Özkan Sümer ile spor adamlığı…

"Yöneticinin iyisi, işler yolunda giderken, gelecekte nelerin olumsuz hale dönüşebileceğini tahmin ederek ona göre tedbir alandır."

Geçtiğimiz hafta, "güzel işler yapmak" üzere dünyaya gönderilen Adem oğullarından olan Özkan Sümer de, vakti saati gelince terki diyar eyledi.

"Spor, ille de futbol adamı" statüsünde sadece Türkiye'de de değil, dünya da örnek gösterilebilecek ender kişi ve kişiliklerden olan Özkan Sümer'den "söz uçar yazı kalır" hesabına en çok kullandığım ibare yukarıdaki yöneticilikle ilgili yaptığı tarif olmuştur.

Futbolun her aşamasında "en büyük öğreti yaşamaktır" felsefesini hayata geçirerek yer alan Özkan Sümer'in, bilgi ve birikimini aktarmada "En yüksek medeniyette bile kitap okumak ayrıcalıktır"  gerçeğinin bir numaralı temsilcilerinden olması, ona her bakımdan mükemmel bir spor adamlığı kimliği kazandırmıştır. Tabidir ki insanoğlu bu, "beşer şaşar" gerçeğinde de hataları, eksikleri olmamış mıdır? Özkan Sümer kadar az olanları hatırlayabilmek için bayağı inceleme ve irdeleme yapmak gerekir.

*

Kendine yaşam tarzı olarak seçtiği spor adamlığı ile yaptıkları ve yaşadıkları ile başta Trabzonspor olmak üzere Türk ve dünya futbolunun örnek alması gerekenleri çoktur.

Ancak ne hazindir ki, "yöneticinin iyisini tarif ederek yaptığı uyarılar ve gösterdiği yol en az yakınlarındakiler tarafından örnek alınmıştır" diye iddia olur isek, biliniz ki bu kesinlikle doğrudur.

Örnek mi isterseniz? İşte doğumundaki doğruları bir kenara koyarak geçmişindeki yanlışları bugün bile tekrarlayarak Trabzonspor'u yönetmeye çalışılanlar.

Özkan Sümer sonrası özellikle lejyonerlere dayalı transfer politikalarına sarılarak, geçmişine ihanet eden Trabzonspor yönetimlerinin yarattıkları perişanlık gözler önünde değil mi?

Şairin; "Gidip de yorulma çok uzaklara. Sen seni gel kendi içinde ara" dediği türden, adeta menajerlerin yönettiği ben diyeyim "kabzımal", siz söyleyin "komisyoncu" dükkanına çevrilen bir Trabzonspor gerçeği ortada değil mi?

Daha 3 ay öncesinde büyük umutlarla aldıkları, Plaza, Bilal, Diabate, Baker, Campi, Djaniny, Flavio, Afobe'leri milyonlarca Euroları adeta çöpe atarak elden çıkarmanın hesabını yapanların, yönetici diye geçinmeye çalıştığı yer de, bırakın bugünü, gelecek için de hangi başarıdan, nasıl söz eyleyeceksiniz?

Ancak, ortadaki bu vahim yönetim anlayışını sergileyenlere rağmen Trabzonspor'un "olağanüstü seçim, kongre" hesabı dahi yapılamaması ortada çözümsüzlük adına nasıl bir garabetin bulunduğunun da bariz göstergesidir.

Hani denir ya; "yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal" diye! Hem de çözümün adeta; "Kırk katır mı istersin? Yoksa kırk satır mı?" denilen şekle dönüştüğü bir süreçte.

*

Yaşayan Sümer ile başladık, yine rahmetlinin "Gerçek ustalık, bildiğin işi yapmaktır. Yaparken de bunları en iyi ve doğru bir şekilde anlatabilmektir" uyarısı ile bitirelim.

Yazarın Diğer Yazıları