Sıra dışı gezginin sıra dışı insanları

Sıra dışı gezginin sıra dışı insanları

kapak1-001.jpg

Seymen Bozaslan, seyahate "boş zaman etkinliği" olarak bakan bir "tatilci" ya da maceraperest değil, onu hayat tarzına dönüştürmüş bir gezgin. Yola çıkıyor, geziyor, kaydediyor ama daha önemlisi temas ediyor; gittiği yerlerin hikâyelerini biriktiriyor, yaşam deneyimlerini okurlarına aktarıyor. Ve "İçinden Yol Geçen Hayatlar" kitabı da bu emek ve deneyimlerinin bir ürünü olarak okurla buluşuyor.

Bozaslan'ın bu özgün çalışması, o alışılageldik "Nerede ne yenir?", "Nereleri gezilir?" sorularına yanıt vermeyi amaçlayan bir kitap değil. Ayrıca, gezilip görülen yerlerin listesini çıkarmaya da çalışmıyor. Bozaslan bu kitapla, seyahatlerinde tanıdığı Anadolu'yu, Anadolu insanının tutkusunu, enerjisini, hayallerini anlamaya ve anlatmaya çalışıyor; onların kısıtlı imkânlarla neler başarabildiğini göstermek istiyor.

"İçinden Yol Geçen Hayatlar", bu ülkenin farklı coğrafyalarından sıra dışı insan hikâyelerini ve hayat tecrübelerini bize ulaştırarak hem bu toprakların kültürel ve sosyal zenginliğini tanımamızı sağlıyor hem de insanın yaratıcılığına ve azmine dair sarsıcı örnekler aktararak hepimizi düşünmeye sevk ediyor.

Gezilerinde Anadolu insanının azmini gözlemlemeye öncelik verdiğini kaydeden Seymen Bozaslan tespitlerini kitaplaştırma fikrinin nasıl oluştuğunu şöyle anlatıyor:

"Anadolu'ya seyahatler yaptıkça insanların kısıtlı imkanlarla neler başardığını farkettim. İşte bu kitabı insan hikayelerini odağına alarak yazma fikri, tüm bunları fark etmemle beraber oluştu. Bir gün, 'Aslında ne kadar çok sıra dışı insan var' dedim kendi kendime ve hepsini bu kitapta toplamaya karar verdim. 30 bin kilometreden fazla karayolu yolculuğu yaparak oluşturduğum bu ilk kitabımda okuyacağınız her insanda kendinizden bir şeyler bulmanız ve onların hikayelerinin size ilham olmasını diliyorum."

Kitapta yer alan konu başlıklarından bazıları şunlar:

*Damdaki astronom *İnsan bebeğini nasıl satar? *Best taxi driver *Türk işi Çin seddi hacıAbdullah duvarı *Gündüz demirci, akşam sanatçı * Kitabı Amerika'da üniversitede okutulan Çatalhöyüklü bekçi *Ronaldo'nun Arslanköylü yönetmeni *76 yılını günlüklere yazdı *Germiyan ressamı *Kars'lı olan Alman *Motosikletle Boztepe'den Londra'ya *Donkişot okuduktan sonra değişen hayat *Bir metrobüs yolcusu *Tünel kazdıran sevda * Bu bakkalda kitaplar ücretsiz *Eczacı değil sanatçı *Yugoslavya'dan Bayrampaşa'ya *Uçurtma peşinde bir hayat *Gezgin teyze *Kendini koruyan mahalle

Libros Yayıncılık

Tel:(0212) 446 38 88

 

KÜTÜPHANEMDEN

Baba-oğul Bozok'lardan anılar

Atatürk'ün başyaveri Salih Bozok ile oğlu Cemil S.Bozok'un anılarının topladığı "Hep Atatürk'ün Yanında" adlı kitap Mayıs 1985 tarihini taşıyor. Çağdaş Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan eser, Salih Bozok'un hatıralarını oğlu Cemil Bozok'un kendi analırıyla tamamlaması bakımından önem taşıyor. Kitabın önsözünü kaleme alan Sami Karaören bu noktaya şöyle dikkat çekiyor:

"Hep Atatürk'ün yanında olduğu bilinir Salih Bozok'un. Çocukluk ve okul arkadaşı (hatta uzak bir akrabalık), ilk subaylık yılları, daha sonra Birinci Dünya Savaşının sonuna değin yaveri... Kısa bir ayrılıktan sonra Kurtuluş Savaşı yıllarının Ankara'sında yine birlikteler ve yine Atatürk'ün yaveri. İkinci Meclis'te Salih Bozok Yozgat milletvekilidir ve yine hep Atatürk'ün ya. mndadır. Büyük Önder'in Öldüğü ana kadar da başucunda.Başyaver Salih Bozok'un anılan 1910'lu yıllardan başlar. Ancak bu anılar hep Atatürk'le, ve onun çevresinde duyduğu, gördüğü, olaylarla ilgilidir. Kendisinden, aile çevresinden, bu hizmetlere nasıl geldiğinden hiç söz etmez. Ama oğlu Cemil Salih Bozok, kendi çocukluğu ile birlikte aile çevresinin geçmişini de tanıtarak yazdığı anılarında, bu eksikliği en iyi biçimde gidermekte.

Cemil Salih Bozok da küçük yaşlarından itibaren hep babasının yanında olmuş. Babası gibi dayısı Nuri Conker de Atatürk'ün en yakınlarından biridir. Küçük Cemil'in, Abdulhamit Selanik'te hapiste, babasının da orada muhafız subaylığı günlerinden başlayan anıları, öğrenh ci olarak bulunduğu Kurtuluş Savaşı yıllarının Ankara'sını da içine alarak Atatürk'ün ve ardından babasının ölümüne değin sürmektedir."

 

Türk dilinin zafer eseri

1942 yılında, Özbek yazar Musa (Taşmuhammedoğlu) Aybek tarafından İkinci Dünya Savaşı hengâmesi içinde kaleme alınan "Nevâyi", büyük Türk şairi Alişîr Nevâyi'nin hayatını ele alan millî ve tarihî bir romandır. Bu önemli eser Ötüken Neşriyat'ın Türk Dünyası Edebiyatı Dizisi için Prof. Dr. Şuayip Karakaş tarafından Türkiye Türkçesine aktarılıp yayına hazırlandı.

Romanda, Türkistan Türklerinin 15. yüzyılda, şair Nevâyi'nin yaşadığı devirde eriştiği medeniyet, Nevâyi'nin dünya görüşü ve insan sevgisi, mücadelesi, imar faaliyetleri, istikbâl vaat eden gençleri himaye etmesi, Türk diline olan aşk derecesindeki sevgisi, tedbirli ve ileri görüşlü devlet adamlığı, ahlâk güzelliği ve dehası, aynı yüzyılda halkın vatanperverliği, idareci sınıfın zulmünden ve entrikalardan duyulan memnuniyetsizlik anlatılmaktadır. Bunlarla birlikte 15. yüzyılda saray ve saray çevresinde vezir ve beylerin hayatı, halkın hayatı, şiir meclisleri, mektep ve medreseler ve Timuroğulları arasındaki kanlı taht kavgaları dile getirilmektedir. Kendisi aynı zamanda büyük bir şair olan Musa Aybek, Nevâyi romanını şiir diliyle yazmıştır. Eserdeki bilhassa mekân tasvirleri, harikulâde bir güzelliğe sahiptir. Bu tasvirlerde, şair Nevâyi'nin Türk dilinin iftihar ettiği ifade kudret ve zenginliği, bariz bir şekilde görülmektedir. Bu sebeple eser, Türkistan Türkçesinin ve tabiî genel olarak Türk dilinin zaferi sayılan bir eserdir. Romanda Türkçe sevgisinin dile getirildiği bölümler, Özbek Türkçesinin hor görüldüğü 1940'lı yıllarda, Türkistan Türkleri için muhakkak bir teselli kaynağı olmuştur:

"Nevâyi, gerçek bir söz sihirbazıydı! Her türlü âsi düşünceyi, ruhun en ince ve en ele geçmez cilvelerini, gönüldeki hislerin dalgalanmalarını söz vasıtasıyla parlak şekilde tecessüm ettiriyor, katrede deryaları dalgalandırıyor, kıvılcımda güneşleri döndürüyor, aşktan hayat yaratıyor, basit hayattan ise ulu, coşkun efsaneler dokuyordu… O binlerce yıllık medeniyeti ve asırların fikir zenginliğini, nefsinde aksettiren bir şairdi. Onun şiir dehası Arap, İran ve Türk halklarının sanat hazinesine, fikir zeminine derin kök salarak, onların ruhunun ebedî gücünden çiçekleniyordu."

Ötüken Neşriyat

Tel:(0212) 251 03 50

 

HAFTANIN KİTABI

Değişmek isteyene

Bilal Civelek yeni romanı "Kelebeğin Günlüğü" ile okurlarını gelişerek devişmeye davet ediyor:

Bu romanı okurken kendinizi yeniden keşfedeceksiniz. Kendinizi değiştirmenin zamanı geldiğini fark edeceksiniz. Değişmeye açık değilseniz kitabı okumayın!

Ey sevgili! Gel cennetim ol ki, cehennem hırsından kule dönsün. Kimse yanmasın artık. İnsanlık hakikate erdiğinde gönül dergâhında kendisiyle hesaplaşsın. Yanmasın, yakılmasın, üzülmesin! Bırak artık şu zamanın elinden tutmayı, zaman diye bir şey yoktur anlamadın mı?

Bırak tik tak tik tak işlesin. Bize göre değil saatleri ve günleri saymak… Zaman aşk hırsızıdır, ondan uzak dur. Çünkü biz sonsuz aşka talibiz. Sonsuz aşka talip olanların dünü, yarını yoktur.

Yediveren Yayınları Tel:(0212) 506 13 84

 

Günü gününe 30 sıcak yıl

Abdülhalik Renda, işgal günlerinde Malta'da tutsak. Bağımsızlık Savaşı'nda Kuva-yı Milliye'nin iaşesinden sorumlu Konya valisi. Kurtarılan İzmir'e Ankara hükümetinin atadığı ilk vali. Cumhuriyet'in ilk sivil Milli Savunma Bakanı. Merkez Bankası'nın kuruluşuna nezaret eden Maliye Bakanı. Atatürk'ün vefatı ertesinde cumhurbaşkanlığını İsmet İnönü'ye teslim eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı. 1938'den 1950'ye Cumhurbaşkanı İnönü'nün en yakın çalışma arkadaşı. Aytaç Demirci ve Sabri Sayarı'nın yayına hazırladığı "M. Abdülhalik Renda / Günlükler 1920-1950", bir devrin siyasi tarihini, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kadroların günlük hayatlarının olağanlığı içinde gözler önüne seriyor.

Yapı Kredi Yayınları

Tel:(0212) 252 47 00