Onur katliamı

Bayramın ilk gününü sanal olmayan bir alemde ve tamamen filtresiz geçirmek istediğimden gecenin geç saatlerine kadar pek yüz vermemiştim sosyal medyaya… Neye uğradığımı şaşırdım; gecenin bir yarısı telefonu elime aldığımda.

Sarıkız''lar, Esmeralda''lar, Bella''lar, Sürmeli''ler basmış ortalığı.

Kimi mezbaha yolunda, kimi merada, kimi ahırda… Kimi damızlık, kimi kurbanlık…

Kurban Bayramı olsa anlayacağım da, ilkin anlamadım, Şeker Bayramı''nda ne alaka!

Bir de tek tük Coni''ler, Karabaş''lar, Tintin''ler, Goofy''ler, Leo''lar, Pati''ler var aralarında…

Allah Allah… Bir "hayvan katliamı" vakası filan mı yaşandı acaba?

***

Anlamam çok sürmedi;

İnsanlığımızmış katledilen meğer. Bir kere daha!..

Ve onurumuz.

***

Kültür ve Turizm Bakanlığı''nın, turistleri Türkiye''nin keyfini çıkarmaya çağırdığı videoda, turizm çalışanları, ağızlarına "Ben aşılandım/aşılıyım" maskeleri takılmış halde yer alınca, hayvanların "aşılarının tam" olduğunu gösteren küpeler gelmiş haliyle "ortak akla"; isyan buna.

***

Büyükbaş-küçükbaş hayvanları "tanımlamak" için kulaklarına bir küpe takılıyor biliyorsunuz. Sığır, inek, koyun; öldü mü, kaldı mı, nerede, hali nicedir, hastalık geçirdi mi, geçirdiyse hangileri; o "küpe"den öğrenebiliyorsunuz hepsini.

Keza sokak hayvanları; küpeliyse aşılı… Kısırlaştırıldı.

"Dikkat köpek var" ama çok olağanüstü bir durum olmadıkça tehlike arz etmiyor bulunduğu ortamda!

***

1999 yılındaki kuduz zirvesinde, aşılanan sokak köpeklerine her ay ayrı renk küpe takılmasına karar verilmişti; aşının takibini kolaylaştırmak için…

Yapmışken tam yapsalardı; turizm çalışanlarının da maskelerini, aşı tarih ve dozu, hatta menşeine göre çeşitlendirselerdi keşke… Sevgili, canımız, ciğerimiz, nar tanemiz, nur tanemiz turistlerimiz antikor ve koruyuculuk potansiyeline dair de fikir sahibi olur; ona göre pozisyon alırlardı!

****

Hoş, bugünün değer ve ilkeleri doğrultusunda damgalamayı -nedense- "hayvanlara layık" görerek, bu yaklaşımla dolduruyoruz itirazımızın içini ama Antik Yunan''dan bu yana "insanın insana ettiği" en onur kırıcı işlerden biri "damgalama" aslında.

Bir harf, sayı, sembolle şekilendirilmiş demiri kızdırabildiğin kadar kızdır ve sonra… Cossssss!

Antik Yunan''da, ucuna "delta" harfi şekli verilmiş kızgın demirlerle dağlarlarmış köleleri; ki bilinsin…

Keza Roma''da, "etiket" olarak kullanılan harfler değişmiş ama aynı yöntemle işaretleme devam etmiş…

Afrika''dan Amerika''ya götürülen gemiler dolusu köle; kolay mı ayırt etmek, hepsi siyah, hepsi koca gözlü, hepsi çelimsiz, şahıslarına münhasır neleri olabilir "şahsiyetleri" dahil; beyaz adama göre böyle! Bu yüzden, hangi köle kime ait, hangi pazara yahut "sahibe" gidecek, gemi limana yanaşıp da "dağıtım" başladığında karışıklık olmasın diye önceden damgalanırmış her biri, teslim edilecekleri yere göre.

Bir dönem, fahişeler damgayla ayrılmış toplumun "ahlaklı" fertlerinden; primitif vesika zahir!

Bir dönem sapkınlar…

Hitler''in toplama kamplarındaki esirler…

Suçlular…

***

Bakın burası çok önemli; özellikle 80 milyon vatandaşı "şahsi çalışanı" hatta görünen o ki, kafasına göre pazarlayabileceği "malı" varsayan "şirket yöneticileri" es geçmemeli;

Kölelerin "değerini düşürdüğü" için vazgeçmiş bu "damgalama" ilkelliğinden köle sahipleri!

Kıssadan hisse:

Sen böyle, elinde kalmış çürük çarık malı kokusu çıkmadan kakalama derdindeki tüccar gibi pürtelaş, kayıtsız şartsız "sunarsan" bütün değerlerini karşındakine;

"Ayaklarının altına sermeyi" vaat edersen…

Kendi elinle değersizleştirirsen kendini…

Kendine değer vermeyene başkası değer verir mi?

Bu kadar ucuzlamanın, ucuzlatmanın bedeli, kazanayım derken kaybetmek olmasın günün sonunda marka değerini!

***

Covid-19 salgınının altıncı ayında, sağlıkta damgalamanın sosyo-psikolojik hasarlarını konuşuyorduk. Ayrımcı etkisini…

Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Sağlık Müdürlükleri filan, hastalığa yakalanan yahut yakalanma riski yüksek kişilere karşı kullanılan dil konusunda uyarılarda bulunuyorlardı; aman o insanlar kendilerini yalnız, çaresiz, umutsuz hissetmesinler, içe kapanmasınlar, suçluluk duygusuna kapılmasınlar, utanmasınlar vs. diye…

İyi günlerimizmiş…

İnsani kaygılarla sosyal damgalamaya itirazdan, ticari kaygılarla fiilen "aşılı" mührü basmaya Türkiye''de Türk olmak suçunu işlemiş bulunanların suratının ortasına!..

Birkaç ay öncesine kadar bildiğiniz "insani"ymiş reflekslerimiz; kıymetini bilememişiz!

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları