Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Seçimler sonrasında Kıbrıs

Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri, KKTC'de ise Yerel Yönetimler Seçimleri 24 Haziran Pazar günü yapıldı. Seçimlerin analizi, kimin niçin kazandığı, kimin niçin kaybettiği muhakkak ki siyaset uzmanları tarafından uzunca bir müddet tartışılacaktır. Çıkan sonuçlar herşeyden önce Büyük Türk Milletine hayırlı olsun.

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP Hükümetlerinin son 16 yıldaki Kıbrıs siyasetinin iflas ettiğinden, başarılı olmadığına vurgu yapmıştım.

Önümüzdeki süreç KKTC için oldukça önemlidir. KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı Türkiye'deki seçimleri fırsat bilerek, bir oldu bitti yaratarak, Kıbrıs Türkünün sonunu hazırlayacak Guterres Çerçevesini müzakerelerde bir stratejik paket belge olarak kabul ettiğini açıklamıştır. Yakın zamanda BM Genel Sekreteri Guterres bir temsilci görevlendirerek taraflar arasında olası  yeni bir sürecin başlamasının yoklamasını yapacaktır. Bu aşamada Türkiye'nin duruşu ve Kıbrıs siyaseti önemlidir. Hatırlanacağı üzere Crans Montana'da çöken 5'li Konferans sonrasında Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yaptığı açıklamalarda hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve mevcut parametrelerde müzakerelerin devamının mümkün olmadığına vurgu yapmıştı. 20 Nisan'da KKTC'ye yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı Akıncı ve siyasi parti liderleri ile yaptığı istişari toplantıda Çavuşoğlu bundan sonraki süreçte 'iki devletli çözüm' ve 'konfederasyon' çözüm yollarının gündemde olduğunu ortaya koydu. İşte bu kritik aşamada Akıncı KKTC hükümeti ve Meclisi'ne danışmadan,Türkiye'ye haber vermeden Guterres Çerçevesi önerisini 30 Nisan'da görev süresinin 3. yılında duyurdu.

Seçim sürecinde olan Türkiye'den bu konuda açıklama gelmedi. Seçimler bittiğine göre bu konuda yakında gerekli açıklama ve açılımlar yapılacaktır. Çavuşoğlu'nun yakın zamanda KKTC'yi ziyareti de gündemdedir.

KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefonla arayarak, Pazar günü Türkiye'de yapılan seçimlerde hükümetinin elde ettiği başarıdan dolayı kutladı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede Çavuşoğlu, sonuçların Türkiye Cumhuriyeti için hayırlı olmasını dileyen mevkidaşı Özersay'a, yakında Kıbrıs'a bir ziyaretin söz konusu olacağı bilgisini de verdi.

Önümüzdeki günlerde Türkiye ile Akıncı arasında Kıbrıs sorununda izlenecek siyaset konusunda sorun çıkabileceğini ve bu krizin Akıncı'nın istifasına kadar gidebileceğini öne sürmek,tahminde bulunmak yanlış olmayacaktır.

Rum tarafı boş durmuyor

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin müzakereler konusundaki samimiyetsizliği çok iyi bilinen bir gerçektir. Bu nedenle yıllardır müzakerelerin gereksizliğine vurgu yapmaktayım. Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs'ın tamamının Yunan olacağını  öngörmeyen hiçbir anlaşmaya sıcak bakmamaktadır. Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Hristodulidis'in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ibretliktir. Hristodulidis "Mantıklı düşünen bir Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümünden kendisi için de ortaya çıkacak menfaati görebilir. Bu menfaatler AB'yle de ilgili olabilir enerji konularıyla veya bölgede geliştirilen işbirlikleriyle de. Bölgede keşfedilen doğal gaz ülke için bela değil lütuftur, bölge devletlerini yakınlaştırıyor, AB'nin ve ABD'nin bölgeye ilgisini güçlendiriyor, Türkiye açısından teşvik olarak da işleyebilir." diye küstahça Rumun gerçek amaç ve niyetini göstermiştir. Rum tarafı kısaca; Türkiye'ye petrolden pay verelim, ya da AB üyelik sürecindeki veto silahımızı kullanmaktan vazgeçelim, karşılığında da bize Kıbrıs'ın tamamını versin! demektedir. Bu olacak iş değildir ve maalesef Rum tarafı bunu ciddi ciddi gündeme getirmekten ve dillerdirmekten geri kalmamaktadır.

Soroslar da boş durmuyor

Türkiye'nin Kıbrıs'ta varlığına son vermeyi öngören ve Akıncı tarafından kabul edilen Guterres Belgesinin esas niyetini, birçok ülkede yaptıkları sokak darbeleri ile bilinen  baba oğul Soroslar ifşa etmiştir.

New York Times gazetesinde yayımladıkları makalede, emperyalist darbelerin finansörü ve sivil toplum örgütlerini satın alarak sokağa dökmekle ünlü George Soros ile oğlu Alexander Soros, Türkiye'nin Balkanlar ve bölgedeki etkinliğinin kırılması gerektiğini  belirttiler.

Yahudi asıllı darbeci Soros'larin ortaya koyduğu bu görüş, Türkiye'yi Kıbrıs'tan kimlerin niye çıkarmak istediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bilindiği gibi Akıncı tarafından "stratejik bir anlaşma belgesi" olarak kabul edilen Guterres belgesinde Türkiye'nin garantörlüğünün sona erdirilmesi, Türk askerinin adadan çıkarılması, KKTC'nin tasfiyesi ve Rum tarafı ile AB'nin egemenliğinin kuzeye de yayılması öngörülüyor.. Bunun olması halinde Türkiye Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yataklarındaki hakkını da kaybetmiş ve güneyinden de kuşatılmış olacak.

Önümüzdeki süreç KKTC ve Kıbrıs Türkü için oldukça önemlidir ve Türkiye'nin atacağı adımlar merakla beklenmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları