Trabzonspor kendini saf dışı etti!

Boşuna; "En büyük kötülüğü kişi kendi kendine yapar" denmemiş!

Trabzonspor son haftalarda yaptıkları ile buna verilebilecek en güzel örneklerden birini teşkil etmiştir.

Öyle ya; futbolun pandemi devresine ligde Göztepe, kupada Fenerbahçe karşısında 3-1'lik galibiyetler alarak başlayacaksın, ondan sonra da her şeyi yüzüne gözüne bulaştıracaksın!

Alanya, Ankaragücü, Antalya derken, araya bir soluk veren Galatasaray maçını sıkıştırıp, sonra da Denizlispor karşısında, "kendi kendine ihanet etmenin" finalini yapacaksın!

Söz konusu Trabzonspor olduğunda ben diyeyim "işin", siz söyleyin "camianın" ya da birileri desin "olup bitenin" içinde bulunmayanların "Ne oluyor bu Trabzonspor'a?" sorusuna cevap bulmaları biraz zor olabilir.

Ama içinde seyr ü sefer eyleyenlere göre, yapılan hataları (bilerek veya bilmeyerek) görmek anlamak hiç de zor değildir.

Atalarımızın "Görünen köy kılavuz istemez" demesi gibi mi desem! Yoksa, gökdelenin tepesinden atlayan bir adamın orta katlarda kendine; "Nasıl gidiyor?" diye sorulması üzerine önünü görmeyerek, "Şimdilik iyi görünüyor" diye cevap vermesi gibi mi?

***

Evet, Trabzonspor camiası, futbolun saha içi ve saha dışı gerçeklerini kavrayarak mücadele etme yerine, iki de bir TFF'ye, yok hakemlere, olmadı Başakşehir başkanına, hatta kızdıkları bir TFF yöneticisi ile aynı masayı paylaştıkları Trabzonsporluluğundan şüphe edilmeyecek eski yöneticilerine (hem de hain diyecek kadar) lâf yetiştirmeyi adeta birinci tercih yaptılar. Yaptılar da ne kazandılar?

Kazandıkları bir şey yok ama, ne kaybettiklerine bakalım mı?

Öne geçip kaybettikleri maçlarda 27 puanı heba ettiler.

Ligin dibine demir atmış Ankaragücü'ndeki kurtulma azminin onda birini şampiyonluğu kazanma isteğine taşıyamadılar.

Antalyaspor karşısında hakemin VAR'a giderek verdiği penaltılar dışında futbolun pozitif hanesine yazılacak tek harekette bulunamadılar.

Sonra da Hüseyin Çimşir'in maç öncesinde; "Bize ters geliyor" diyerek adeta hükmü en baştan kabullenmesi ile Denizlispor karşısında ters işlere imza attılar.

Hem de, ilk yarının sonunda soyunma odasına 1-0 önde gidip, rakibi Başakşehir'in 3-1 mağlup durumda olduğunu bile bile, ikinci yarıda teknik direktöründen futbolcusuna kadar hepsi kaybetmek için ne kadar futbol dışı işle iştigal ederek attılar bu imzayı!

***

Sonuç itibari ile Hüseyin Çimşir'in ilk teknik direktörlük deneyiminde Trabzonspor'un yıllardır özlediği şampiyonluğu elde etme şansını pandemi süreci öncesine kadar yüzde 90 oranında yakalaması ile sırtına binen yük ağır gelmiş olabilir. Geldi de! Oyunu okuyamadığı, değişimleri çok yanlış yaptığı bir süreç ile işin başını çekti de denebilir.

Hadi Hüseyin hoca deneyimsiz idi! Kaptan dümenindeki Sosa'dan tutunda, Pereria, Novak, Ndiaye, Abdulkadirler deneyimsiz mi idiler? Puan kaybedilen her maçta bir veya ikisi biraz oynasa Trabzonspor sahadan galip ayrılabilirdi.

Genç golcü Sorlöth üzerine kurgulanmış bir oyun taktiği bile uygulanmadı. Uzun boylu Koray çift santrafor hedefi ile sahaya sürüldü. Bu kez de anlaşılmadık bir şekilde orta sahadan topu havalandırma yerine yan paslar birbirini izledi.

Ezcümle tablo ortada! Futbolun en kötüsü ile iştigal edilmesine rağmen şans Trabzonspor'un önüne birkaç kez geldi.

Ama Trabzonspor da tepeden tırnağa herkes, bu şansı tepmek için elinden ne geliyor ise onları yaptılar.

Sonuç; Trabzonspor kendini şampiyonluktan saf dışı etmek için üzerine ne düşüyor ise fazlası ile icra eyledi.

Onun için hiç hatayı, suçu ve suçluyu başka yerde aramanın zerre kadar manası yoktur.

Hacı Bektaş Veli'nin dediği gibidir: Her ne arar isen kendinde ara.

Yazarın Diğer Yazıları