Ârif Nihat Asya, "Ağıt" şiirinde "Turan" özlemini dile getirir, şiirinin son iki bendinde "Şu yakın suların / Kolu neden bükülmez / Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin / Benden doğar, bana dökülmez? // Ben ki ateşle konuşurdum selle konuşurdum / İdil''le Tuna''yla Nil''le konuşurdum / ''Sangaryos''u ''Sakarya'' yapan / ''İkonyom''u ''Konya'' yapan / Dille konuşurdum" der.

Şimdi biz Irak''ta, Suriye''de, emperyalistlerin uşaklarıyla uğraşıyoruz. Diğer tarafta Aras iki Azerbaycan''ı birbirinden ayırıyor. Araya bir de Ermenistan sokuluyor.

İran Müslüman ülke değil mi? Azerbaycan tarafı da İran''ın Azerî Türk''ü de Şiî bilinir. Ama İran''ın başındaki Ayetullah Türk olduğu hâlde, Şiî taassubuyla Farslıların emellerini kendi emelleri sayıyor.

İran''ın neredeyse yarısı Türk. Tahran, Ermenileri tercih etmiş, Azerbaycan''a tavır koymuştur. 1979 İhtilâli''nde Tebriz merkezli Türk sahası büyük rol oynamıştı. Başı Ayetullah Şeriatmedarî çekiyordu. Ayetullah Şeriatmedarî. Türklüğünü öne çıkarınca ve hatta Türklerin yaşadığı bölgelere ayrı statü isteyince kendisine nasıl tavır alındığını biliyoruz.

Ârif Nihat Asya "Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin / Benden doğar, bana dökülmez?" derken, geçmişte bizim olanı dile getiriyordu

Kim aldı götürdü? Rusya aldı götürdü, İngiltere aldı götürdü, Fransa aldı götürdü... Şimdi ABD götürmek istiyor. Kafkasya''da, Orta Doğu''da Rusya yine ensemizde...

Ve içimizde emperyalistlere "masumca" âlet olanlar var.

Kaç gündür "Roboski"yle yatıyor, "Roboski"yle kalkıyoruz.

2013''te; PKK''nın elebaşlarından Behoz Erdal içlerinde olduğu sanılarak hesapsız kitapsız, belgesiz bilgisiz uçakları havalandırıp insanları katlettiler. 19''u genç ve çocuk 34 can gitti. Bunlar sonra anlaşıldı ki kaçakçı. Bu kadar kalabalık PKK''lı olabilir mi? PKK Türkiye''ye girerken bin türlü yol deniyor, taktik uyguluyor. "Hadi eşekleri katırları yükleyin. Türkiye''ye gidiyoruz." derler mi hiç!

Saldırıda kasıt olduğunu düşünmüyorum. Beceriksizlik, vurdumduymazlık, ben yaptım olduculuk kesin.

Şuna takılıyorum: Bomba yağdırılıp 34 insanımız katledildiğinde, hâdisenin "Uludere" köyünde olduğu yazılıp söyleniyordu. Sonra giderek köyün adı "Roboski"ye döndürüldü. Roboski de Roboski! Öyle bir uhrevî hava veriliyor ki...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''nun "helâlleşmeler"i malûm. Uludere''ye de helâlleşmek için gitmiş. Ama o da "Roboski" diyor.

2009''da "Cumhurbaşkanı" sıfatını taşıdığı sırada Abdullah Gül "Norşin" demiş, kıyamet kopmuştu.

2021''de attığı bir tivitinde, "2009 yılında Bitlis, Güroymak (Norşin) ilçemizde halkımız Türk bayraklarıyla beni böyle kucaklamıştı." diye yazıyor ve videoyu veriyor.

Onun Türk bayraklarıyla karşılanması hepimizi memnun eder elbette. Önceki tivitinde bu karşılamaya bir zemin hazırlamak için: "Bütün vatandaşlarımın farklılıklarını zenginlik görerek, huzur ve refah için, bayrak ve vatan sevgisi zemininde bir araya gelmiştik." notunu düşüyor.

PKK-KCK devleti kurulmak istendiği bir zamanda, kullanılacak adlara da dikkat etmek gerekir. Halkımız hassas.

1960''lı yılların başlarında pek çok yerin adı değiştirilmişti. Bu değiştirme Güneydoğumuzda değil, Türkiye''nin her yerinde idi. Söylemekte zorlanıyor, bize yabancı kalıyorsa isim değiştirilebilir.

"Kobanî" diye tutturmuşlardı. Hâlâ öyle telaffuz edenler var. O yerin resmî adı Aynülarab (Aynü''l-Arab). PKK''nın tuzağına düşenler, kasıtları olanlar "Kobanî" diyorlar.

Mahallî dilde, Güroymak''a "Norşin", Uludere''ye "Roboski" diye kullanılır. Buna kimse bir şey diyemez.

Ancak... Türk siyasetinde söz sahibi olanlar, her adımı dikkatli atmalıdır. PKK''lıların, bölücülerin, yıkıcıların oyununa gelmemelidir.

(Not: Bu yazıyı, K. Kılıçdaroğlu''nun Uludere''yi ziyaretinin akabinde yazmıştım. Araya "acil" konular girince bugüne kaldı.)