Trabzonspor yolundan nasıl dön(dürül)dü?

2019-2020 sezonunun başında olmasa bile ikinci yarısından itibaren Trabzonspor şampiyonluğun en büyük adaylarından biri değil, bir numarası olarak gösterilirken, nasıl oldu da bu yoldan döndü, ya da döndürüldü?

Ben başarısızlıklarda genelde önce kabahatin kendinde aranmasından yana olduğum için, "Trabzonspor yolundan döndü" diyorum.

Ama sadece Trabzonspor değil, futbol kamuoyunda öylesine gerekçeler ortaya konulup perde arkasında öylesine oyunların çevrildiği ifade ve iddia ediliyor ki, işte o zaman gel de; "Trabzonspor yolundan döndürüldü" deme bakalım.

"Döndü" diyorum.

Çünkü öne geçtiği maçlarda kayıp ettiği puanlar tam tamına 30. Bunlardan 10 puanı bile koruyabilmiş olsa idi, dıştan çevrilen oyunların hiçbir hükmü kalmayacak, Trabzonspor açık ara ligi ilk sırada bitirecekti. Hele hele sezonun pandemi bölümünde kendi sahasında bile kaptırdığı öyle puanlar oldu ki, her maç sonrasında yaptığımız yorumlarda, "1-2 futbolcu doğru dürüst oynasalardı bu maç kazanılırdı" az demedik ki!

Yani demek istiyorum ki, Trabzonspor kendini biraz sonra değineceğimiz entrikaları da boşa çıkaracak bir inanç ve futbolda tüm tezgahları bozup, arzuladığı şampiyonluğu elde edebilirdi.

Olmadı! Ya da oldurulmadı!

***

O zaman gelelim "oldurulmadı", ya da "yolundan döndürüldü" denilen iddialara!

Hakem kararlarına Trabzonsporluların isyan ettiği tam tamına 12 maçtan söz edilirken, bugün şampiyonluk kürsüsüne çıkan Başakşehir'e kıyak geçilen maçların sayısının da bir o kadar olduğu var sayılıyor.

Yerel gazetelerde tek tek dakikasından VAR'ına kadar hatalı kararların yer alan maçların büyük kısmına da çıplak gözle şahitlik ettiğimiz için, "Trabzonspor'a büyük haksızlık yapılmış"ı rahatlıkla diyebiliyoruz.

Ancak, Trabzonspor'un kaybının nedeni çıplak gözle hakemlerin yaptıkları hatalar (bilerek veya bilmeyerek) olarak görülse de, perde arkasında TFF'den tutun da, devlet de daha yüksek makamlardan bile üflemelerin yapıldığı camiada o kadar çok konuşuluyor ki!

Fakat ne ilginçtir ki, bunlar yüksek perdeden seslendirilmiyor, yerel basında da açık açık yer bulmuyor. Fısıltı şeklinde konuşuluyor da, konuşuluyor.

Bu fısıltılarda geleceğe matuf yüksek akçeli işler işin içine sokulup, Trabzonspor'dan çok Başakşehir'in şampiyonluğunun nerede ise küresel güçler tarafından bile (!) istendiği o kadar çok dillendiriliyor ki!

İnansan bir türlü, inanmasan bir türlü!

***

Yeri gelmiş iken, Başkan Ahmet Ağaoğlu'nun, "Camianın ve oyuncuların motivasyonunu bozdu" dediği UEFA kararının olumsuz etkisini de bir kenara koymamak lazım.

Sonuç itibari ile öyle veya böyle Trabzonspor camiasını 35 yıllık bir aranın ardından kulpundan yapışıp kucağına doğru çekmeye başladığı şampiyonluk kupasını kaybetmiş, ya da kazanamamıştır.

Bu kayıp yolunda öncelikle kendi yaptığı hataları görecek ve bunları iyi tahlil ederek yoluna devam edecektir.

Bunu yaparken de söz konusu Türkiye de futbol olduğunda haksızlıktan tutun da adalete kadar nelerden yoksun bulunulduğunu bilerek ona göre hareket edecektir.

Yani bu işlerin, bu ülkede böyle seyrü sefer ettirildiğini anlayacak, bir başka deyişle "Ya bu deveyi güdecek ya da bu diyardan gidecek" şekliyle ben diyeyim "oyunu", siz söyleyin "futbolu" kuralına göre oynayacaktır!

Yoksa, seçilenlerin hedefe vardığı yerde, Üsküdar'ı geçmek için atın daha çok kendisine verilmesini bekler durur! 

Yazarın Diğer Yazıları