Oynasın eller, kaynasın diller!

İktidarlar hata yapabilir, bu hatada ısrar edebilirler, cayabilirler de... Ya yancıların sefil durumu? Yancı siyasetçiler, yancı gazeteciler, yancı hocalar, yancı iş adamları? Ya onların zavallılığı?

Nasıl da savunmuşlardı McKinsey'yi büyük çoğunlukla... Kendilerini yırttılar, "Bu IMF değil, finansal danışma şirketi... Global piyasalara güven verme aracı... Karşı çıkanlar cahil değilse haindir... Kriz lobisi rahatsız..." filan diye... 

Şimdi hepsi ters köşe... Yeni pozisyona ayak uydurmak mecburiyetindeler ama zorlanmayacaklar... Ağız içinde 360 derece dönebilen kıvrak dilleri ve son derece esnek omurgalarıyla bu işi herkesten iyi becerecekler...

Şimdi McKinsey'ye herkesten çok sövüp, onun nasıl bir haçlı organizasyonu olduğunu yüksek sesle söylerler... Daha önce eleştirenleri de 'karşı cephe'de olmakla suçlarlar!.. Tabii yanına da mümkünse PKK'yı, IŞİD'i, ihraç fazlası FETÖ'yü, hatta DHKP-C'yi de koyabilirler!..

Utanmazlığın ve haysiyetsizliğin bir sınırı olmayınca, yalanın, propagandada işportaya sarılmanın, iftiranın da bir sınırı olmuyor çünkü...

***

Teröristlerin dağlarda kaybettikleri alan hâkimiyetlerini şehirlerde kurduğu, kendi düzenlerini oluşturduğu ve asfaltların altlarını patlayıcılarla doldurduğu çözüm sürecinde aynısı olmamış mıydı? Karşı çıkanlar nasıl da aşağılanmıştı? PKK'nın siyasî uzantılarıyla kurulan masalar kutsanırken, karşı çıkanlar 'savaş lobilerinin adamları' olarak niteleniyor, 'ırkçılık'la ve 'kandan beslenmek'le suçlanıyordu...

Sonra ne oldu? Çözüm sürecine karşı çıkanlar, PKK'yla ortak kurulan masalar devrilip yeni dönem başlayınca, meselâ takip eden referandumda 'hayır' dedikleri için bir anda PKK'yla aynı saftaymış gibi gösterilmeye çalışıldılar...

Vatanseverler 'satansever'e, 'satansever'ler de 'vatansever'e dönüştü, o kıvrak ve ilkesiz dillerde... 'Türk diye bir ırk yoktur' diyenlerin yancıları, 'bozkurtlu, kızılelmalı' konuşmaya başladılar mevsime uygun olarak!..

Asker hanımlarına Maarif Takvimi'ne soyunma aklı verenler, şehitliği aşağılayanlar, sarı-kırmızı-yeşilli mesajlar atanlar bir anda 'millî ve yerli' kesildiler, bukalemunlar gibi!.. Baştan itibaren kendileri gibi düşünmeyenlere de 'iş birlikçi' yaftası asarak!..

FETÖ meselesinde de aynısı olmadı mı? Türkçe Olimpiyatlarında gözyaşları birbirine karışıyordu samimiyetten... Daha sonra Bakanlık kapacak belediye başkanları Pensilvanya'yı 'kutsal belde' ilân etmiş, oraya söğüşlenecek iş adamları taşıyorlardı... Milletvekilleri neredeyse Umre niyetine gidip, edepli edepli pozlar veriyorlardı... Zaman gazetesinin kuruluş yıldönümlerinde pastayı beraber mideye indiriyorlardı... Bank Asya açılışlarında kurdele kesilirken omuz başlarından poz vermek ibadettendi...

Sonra ne oldu? Kendileri gibi düşünmeyen kim varsa ya 'FETÖ'cü' ya da 'FETÖ iş birlikçisi' diye damgalayarak utanmazlığın zirvesine çıktılar... 'Büyük günah ortakları' korunaklı alanda mevcudiyetlerini sürdürürken, iftiraya uğramış, yanlışlıkla cezaevine düşmüş, işinden atılmış, sonra da beraat veya takipsizlik almasına rağmen işine dönememiş mağdurlar için zerre kadar ses çıkarmadılar...

***

Brunson'ın mahkemesine sayılı günler kaldı... Mahkeme bırakmazsa, "O papaz yine bir terörist, PKK ve FETÖ'yle iş birlikçisi... Zaten bizde yargı bağımsız..." Ama ya bir de bırakırsa, yeni gerekçeleri sıralamıştım kendileri için... Hatırlatayım: 

* Papaz, papazlıktan vaz geçti... "Yemişim Evangelistleri" diyerek kelime-i şehadet getirdi... Artık o bizim din kardeşimiz... Hatta elinde baltayla Diriliş dizisini seyretme sözü verdi...

* Tıpkı Rus uçağını düşüren pilot gibi, onu hapse atanlar da FETÖ'cüymüş... ABD'yle aramızı açmak isteyenlerin komplosu çözüldü, Papaz hürriyetine kavuştu...

* Biz bırakmadık, kendisi kaçtı... İskeleden atlayıp, yüzerek Yunanistan'a geçmiş...

* Kiliseleri ahır yapan CeHaPe zihniyetinin yıllar önce hapse attırdığı Brunson sayemizde artık hür...

* Bıraktık bırakmasına da, bi sorun hele niye bıraktık!.. Karşılığında Hakan Atilla, 3 Kızılderili şefi, NBA'dan 5 basketbolcu, bir filo F-35 sözü aldık... Diz çöktürdük resmen...

* Sonra dedik ki Trump'a "Al Papaz'ını ve çek git buralardan... Seni bir daha Suriye civarında görürsem, eşek Fırat'ın doğusundan gelene kadar döverim!.."

* ABD istemedi, biz zorla verdik... Sıkıysa kabul etmeselerdi de görselerdi dünyanın kaç bucak olduğunu... Kralını Jupiter'e kadar kovalamayan namerttir...

* Türkiye'den ABD'ye ağır tokat... Papaz'ı göndermeyiz zannediyorlardı, şoke oldular... Türkiye'nin hiç beklenmeyen bu atağı karşısında evi terk eden Amerikan Doları pavyona kadar düştü...

* Cezaevinde şu ana kadar 3 fırın ekmek yiyen Papaz'dan kurtulduk... Bundan sonrasını Amerikalılar düşünsün...

* Üst akıl oyunları bize sökmez... Bunu bütün dünya öğrenecek... Artık eski Türkiye yok... Algı operasyonlarını yemeyiz...

Yazarın Diğer Yazıları