Saha dışı müdahale futbolu durdurur da!…

Her ne kadar, dünyada bir ekonomisi oluştuğu için, "Futbol sadece futbol değildir" ifadesi nerede ise atasözü haline bile gelmiş olsa da, saha dışı oyunların bu asrın oyununa kural dışı müdahale sayılarak gerekenler yapılmalıdır.

Çünkü, ama öyle ama böyle, saha dışı etkenler, hem saha içindeki alın terine, hem spor ahlâkına, hem de adalete darbedir. Hatta ihanettir!

Bu durumda özellikle son çeyrek asra dünya, özellikle de Türkiye penceresinden bakıldığında, futbol üzerinden hakları yenen, yani adaletin ortadan kaldırıldığı pek çok vaka ile karşılaşıyoruz.

Bu adaletsizlik ve hak yeme işinin özellikle ve öncelikli hakemler üzerinden yapıldığına dair şaibe ve iddiaların bulunması, dahası birkaç vakanın mahkeme kanalı ile tescil edilmesinin yarattığı itimatsızlık ortamı futbolu adeta bir kaosa sürüklemektedir.

Konuya Trabzonspor ismi ve cephesi üzerinden bakıldığında, adaletin ve UEFA'nın 2010-2011 sezonunun şampiyonu olarak tescil edilmesine rağmen, kupasının Fenerbahçe'de olmasının garabeti ile karşılaşırsınız. Ki, bu garip olduğu kadar garabet de olan karar Trabzonspor'u sonraki yıllarda adeta kilitlemiş, bana göre kısmı olarak yanlış yapılmış olsa da, enerjisini Türkiye de futbol da adaleti sağlama adına boşa harcatmıştır. Nasıl mı?

Sonuç ortada değil mi?

***

2010-2011 sezonunun kupası Trabzonspor'un müzesinde olmadığına göre!

Aradan 10 yıl geçti, sadece Trabzonspor değil, Trabzon yeniden adalet adına mahkeme kapılarına düştü. Bu seferki düşüşte suçu işleyen hakemler olarak gözükse de, perde arkasında belli odaklardan güç aldığı iddia edilen kulüp yöneticileri söz konusu.

Son günlerin tablosu da ortada olduğuna göre!

Trabzonspor yönetimi tarafından, hakemlerin düdüğü ile uğratılan haksızlık ve kayıplar açık açık dile getiriliyor. Trabzon Barosu tarafından da suç duyurusunda bulunuluyor.

Alanyaspor ile yapılan ve son saniye golü ile giden 2 puan ve kaybolan liderlik sonrasında yaşananlar ve spor ahlakı adına utanç verici tablolar ile yeniden hafızaları tazeleyenler yeniden ortaya döküldü.

Ağzına içki koymayan Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, nerede ise ayyaş ilan edildi!

Trabzonspor'dan puan alma ile sanki Alanyaspor şampiyonluğa bir adım daha yaklaştı derecesinde misafirlere hakaret derecesine vardırılan sevinç naraları atıldı, kem sözler söylendi!

***

Son yılların kulübedeki başarılı genç teknik direktörü Erol Bulut, başta renkte tişörtü olmadığı için sahip olduğu tek turuncu renklisini giydi!

Şunu bir kere daha belirtelim ki, tüm bu ahlaki kriterlerden yoksun hareketler, Trabzonspor'un teknik ekibi ve futbolcularının galibiyet için gerekenleri tam olarak yapmadığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bu ayrı bir değerlendirmedir. Bunu da önceki yazımızda "her ne arar isen kendinde ara" diyerek dile getirdik.

Trabzonspor'un kaybettiği 2 puana ve indiği liderlik koltuğuna üzülmesi tabidir. Ama Alanyaspor yöneticilerinin coşku ile haşrolmuş sevinçlerini ve feveranlarını bu dereceye taşımalarını anlamak mümkün değildir!

Anlamak mümkün olmayınca da ister istemez, şeytanın avukatlığına soyunularak bunların altında başka niyet ve hedefler aranıyor. Delilleri bulunuyor da…

Ararken de, hem 2010-2011 sezonunun müzeye konamayan kupasının hala başka yerde bulunabilmesi ile hem de bugünün adından karışık işler ve müdahalelerle sözü edilen kulüp yöneticisinin, nereden güç aldığını artık açık açık anlamak bilmek gerekmiyor mu?

Ezcümle; Trabzonspor'un enerjisi bir kez daha sahanın dışına çıktı, çıkıyor.

Ama yine de söz konusu edilip, vesikalarla ortaya konan bu saha dışı müdahalelerin, normal ve adaletli şartlarda futbolu durdurması gerekir. Ama durmuyor! Neden mi? Burası Türkiye de onun için olmasın?

Yazarın Diğer Yazıları