Özelleştirme işimizden ve ekmeğimizden etti

Özelleştirme uygulaması, halkın refah seviyesini düşürdü. İşsizliği, pahalılığı artırdı. Halkı yoksullaştırdı. Piyasada tekelci yapılar oluştu. Bugünkü ekonomik çıkmazda özelleştirmenin payı büyüktür.
Özelleştirilen kamu malları toplumun malıydı. AKP iktidarı özelleştirme gelirleri ile yeni yatırım yapmadı, bu gelirleri bütçe açıklarında kullandı ve böylece kamunun serveti azaldı. Doğrudan yaşamımızı olumsuz etkiledi.

1) Tüketici refahı düştü.
Özelleştirme yapılırken tüketici yararının iyi hesaplanması gerekir. Tüketiciye yansıyacak faydanın hesabı yapılırken özelleştirilecek kamu üretici birimi hakkında aşağıdaki sorulara cevap aramak zorundayız.
* Özel girişimci, ürünü daha düşük fiyata üretecek mi? Bu ürün tüketiciye daha ucuza satılacak mı?
* Daha yüksek üretim elde edilecek mi?
* Daha iyi kalite ve ürün çeşidine ulaşılacak mı?
* Daha çok yenilik yapılabilecek mi?
* Özelleştirme önceki duruma göre, çalışanlara, üreticilere, ihracata ve vergi mükelleflerine ilave yarar sağlayacak mı?
Söz gelimi Telekom bir kamu tekeli iken, özel tekel oldu. Tüketici, internet gibi araçları daha zor ve daha pahalı kullanıyor.
Yine kağıt üretimi yapan SEKA özelleştirildi. Özel sektör, 2012 yılına kadar aşırı değer kazanmış olan TL nedeniyle üretim yerine ithalatı tercih etti. 2018 ve önceki birkaç yıl öncesinden başlayarak, TL değer kaybedince bu defa ithalat pahalı geldi ve Türkiye kağıt kıtlığı yaşadı.
Et ve Balık Kurumu, üreticiyi istismar etmeden malı uygun fiyata alıyor, üzerine işletme maliyeti koyarak tüketiciye ucuz fiyata satıyordu. Et ve Balık Kurumu özelleştirildi, aracılar üreticinin malını ucuza kapattı. Hayvancılık geriledi. Aynı aracılar et fiyatını artırdı. Et ithal etmek zorunda kaldık. Toplumun et tüketimi düştü.
Özelleştirilen şirketleri alanlar, bunların arsasını ve yatırımlarını değerlendirdi. Üretim yapılmadılar ki, beklenen yenilik ve kalitede olsun.
SEKA örneğinde olduğu gibi, özelleştirilen kuruluşlar ihracata değil ithalata yöneldiler.

2) Özelleştirme işsizliği artırdı.
Örnek olarak SEKA özelleştirilmeden önce 1.359 çalışana sahipken, özelleştirme sonrası işçi sayısı 514''e; Kardemir''deki işçi sayısı 5.417''den 3.919''a, SEKA Bolu İşletmesinde 247''den 71''e; özelleştirilen çimento fabrikalarında toplam 6.737''den 3.087''e; PETLAS''da 1.102''den 471''e; Petrol Ofisi''nde 3.822''den 1.029''a düştü.

3) Devlet dışlandı ve Devlet-Piyasa optimal dengesi bozuldu. Kamu hizmetleri aksadı.
Devlet tekelleri, enerji dağıtımı gibi imtiyazlar özel sektöre geçince, Tank Palet Fabrikası gibi kritik işletmeler özelleştirilince, hem oligopol piyasa yapıları, monopolleşme ve tekelleşme oluştu, hem de ülkenin stratejik hareket kabiliyeti daraldı.

Artık elektrik ve doğal gazı daha pahalı tüketiyoruz.
Enerji, ulaştırma ve haber­leşme sektörleri, tüm ülkeye yayılan altyapı yatırımları gerektirir. Ayrıca bu yatırımlar tekel niteliğinde olur. Bu tür büyük ölçekli yatırımlar için piyasa ekonomisi yeterli kaynak ayırmakta zorlanabilir. Kaldı ki yeterli sermayeye sahip olan piyasa ekonomisi üretici birimlerinin piyasada tekel olmaları muhtemel­dir. Bu alanlarda devletin faaliyette bulunması ve piyasa ekonomisinin yetersizliğini telafi etmesi gerekir.

Özelleştirme yoluyla halkın malı siyasi popülizme gitti. Halk yoksullaştı. Yandaşlar zenginleşti.
2021 yılındayız. Siyasi iktidarın siyasi destekçilerine sağladıkları imkânlar giderek daraldı. Özelleştirmede sınırlı imkanlar kaldı. Bütçe açıkları, dış borçlanma zorlukları, mali kaynakların daralmasına neden oldu. Önümüzdeki yıllarda siyasi iktidarın destekçilerine, medya sektörüne, iş çevrelerine, altyapı ve inşaat firmalarına, Diyanet İşlerine bugüne kadar ayırdığı kaynakları sağlamakta zorlanacaktır. Açık finansman yoluyla da imkan yaratamaz. Çünkü açık finansman enflasyona yansıyor.

Yazarın Diğer Yazıları