Toplumsal çürüme karşısında iktidar

Toplumsal çürüme karşısında iktidar

Millet "açım aç" diyor, bunlar; "o kadar yalan olur mu ya" diyorlar.

Millet "yemeye ekmek bulamıyoruz" diyor, bunlar; "gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorsunuz" diyor.

Bu arkadaşlar her şeyi somut anlıyor galiba.

Mecaz, teşbih, dolaylı anlatım, anlatımı kuvvetlendirme gibi Türkçenin temel özelliklerinden de haberleri yok gibi.

Tıpkı "açlıktan öldük" derken çok acıktığını, uzun süredir de yemek yemediğini anlatmak isteyen birinin sözlerindeki anlam gibi. Bunu söyleyen elbette ölmedi. Ölseydi o cümleyi nasıl kuracaktı. Kişi, içinde bulunduğu açlık halinin anlam derecesini kuvvetlendirmek için "açlıktan öldüm" diyor.

Atalarımız "tok açın halinden anlamaz" demiş.

Doğru bir tespit.

Sarayın tokları, iki, üç maaşlıları, ihalelerin sultanları, elbette "açım aç" diye feryat eden insanların durumunu anlamayacak. Anlamak için de çaba sarf etmeyecek. Nitekim etmiyor.

Ekonominin uzmanları, iktidarın bu çözümsüzlüğü karşısında Türkiye''nin daha da yoksullaşacağını söylüyor. İyiye gidiş işaretleri görmüyor.

Hatta kimileri "Toplumsal patlama" uyarısı yapıyor.

Aslına bakarsanız "toplumsal patlamanın" işaretleri çoktan göründü. Sosyoloji (Toplumbilim), bize neler olduğuna dair çok şey söylüyor.

İşte bakın toplumsal yapı çok büyük oranda değişti.

Değerler karmaşası içindeyiz.

Geleneksel "doğrularla", yeni halin bize sunduğu doğrular yer değiştirmeğe başladı. Bunun anlamı, toplumsal yapı değişiyor ve tam bunlar olurken ne eğitim sistemi ve ne de ekonomi kurumu ödevini tam olarak yapmadığı için, Türk toplumu derin çözülmelerin içine doğru sürükleniyor demektir.

Tv programlarının pek çoğunda bunun yansımalarını apaçık görüp seyrediyoruz.

Cinayetler artıyor.

Öz çocuğunu terk edenler çoğalıyor.

Evli iken başka erkeklere kaçan, sonra orada çocuk yapan, derken tv.lere çıkıp bu iffet değerlerini yok sayıp karısını geri çağırandan tutunuz da, özelini bütün topluma anlatanlara kadar pek çok sosyal olay, çürüdüğümüzün göstergesidir.

Kadın cinayetlerindeki artış, aile içi cinsel istismarlar, kutsalla ilişkili olan kuran kurslarında bile cinsel saldırıların haberlere konu olduğu herkesin bildiği durumdur.

Bunun bilimsel anlamı, "sosyal çözülme" dir. Buradan devleti yönetenlerin çıkarması gereken sonuç nedir?

Şudur: Devr-i iktidarımızda toplum çürümeye başladı. Aile, din gibi temel sosyal alanlarda başlayan çürümenin önü alınmazsa, yozlaşma kronikleşirse, toplumsal büyük yıkımlar kaçınılmaz olur. Öyle ise hemen tedbirimizi alalım demesi gerekir.

Madalyonun diğer yüzünde ise bu yıkımın öteki macerası yaşanıyor.

İnsanların alım gücündeki aşırı düşüş ve bunun sonucu olarak açlık, kıtlık, geçinememe halinin ortaya çıkması görülüyor.

Türkiye tam olarak ekonomik göçük ve bunun yarattığı yıkıma doğru gidiyor.

Bu büyük yıkımlar gerçekleşirken iktidarın yaptığı şey, muhalefeti "hain" ilan etmek ve Soros, Kavala olayları üzerinden gündemi yönetme arzusudur.

Birde milli efsaneler, görüntüsel kahramanlıklar yaratarak "dış güçler" odaklı siyaset üretmek amacındadır.

Dolayısı ile ülkede başarı olursa kendileri yapmıştır, başarısızlıklar olursa muhalefetin ve özellikle de dış güçlerin işidir.

Bütün toplumlarda dış güçler her zaman işe yarar. Mesela, sahte efelenmeler yaparsan milliyetçi hassasiyetler kabarır. İki SİHA, bir İHA gönderir, peşine de iki başarı haberi eklersen, milli efsaneler yaratmış olursun.

Çoğu insan, "acaba Erdoğan iktidarı giderse, yeni gelen iktidar bu İHA ve SİHA''ları yapan şirketleri kapatır mı" diye endişelenir. Burada da muhalefete söz düşüyor. İkna edici açıklamalar yapmalıdır.

Sonuç olarak toplumsal çözülmeye dur demenin zamanı geldi geçiyor.

Yazarın Diğer Yazıları