Seçim öncesi taktik savaşı

MHP'nin aynı gün verdiği farklı kararlar düşündürücü. "Emeklilikte Yaşa Takılanlar"ın hakkının teslim edilmesine, önce "evet" dendi. Daha sonra yapılan oylamada ise "destek geri çekildi." Bu işin vebalinin MHP Grup Başkan Vekili Erhan Usta'ya çıkarılması da kesinlikle planlamaya dâhildi. Bahçeli böylece, Ak Parti'ye "bana ihtiyacınız var" mesajını çaktı.

MHP'nin Melih Gökçek'i Ankara belediye başkan adayı gösterme hazırlığı da "siyasi satranç"ın öteki hamlesidir. Bunun davul zurnayla ilanı gözdağının devamıdır. Gökçek'in hemen Ak Parti kurmayları tarafından aranışı, Bahçeli'nin stratejisinin tuttuğunun belgesi oldu.

Gökçek gidemez

Ankara'nın istifa ettirilen belediye başkanının bunlara verdiği cevabın "Ben Ak Partiliyim" olması doğal. Melih Gökçek, MHP'nin teklifini kabul ederse, başına gelecekleri iyi biliyor. İşte o zaman "halının altına süpürülenler"in hemen gündeme getirileceğinin farkında. "Parsel parsel" hikâyeleri hiç vakit kaybedilmeden ortaya dökülecektir. Yani, Gökçek'in başka bir partiden aday olma şansı hiç yok. Bir siyasi hamleye kurban olmayacak kadar da akıllı...

***

Yenilginin faturası

Muharrem İnce, 24 Haziran sonrası sessizliğini bozdu. Üstündeki ölü toprağını atmaya başladı. CNNTURK'ün 40'ında verdiği cevapları dikkatle izledim. Hatta maç telaşından kaçırdığım kısımları daha sonra tekrar izledim.

Beğendiğim tarafları olduğu kadar, beğenmediğim yanları da vardı. PİAR'cılığı öğrenmesi güzel. Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında destekçilerinin yolladığı içine para hatta alyans konulmuş zarfları getirmesi güzeldi. Ancak Kılıçdaroğlu'nun "Gel bakalım Muharrem" şeklinde çağırmasına hâlâ bozuk. "Böylece çift başlı görüntü verildi" şeklinde konuştu. "Seçimi orada kaybettim" diyerek nokta koydu. Bir yerde yenilginin faturasını CHP Genel Başkanı'na çıkardı.

İnce, kesinlikle İstanbul Belediye Başkanlığı için nabız yokluyor. Delege anketi talebi hikâye. Bugün "adaysın" dense, havalar uçacağı kesin.

Gerçekler

Buket Aydın'ın, 24 Haziran gecesi İsmail Küçükkaya ile yapılan yazışmayla ilgili olarak "Gazeteciye güvenilir mi?" şeklindeki sorusunu sevmedim. Muharrem İnce-Yılmaz Özdil polemiğini açması da tatsızdı. Neyse ki İnce, her iki konuda da itidalli davrandı. "Atatürk bizi barıştırır" cevabı biraz demagojik olsa da güzeldi.

***

Garip bir maç

G. Saray-Schalke karşılaşması için ancak bu başlığı atabilirim. Cim-Bom'u ilahlar mı korudu, yoksa Muslera mı kurtardı karar vermek güç. Eren, devre biterken o golü atsa, tarihin en büyük balığı yakalanacaktı.

Alman ekibini öve öve yere göğe koyamayanlara şaşırıyorum. Kusura bakmasınlar, iyi bir takım olmadığı kanısındayım. Sahada Kasımpaşa veya Trabzon olsaydı, eli boş dönerlerdi.

Galatasaray'ın en başarılı yanı yine seyircisiydi. Asıl şaşırtan Muslera oldu. İnanılmaz kurtarışlar yaptı. Belki de bunu Şampiyonlar Ligi'nde 30. maça çıkışın moraliyle gerçekleştirdi.

Ozan'ın eksiği

Hani gazetelerde ilanlar görürüz; "İhtiyaçtan." Methiyeler düzülen 18'lik Ozan Kabak bundan takıma girdi. Bu genç futbolcu, nesli tükenmekte olan ekolün son mensubu. "Krampona kafa sokan" bir yüreğe sahip. Dikkat çekmek istediğim eksikliğiyle, "top sürememesi." Terim, çalışmalarda bu konuya ağırlık vermeli. İşte o zaman en az 50 milyon Avroluk piyasası olacaktır. Son notum, Sarı-Kırmızılılardaki vurucu eksikliği. Sadece Eren'le ne lig, ne Avrupa Kupası götürülür. Onun Derdiyok ama taraftarın "derdi çok." Gomis'e "Kendini bir halt sanıyor. Giderse gitsin." diyenler, şimdi olmayan saçlarını yoluyorlar.

***

Özel bir kent

"Benim Şehrim" bu defa kuzeye uzandı. NTV'deki program sunumu da Melda Yücel'e bırakılmıştı. Kastamonu benim için değerli bir yer. Öncelikli sebebi hayatta önem verdiğim arkadaşlarımdan Faik Malak'ın Azdavay kökenli olması. Hayatımda bu kadar dost ve candan bir aileyle tanışmadım. Faik'i genç denecek yaşta kaybettik. Seçim gezileri bir yana Kastamonu'yu bu yüzden çok severim.

Bir başka ilçesi Taşköprü de ayrıcalıklıdır. Sarmısakların başkentinde, bir başka arkadaşım Nevzat Çiçek emniyet müdürlüğü yaptı. Ona da bu vesileyle selam ve sevgilerimi yolluyorum.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Bugün, iki tane yarından daha değerlidir. Benjamin Franklin

Yazarın Diğer Yazıları