milim sorumluluk hissine kapılmıyor. Sanki Fetö onun varlığına rağmen, onun haberi olmadan kapının aralığından içeri sızmış gibi.

TV tartışmalarına bakın.

Kör dövüşü.

Tartışmanın bir usulü, yöntemi, niteliği olur değil mi? Asıl meselenin seyirciyi bilgilendirmek olduğu göz önünde tutulur. Lakin bizde öyle değil. Herkesin kendine göre bir siyasi maskesi var. Takıyor ve karısındakine laf yetiştirmek için elinden geleni yapıyor.

Ne çıkıyor ortaya?

Karmaşa..

Akıl karışıklığı.

Sonuçsuz bir sürü laf kalabalığı..

Bu durumda seyirci hakikati nasıl seçip ayıklayıp da bulacak? Orası ne yayıncının ne de karmaşa üretenlerin umurunda değil.

Bu durumda iktidar ve medya aynı işlevi görüyor. İkisi de konuşuyor, ikisi de güya görüş bildiriyor ama sonunda ortaya çıkardıkları şey aynı: Zihin karışıklığı.

Başka?

Karşılıklı suçlama.

Böyle bulanık bir ortamda Fetö'nün siyasi ayağı sittin sene bulunamaz.

Bütün bunlara rağmen, karmaşa ortamından yine de anlayanlar için bazı şeyler öğrenebiliyoruz. Mesela, Fetö'nün devletin milli istihbaratı tarafından en başından beri takip edildiğini öğrendik.

1990'lardaki siyasi yapılanmasını, gücünü, amacına, ne yapmak istediğini devletin bildiğini de öğrendik.

2004 MGK toplantısında dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün AKP hükümetine bütün olup bitenleri ayrıntısıyla aktardığını ve buna karşılık ne iktidarın ve ne de Genelkurmay'ın hiçbir şey yapmamış olduğunu anladık. Aynı şekilde DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in Fetullah Gülen ile ilgili hazırladığı iddianamenin bütünüyle doğruları yansıttığını ancak o günlerde bunun kimim çevreler yardımıyla anlamsızlaştırılıp Nuh Mete Yüksel'e komplo kurulduğunu da anladık.

Bir şey daha anladık.

O da şu: 2004 MGK kararlarının hükümete tavsiye edilen Fetö raporunu hükümet rafa kaldırmış. Bunu yapmakla, ilerde kendisine yapılacak Mit Başkanı Hakan Fidan'ın tutuklanmak istenmesine yönelik operasyonun önünü açmak dâhil sonraki gelişmelerin tamamına zemin açmış. Yetmemiş, MGK tavsiye kararlarını uygulamamakla Fetö'nün güçlenmesi için ne gerekiyorsa destek olmuş.

Sonucu hep birlikte biliyoruz. 15 Temmuz darbesiyle kendisine destek olanlar dâhil Türkiye'yi toptan teslim alarak yeni bir Fetö devleti kurmak. 

Şimdi aynı iktidar sahipleri tutturmuş "siyasi ayak biz değiliz" diyor.

Tamam.

Madem siz değilsiniz, aldatıldınız, kandırıldınız, iyi niyet kurbanı oldunuz, öyle varsayalım. Buyurun gelin hem kendinizi ve hem de ülkeyi kurtaracak siyasi ayağın bulunması için bir adım atın. Toplayın muhalefeti. Ülkenin akıl sahibi insanlarını bira araya getirin. Bir yol yöntem belirleyin ve bir milli mutabakat zemini oluşturarak, bu devlet ve millet düşmanlarına en acımasız darbeyi indirin.

Yok, buna da yanaşmıyorlar.

Sadece suçluyorlar.

İşte bunun nedenini anlaşamıyoruz.

Neden?

Neden herkesin sorunu olan milli bir meseleyi, yine herkesle sorumluluk paylaşarak çözmek için adım atmıyorsunuz?

Bu "nedeni" açıklayan kimse yok. Olmayacak da. Dolayısı ile de Fetö'nün siyasi ayağı kuru gürültüye boğularak bir müddet sonra siyaset gündeminden çıkacak.

İyi tartışmalar Türkiye'm.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları