Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Rum'a rağmen hâlâ federasyon diyenler

Faşist Eokacı, Enosisçi, Türk düşmanı Anastasiadis'in CB Akıncı'nın Güney Kıbrıs'ta yayınlanmakta olan Politis gazetesine verdiği röportajda söylediklerine verdiği yanıt yenilir yutulur gibi değildir; ve tek başına bu açıklama Rum tarafı ile neden anlaşma olamayacağına yeterli ve güçlü bir kanıttır. Federasyoncu Akıncı susma hakkını kullanarak, Anastas'ın söylediklerini yutmayı tercih etmektedir ki, KKTC Cumhurbaşkanı mevkiinde olan birinin bu durumda susması en yumuşak kelimelerle 'görev ihmalidir'...

 Anastasiadis, Akıncı'nın siyasi eşitliğe değinirken, merkezi hükümetin veya başka bir kurumsal organın her kararı için olumlu oy talebinde bulunuyorsa, bu durum hakkında çok üzgün olduğunu çünkü bunun siyasi eşitlik olmadığını ve siyasi eşitsizliğe neden olduğunu çünkü bir toplumun diğerine bir şeyler empoze etmesine izin vereceğini ileri sürdü. Akıncı'nın Politis gazetesinde yayınlanan röportajında, garantörlükler konusunu görüşmek için siyasi eşitliği şart koşmasını yorumlayan Anastasiadis, 'Birisi siyasi eşitliğe değinirken neyi kastettiğine göre değişir' diyerek, Kıbrıs Rum tarafının on yıllardır siyasi eşitliği tanıdığını vurguladı. Anastasiadis, Mustafa Akıncı'nın ayrıntılı açıklama istediği desentralize federasyon konusuna değinerek, desentralize ilkesinin tek başına her şeyi anlattığını ifade etti.

Anastasiadis son dönemde 'devletin işlevselliği' adına Türk tarafının siyasi eşitliğinin ve karar almada etkin rol almasının adil ve doğru olmayacağını sık sık tekrarlamaktadır. Avrupa Birliği üyesi bir ülkede devletin çağdaş ve normal olması gerektiğine de vurgu yapan Anastasiadis, Türkiye'nin garantörlüğüne, tek yanlı müdahale hakkına ve adada asker bulundurmasına da karşı çıkmaktadır.

Rum hegemonyası...

Anastasiadis KKTC topraklarının, Güzelyurt dahil, önemli bir bölümünün iade edilmesini ve 45 yıl önce Güney Kıbrıs'a kendi istekleri ile göç edenlerin arasında hayatta kalanların ve isteyenlerin eski mülklerine dönmelerinin de sağlanmasını istemektedir. Anastasiadis'in kafasındaki çözüm modeline göre merkezdeki Federal Devlet zayıf, oluşturucu devletçikler ise güçlü olacaktır. Türkler sadece güvenlik, savunma ve dışişleri konularında, kendilerini ilgilendirdiği takdirde, alınacak kararlarda söz sahibi olabileceklerdir. Diğer tüm kararlar, Rum hegemonyası altında olacak Federal Devlet ve Rumların çoğunlukta oldukları diğer oluşturucu devletçik tarafından alınacak ve böylelikle devletin işlevselliği etkilenmemiş olacaktır. Bunun adı federasyon değildir, olsa olsa azınlık olarak kabul ettikleri Türklere adanın kuzeyinde 'otonomi' tanınmasıdır. Anastasiadis üniter yapıda, Rum ağırlıklı sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devamından yanadır aslında..

Amaç adayı Helen yapmak

Bu aşamada diğer kritik bir soru da şudur: Türklerin hâkim olacakları kuzeydeki oluşturucu devletin Birleşik Federal Kıbrıs'tan, işler yolunda gitmez ise, ayrılma hakkı olacak mı? Federasyon'dan ayrılacak Türk devletçik, önceden üzerinde anlaşılmış bir yöntem ile BM'ye ve Avrupa Birliği'ne üye olabilecek, uluslararası toplum tarafından tanınacak mıdır?

Bu soruların cevabı Rum tarafının anlayışına göre 'hayırdır', olumsuzdur. Anastasiadis ve kendisinden önceki tüm Rum liderlerin amacı ve hedefi adanın tümünü Helen yapmaktır. Enosis'e giden yolu tıkayacak çözüm modelleri işerine gelmemektedir ve işte bu nedenle de anlaşma yapılamamaktadır.

Rum tarafı KKTC'nin varlığının ve tanınmasının, Türkiye'nin garantörlüğünün, tek yanlı müdahale hakkının ve askerî varlığının Enosis'e giden yolu tıkadığını görmekte ve bu nedenle de bu unsurları ortadan kaldırmaya çabalamaktadır. Diğer önemli soru ise şudur; Rum'un hegemonyasında devletimizden, egemenliğimizden vazgeçerek, azınlık olarak yaşamak istiyor muyuz? Güvenliğimizi tehlikeye atarak Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçilmesine razı mı olacağız? 1960 Anlaşmaları ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan, siyasi eşitliğimizden, adanın tamamı üzerindeki egemenlik hakkımızdan tamamen feragat mı edeceğiz?

 26 Şubat'ta iki liderin bir araya gelmesinin ardından, eğer karartma yapılmaz ise, üzerinde anlaşmazlık olan konular daha da açık bir şekilde ortaya çıkacak ve federal çözümün neden olamayacağı daha iyi anlaşılacaktır...

Aklı başında herkes Kıbrıs'ta bir anlaşma/uzlaşma olmasını istemektedir. Ne var ki Rum tarafının malum maksimalist talepleri, Kıbrıs Türkünü yok sayan tutumu nedeniyle anlaşma olması mümkün değildir. Bu durumda yapılacak tek şey devletimiz KKTC'nin tanınması için çaba göstermek, adada barış ve huzur içerisinde yan yana ayrı iki devletin varlığını dünyaya kabul ettirmektir.

 

Yazarın Diğer Yazıları