Sus(tur)mak da sevmeye dahil mi?

Sus(tur)mak da sevmeye dahil mi?

Bazı tevafuklar hiç olmasalar daha iyi.

Karikatürist Mehmet Selçuk''un "Koronakarikatür Günlüğü"nü incelerken aldım Latif Demirci''nin ölüm haberini;

Karikatür günlüğünün yayıncısı, Denizli Merkezefendi Belediyesi''ydi. Belediyelerinin ilk kültür sanat yayını olarak, ender rastlanır şekilde karikatürü tercih etmişlerdi; Türkiye''nin üzerinde tepinmesi en kolay, en sahipsiz alanlarından birini.

Ne güzel destekti.

Sonra işte Demirci''nin ölüm haberi; o sevildiği kadar sahiplenilmiş miydi?

Yahut "artık çizmeyeceği"nin garantilendiği andan sonra olduğu kadar öne çıkarılmış mıydı o en manidar karikatürleri?

Evet Türk basınının en köklü markalarından birinde, her şeye rağmen çizebilmişti.

Evet sayısız dergi, kitap, sergi, proje, marka; dev bir kültür hazinesinin sahibiydi.

Ama bunlar "tıkırında" yaşanmış saymaya yeter miydi bir sanatçının günlerini?

*

Ölüm haberinin duyulduğu andan itibaren, bir insanın arkasından yazılabilecek en güzel yazılar yazıldı, yayınlanabilecek en özel mesajlarla uğurlandı Latif Demirci

Herkes ne de hayrandı…

Ve bu kadar hayran oldukları bir çizerin sessiz isyanlarını, yıllar boyu, nasıl yok saymışlardı!

*

Ölümlü dünya…

Riyakâr dünya…

Sağır sultan bile biliyordu ki, Türkiye''nin neredeyse istisnasız bütün nitelikli çizerleri gibi Demirci de mutlu değildi; mahalledeki kirlenmeden muzdaripti. Sansürün normalleşmiş olmasından, otosansürün rızası varmış gibi masasının tam ortasına kurulmuş olmasından, törpülenmekten gına getirmişti. Defalarca köşesine çekildi.

Defalarca çizmeyerek protesto etti çizememeyi.

*

Demem o ki;

Yarına çıkıp çıkamayacağımızın en ufak garantisinin olmadığı bir dünyada, insanların yeteneklerini ama ondan önce hak ve özgürlüklerini teslim için salasını beklemek gerçekten gerekli mi?

*

Mekanı cennet olsun…

 

////////////////////////////

FIKRA NİYETİNE…

Yirmi yıl sonra toplumda ilk defa muhalefet kazanacak inancını oluşturmayı başaran Millet İttifakı''nı yarma harekatı gibi bir seçim kanunu değişikliğine imza atan, muhalif ittifaka destek veren veya vermeyi planlayan siyasi partileri engellemek üzere ittifak içine de baraj şartı getiren, yılın başında kendi atadığı hâkimlere bile güvenmeyip il ve ilçe seçim kurullarını tam manasıyla "asker" gibi görev yapacak şekilde yeniden yapılandıran, "Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu" gibi mesnetsiz bir gerekçeyle seçim iptal eden iktidar partisinin milletvekilleri, Kızılcahamam Kampı''nda genel başkanlarına şöyle sormuşlar:

-              Muhalefetin agresif tavırlar için de… Sandıklara sahip çıkmamız gerekiyor. Bu yönde çalışma yapılıyor mu?

 

/////////////////////////////

ELLER GİDİYOR AYA; BİZİM UMUDUMUZ ŞİFACILARDA!

Yeniçağ yazarları Murat Ağırel ve Yavuz Selim Demirağ ile birlikte hafta sonu Denizli Merkezefendi Belediyesi''nin düzenlediği kitap günlerindeydik.

Belediye Başkanı''nın genç ve kadın olması ümit vericiydi…

Millet İttifakı''nı oluşturan partiler içindeki uyumun tabandaki yansıması ümit vericiydi…

"Yükselen milliyetçiliği" sahada görmek ümit vericiydi…

Söyleşiye gelenlerin enerjisi ümit vericiydi…

Ama şahit olduğumuz bir manzara vardı ki, saha yapacak çok ama çok işimiz olduğunun belgesi gibiydi.

Türk Tarih Kurumu''nun gelmiş geçmiş en kıymetli başkanlarından biri olan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu''ndan ünlü aktör, yönetmen Ercan Kesal''a, Sedef Kabaş''tan Özlem Gürses''e, Emin Çapa''ya kadar kamuoyunca tanınan sayısız insanın söyleşi ve imza günlerine katıldığı etkinlikteki en uzun, en ucu bucağı olmayan kuyruk evlenme, para kazanma, gideni döndürme, kendine bağlama, başarının formüllerine sahip olduğunu savunan, insanları "bilmem kaç kere bilmem ne yaparsan mutlu olacaksın" vari ritüellere yönlendiren, kısmet açtığını iddia eden, bileğe bağladığı iplerle değişik kodlamalar yapan bir "şifacı(!)"ya aitti!

Gün boyu insanlar oralarını buralarını damgalayıp durdular kendisine; niyete göre damga.

Görmedim ama çamaşır damgalatanlar bile olduğunu söyleyenler var (Umarım mübalağadır.)

Ne denir ki;

Yıllar sonra, "uyandık" diye bu kadar ümitvar olduğumuz bir anda "Kime ne anlatıyoruz" umutsuzluğuna düşürme bizi ya Rabbi!

Yazarın Diğer Yazıları