Şimdi ne olacak?

Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefetine (?) rağmen beklentilerin üzerinde bir faiz artırımına gitti.

Sabah Erdoğan'ın konuşması ile yükselen dolar faiz artırımı ile düştü.

Düştü de ne oldu?

6.150 liraya geriledi. Halen bir ay öncesine göre yaklaşık yüzde 25 primli.

Merkez Bankası geç kaldı, ya da zamanlaması doğruydu gibi tartışmalara girmeden şu soruya yanıt aramakta yarar var;

Şimdi ne olacak?

Bence sokaktaki vatandaşı ilgilendiren kısım bu. Merkez Bankası faiz artırımı ile doların ne kadar önünü kesti bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak Türkiye'nin sorunları çok ciddi ve öyle bir faiz artırımı ile çözülecek tarzda değil.

Bu nedenle sıkıntılı günlerin öyle birkaç ayda geçeceğini beklemek gerçekten çok hayalcilik olur.

Aslında bu köşede bugünlerin geleceğini son 2 yıldır yazıyorum.

İşte o gün, bugün ve yarınlar.

Yarın konusunda net bir şey söylemek mümkün değil. Çünkü onu kimse bilmiyor. AKP'nin, dahası Cumhurbaşkanı ile damadı Hazine Bakanı Albayrak'ın piyasaları tatmin edici bir politikası yok. Dünyada kabul gören iktisat ilminin tersini Türkiye'de işletmeye çalışıyorlar.

Bu ne kadar sürer, ya da ne zaman bunu bırakıp piyasa kurallarını işletirler kimse bilmiyor.

Şu anki görüntüye bakarak yarınların çok ama çok sıkıntılı geçeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

İnşaat bitti!

Hükümet bugüne kadar hep inşaat sektörü ile Türkiye'yi büyüttü. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir inşaat çılgınlığı daha birkaç hafta öncesine kadar sürüyordu. İktidar bile inşaat sektörünü canlandırmak için çare arıyordu.

Ancak artık bitti!

Bu sektör için öyle bir iki yıllık değil en azından 5-6 yıllık kötü günler başladı.

Bundan sonra ne markalı ne de markasız konut satışı çok zor. Merkez Bankası'nın yüzde 24,4 yaptığı faiz, mevduata yüzde 30'a kadar yansıyacaktır. Kaba bir hesap yaparsak 500 bin liraya bir ev almaktansa o parayı mevduata yatırmak çok daha kârlı olacaktır. Türkiye'de istatistikler konutların ihtiyaç sahibinden çok yatırım amaçlı alındığını gösteriyor. Bir dönem faizlerin yüzde 5'e kadar düşmesi konut çılgınlığının daha da artmasına neden olmuştu.

Artık bu bitti. Hele banka kredisiyle ev almak neredeyse imkansızlaşıyor. Son faiz artırımı ile birlikte konut kredisi faizlerinin aylık yüzde 3'e yaklaşması bekleniyor. Zaten bankalar da bu krediyi neredeyse hedeflerinden çıkartmış durumdalar.

İflaslar gelecek

Bir süredir Türkiye'nin gündeminde iflaslar var. Birçok şirketin iflas haberi geliyor. Tabii ki bizim duyduğumuz büyük ve şöhreti olan şirketler. Bir de Anadolu'da ismini bile bilmediğimiz binlerce sıkıntıda şirket var.

Bankacılık çevreleriyle yaptığım görüşmede en büyük kâbusun bu olduğunu öğrendim. Küçük ölçekli çok sayıda şirket iflas aşamasında. Aslında bunlar çok önce bu durumdalardı ama hükümetin geçen yıl devreye soktuğu ballı kredi KGF bu süreci uzattı.

Bu durumda olan devletin garantör olduğu kredilere olacak. Devlet batan her kredinin altına imza attığı için bunları ödeyecek.  Bu da ayrı bir sıkıntı olarak önümüze gelecek.

Her şey bu kadar mı kötü, hiç mi iyi bir gelişme yok derseniz vallahi de billahi de yok.

Merkez Bankası'nın faiz artırımı ile biraz soluklanan hükümetin birkaç gün içerisinde bir başka silahı çekeceğini düşünüyorum. O da herkesin beklediği papaz silahı. Amerikalı papazın serbest bırakılması ile dolarda ciddi bir düşüş daha yaşanabilir ve bu da gerek piyasalara gerekse hükümete moral olabilir.

Ama bunların hepsi geçici çareler. Türkiye son 10 yılda yaptığı yanlış ekonomi politikalarının faturasını çok ağır ödeyecek. Ben hâlâ IMF'nin kapısını çalmak zorunda kalacağımızı düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları