Osman Batur'un torunları bizi utandırdı…

Ekim ayında Çin'in Doğu Türkistan'da "vatanseverlik eğitimi" adı altında esir kampları oluşturduğunu yazmıştık. Özetle manzarayı şöyle tasvir etmiştik:

"Çin, "vatanseverlik eğitimi" adı altında geçmiş yıllardan bugüne kadar Doğu Türkistan'dan çeşitli ülkelere seyahat eden (özellikle İslam ülkelerine) Türkleri kadın, erkek ve çocuk ayırımı yapmadan toplama kamplarında zorunlu eğitime tabi tutuyor. Eğitimin süresi belirsiz ve bu süre zarfında kamp sakinleri aileleri ile görüştürülmüyor.

Doğu Türkistanlı Türkler genç yaşlı, kadın erkek ayrıt edilmeksizin rejim güçlerinin belirlediği meydanlarda karma toplu dans etmeye ve Çince Çin Komünist Partisi'ni öven türküler söylemeye mecbur edilmekte."

Ocak 2018'in sonunda The Guardian meseleyi fark etti ve tabii ki akabinde Türk Basını meseleyi görebildi!. The Guardian'a teşekkür etmemiz lâzım eğer onlar olmasaydı Türk basınının bu meseleden haberi olmayacaktı…

Türk efkari umumiyesi ise meseleyi The Guardian'dan okuyunca ciddiye almış olmalı ki haberlerden sonra beni arayıp "Haberin var mı Çin Doğu Türkistanlıları esir kampına kapatmış?" diyenler oldu!...

Doğu Türkistan meselesine duyarsızlığımız sadece bundan ibaret değil tabi. Kangrene dönüşmekte olan meselelerimiz de var.

Bir yıldan fazla bir süre önce Çin'in hassasiyetleri doğrultusunda Abdulkadir Yapcan'ı göç merkezinde tutmaya başlamıştık hatırlarsanız.

O konuda herhangi bir değişiklik yok, Yapcan göç merkezinde hukuksuz bir şekilde tutulmaya devam ediyor. Doğu Türkistan meselesine duyarsızlığımız had safhadayken ajanslara düşen haberler bizi utandırır mı, bilemiyorum...

Haber şöyle idi:

"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin'deki terörist gruplara yönelik başlattığı "Zeytin Dalı Harekatı"nın ardından, İstanbul'da yaşayan 500 Doğu Türkistanlı, Zeytinburnu Askerlik Şubesi Başkanlığı'na gönüllü askerlik başvurusunda bulundu."

Yedisinden yetmişine gençler, amcalar Türkiye'ye bu zor günlerinde destek olmak için toplanmışlar, mehter eşliğinde "Gök Bayrak, Al Bayrak kardeştir" dövizleri ile görev beklediklerini ilan ediyorlardı.

Bizim "sözde" devrimci özde "bölücü" güruhun sosyal medyada "savaşa hayır" kılıfı ile terör örgütüne destek attıkları bir dönemde…

Çin ile ilişkilerimiz zedelenmesin diye koskoca bir topluluğun esir kamplarında tutulmasına sessizliğimize karşı terörle mücadelemize destek için tüm yokluklarına rağmen askerlik şubelerinin önüne koşan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin vefası bizi utandırır mı?

Nezdimizde Suriyeli "muhacir" kadar itibar görmeyen, yerleşim ve kimlik vermediğimiz, Çin zulmüne karşı yalnız bıraktığımız, dini liderlerini göçmen kampında tuttuğumuz kardeşlerimizi ellerinde al bayrak, dillerinde İstiklal Marşı ve "vatan sana canım feda!" sloganları ile görünce bir kez daha yüzüm yere düştü ve gayrı ihtiyarı "Hiçbir şeye değişmem şu öksüz Türklüğümü" sözü dilimden dökülüverdi…

Öksüzlük kaderimiz…

***

Saltanat işportacıları

Bir tarafta ellerinde Al ve Gök Bayrak, tıpkı 14 asır önce Türkistan steplerinde yaptığımız gibi omuz omuza mücadele etmek, Türk'ün son kalesine uzanacak "namahrem eli" kırmak için askerlik şubesine koşan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz…

Bir tarafta "şehid olursam yapılacak yardımlarla Türkmen balalalarına kreş, anaokulu yapılsın" diyen şehid Musa Özalkan…

Bir tarafta Kızılelma seferine çıkarken ailesine bıraktığı tek not "beni beklemesinler" olan kahramanlar neslinin son temsilcileri…

Diğer tarafta "bu topraklar bana dedemden miras" diyerek "teba"nın yerleştiği topraklardan hak isteyen, koparamayınca dedesinin elbisesini 571 Akçeye, resmini 35 Akçeye, "valide-i muazzama şerbetini" 11 Akçeye satmaya çalışıp toplumun Osmanlı sevgisini paraya tahvil etmeye çalışan Osmanlı vereseleri…

Ve bu varislerin karşısında el pençe divan durup "şehzadem, sultanım" diye baygın gözlerle talimat bekleyen insanlar.

Bu milleti bir arada tutan ruhu tıpkı Süleyman Paşa'nın yiğitleri gibi "Kızılelma'ya hey Kızılelmaya!" derken aziz vatan topraklarına düşen yirmili yaşlardaki civanmerdler temsil ediyor…

Nevzuhur saltanat işportacıları değil!

Yazarın Diğer Yazıları