"Türk Kurultayı" için bakan azletmişti

Yaşar Usluer'den yeni bir yazı geldi. Önemli tespitlerine aynen katılıyorum. İçlerinden "Andımız olayı"nı öne çıkarıp buraya aldım:

"1933 yılından beri ilkokullarda her sabah söylenen Andımız sözde 'çözüm süreci' uğruna -açılım 19 Ekim 2009'da Habur sınır kapısındaki çadır mahkemesi olayı idi-. 8 Ekim 2018 tarihinde yönetmelikten kaldırılmıştı. Bundan ayrı sizin de belirttiğiniz gibi okullarda 'Andımız'ı men etmekle mi kaldı. Resmî kurumlardaki -Türkiye Cumhuriyeti- tabelalarını kaldırmadı mı? Kimi belediyelerdekiler üç ayrı dilde yazdırmadı mı? Karamanoğlu Mehmet Bey'in kemiklerini sızlatmadı mı?

Dağa taşa yazılan Atatürk'ün -Ne mutlu Türk'üm diyene- sözü de silinmedi mi? Türk Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk (Şimdi İYİ Parti Adana Milletvekili) Danıştay'a iptal davası açmıştı. Beş yıl sonra yasağın iptal edilmesi gecikmeli de olsa yerinde bir karardır. Zamanında sesini çıkarmayan, dava bile açmayan Bahçeli/MHP şimdi Danıştay kararına karşı çıkanlara sesini yükseltip MHP'li belediyelerin duvarlarına Andımız'ın asılmasına ses çıkarmıyor. Yani Bahçeli yine şaşırtıyor. Nisan 2000'de Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu kendi bakanı Abdülhaluk Çay'ı Cumhurbaşkanı Demirel'in katkılarıyla Türk Kurultayı yaptı diye azlettiren, sonra da Erciyes Kurultayı ile birlikte tamamen kaldıran Bahçeli değil miydi?

Emeklilikte Yaşa Takılanlar yasasına önce destek verip, sonra çekimser kalmasını nasıl izah edeceğiz? Bu durumda Bahçeli'nin "Papaz Brunson'un tahliye kararı millî vicdanı rahatsız ve huzursuz etmiştir. İfade değiştiren gizli ve satın alınmış tanıklar, davanın savcısında yapılan değişiklikler soru işaretlerini güçlendirmiş, şaibeleri artırmıştır."

 Sözlerine/samimiyetine nasıl inanacağız?

31 Mart 2019'da yapılacak belediye seçimlerinde kendi ili Osmaniye dâhil, hiçbir ilde belediye başkanlığını kazanamayarak, seçmenin de onu şaşırtacağına inanıyorum.

Ve Kaşıkçı olayı

Trump da ABD eski başkanları gibi 'tavşana kaç, tazıya tut' politikası uyguluyor. Esip gürlüyor ama Suudilerle silah anlaşmasını askıya bile almıyor. Oysa bize parasına ödediğimiz F-35 uçaklarını vermiyor. CIA Başkanı ve Dışişleri Bakanı'nı Türkiye'ye gönderip mavi boncuk dağıtıyor. Selman'a, PYD/YPG'ye 100 milyon dolar yardım ettirdiği gibi bize de yardım etmesini, Kaşıkçı olayının daha fazla deşelenmemesini istemiş olmasından kuşkuluyum.

Nitekim Erdoğan'ın baş danışmanı İlnur Çevik "Türkiye kendisine tepeden bakan, hatta PYD'ye ve YPG'ye yardım eden Birleşik Arap Emirlikleri'yle ülkemize karşı birtakım fitnelerin içine girdiği sanılan Veliaht Prens Selman'ın yaptıklarına karşı bu olayı kullanıp Kral Selman'a yardımcı oluyor... İşte bu yüzden Kral Selman, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı arayıp teşekkür etti. Türkiye gerçekten kıymetini bilene iyi dost dememiş miydi?"

***

Ampute ve TRT

Bu uykusuzluğu 1986'daki Dünya Futbol Şampiyonası'nda yaşamıştım. İlginç yan, o turnuva da Amputelerinki de Meksika'da yapıldı. Futbol takımımız, müthiş maçlar çıkararak ikinci tura geçti. Zorlanacak derken, önce İrlanda'yı sonra Rusya'yı farklı skorlarla mağlup etti. Yarı finalde ev sahibi Meksika'yı 4-0'la geçtiler.

Finalde de tek kale oynadık. Uzatmalarda yine gol kaydedemedik. Bunda Meksikalı yöneticilerin etkisi mutlaktı. Penaltılarda tek başarısız olan, kısa süre önce kazandığımız Avrupa Şampiyonluğunun mimarı Osman'dı. Üzüldük ama yine de ilk kez Dünya İkinciliği unvanını yakaladık.

Öte yandan TRT'ye gelince; Güney Amerika'da kuş uçmaz kervan geçmez  yerde yapılan şampiyonayı başarıyla naklettiler. Aldığım bilgiye göre bu iş 60 bin doların üstünde bir maliyet getirdi. Diğer ekranlara bakıyorum ellerini ceplerine atmadan TRT'den aldıkları filmleri yayınlayıp övgü yağdırıyorlar. Sanki daha önce kurumu karalayan bunlar değildi.

***

Nihayet bir hemşehri

İlk defa NTV'nin "Benim Şehrim"inde sunum görevi bir hemşehriye verilmişti. Konya yayımlanırken, bu şehir doğumlu Berfu Güven'i gördüm. Dünyaya gelmesi bir yana 18 yaşına kadar bu kentte yaşadığını söyleyerek lafa girdi.

Tarih ve mistisizmin başkenti Konya'da Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin kabrinin olması başlı başına değer. Ayrıca Süleyman Demirel'in ünlü "Üç beyaz"ı -şeker, un ve tuz- üretiminde de lider bir şehir. Beni şaşırtan, havuç yetiştirmede de liderliği oldu. Hep Beypazarı zannediyordum.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Parasız düşünür ama paralı iki misli düşünür. Tolstoy

Yazarın Diğer Yazıları