Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Türkiye'nin Suriye'deki Rus ruleti

Erdoğan yönetimi Ortadoğu özelde Suriye politikası 2011'den buyana bir hatalar zinciri şeklinde. Bu zincirin ilk halkası da Esad'ı yok sayan yaklaşım. Gömleğin yanlış iliklenen bu ilk düğmesi doğru iliklenmedikçe de farklı bir sonuç almak mümkün değil.

İktidar hiçbir hatasını kabul etmediği için politikasında değişikliğe gitmedi, ABD ve Rusya'dan gelen rüzgarlara göre savruldu ve ikisinin arasına sıkıştı.

Suriye sınırımız boyunca terör tehdidinin bırakın azalmasını giderek arttığı ve kök saldığı bir resim var. Türkiye Fırat'ın doğusunda ABD, batısında Rusya'nın domine ettiği politikaların baskısı altında. Dolayısıyla hareket serbestisi kısıtlı. Bu kısıtlı hareketi yapabilmek için bile ABD ve Rusya ile ilişkilerini bir diğerine koz olarak kullanıyor.

Bu bir şark kurnazlığı ancak ABD ve Rusya bunun farkında. Erdoğan yönetimi bunu görmek istemediği gibi Rusya ile ABD'nin Suriye'deki kazanımlarını karşılıklı olarak kabul ettiklerini, detaylarda anlaşamasalar da genel bir mutabakat çerçevesi içinde hareket ettiklerini de anlamak istemiyor.

ABD Türkiye'yi NATO müttefikliği ve Batı ittifakı üzerinden Suriye'de işbirliği yapmaya zorlarken, Rusya Astana sürecine dahil ederek Türkiye ile işbirliği ortamı yarattı. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarına zımni onay veren; İdlib'te Türkiye'nin kritik sorumluluk almasını sağlayan Rusya Türkiye ile ABD'nin arasına da girmeyi başardı.

Süleyman Şah türbesini taşıyıp vatan toprağını terk ederek Suriye'den çekilmiş Türkiye böylece Suriye'ye yeniden adım atmış oluyordu.  Böylece Rusya'nın oyun planına dahil oluyor, Rus ruleti oynamak zorunda kalıyordu. Bu oyunun son sahnesi İdlib.

Dedik ya Türkiye iki tarafı da idare etmeye çalışıyor. Papaz krizi ile başlayıp ekonomik savaş söylemelerinin uçuştuğu, savaş baltalarının çıkarıldığı ve PKK/YPG'ye binlerce TIR ve uçakla askeri yardım yapan ABD ile nedense askeri ilişkiler hiç etkilenmiyor. Menbic sınırındaki oyalama devriyeleri bile başarı olarak sunuluyor.

Bu işin tabiatına aykırı değil mi?  Türkiye'nin birliğine bütünlüğüne saldıran terör örgütüne açıkça destek veren, son günlerde Fırat'ın doğusunda hava savunma ağı kurarak uçuşa yasak saha ilan edip PKK/YPG için güvenli bölge oluşturarak Türkiye'ye düşmanca hareket yapan, Doğu Akdeniz ve Ege'de askeri olarak açıkça Rum-Yunan tarafında olan ABD ile askeri ilişkilerin iyi seviyede olması mümkün mü?

Papaz krizi ve ekonomik savaş suçlaması ve söylemleri Kurban bayramı ile birlikte sönümlenmiş gözüküyor. Bunun nedeni ne ola ki?

İdlib'te yaklaşan Suriye-Rusya operasyonuna karşı ABD'den yardım isteme hazırlığı mı?

Yoksa Batı'nın kimyasal saldırı senaryosu mu? ABD'nin daha önce iki kimyasal saldırı gerekçesiyle Suriye ordusunu iki kez vurmasını alkışlayan Türkiye Batı'nın Suriye ordusuna yönelik yeni bir saldırısını yine alkışlayacak mı?

İdlib'te temelde iki senaryo var.

Birincisi, Türkiye'nin İdlib'teki Nusracı/Kaideciler dahil tüm grupların birbirileriyle çatışmamalarını ve Esad yönetimine karşı saldırmamalarını temin etmesi. Bu grupları çatışmadan bir arada tutabilmek mümkün olacak mı? Kendi selefi anlayışta yönetimlerini kurmak isteyen bu grupların Afrin-Bab-Cerablus bölgelerine hatta Türkiye'ye geçişi engellenebilecek mi? Diğer üç çatışmasızlık bölgesinde olduğu gibi Suriye ordusu İdlib'e girip kontrolü almak istediğinde ne denilecek? Rusya ve Çin'in peşlerinde olduğu yabancı savaşçılar ne olacak? Bu sorular bu senaryonun zayıflığını göstermektedir. Sürdürülebilir değil. Çünkü kendi topraklarını kontrol almak isteyen Şam yönetimi girdiği anda sonuç yine çatışma.

İkincisi Suriye-Rusya operasyonu. Bu durumda yoğun bir çatışma ve eş zamanlı olarak Türkiye'ye doğru yeni göç dalgası. Bunlarla birlikte terörist gruplarında Türkiye'ye kaçması.

Erdoğan yönetimi muhtemelen biliyor. Her iki senaryo, Türkiye'yi ABD'nin yardımına mahkum edecek,  ABD'nin kucağına itecek gibi. Çünkü ikisi de aynı yere çıkıyor. Kimyasal saldırı senaryosu kötü gidişi hızlandırıp daha da karıştıracak. Sonrasındaki operasyonlar İdlib'teki kaosu artırıp Suriye ve Rusya'nın burada daha uzun süre meşgul edilmesini sağlayacak. Astana süreci de fiilen sona erecek.

Peki, ABD/NATO'nun yardımı Fırat'ın batısında da güvenli bölge kuralım, Türk sınırını koruyalım, hava savunma desteği verelim karşılığında Fırat'ın doğusundaki yapıyı kabullen şeklinde mi olacak?

ABD-Rusya oyun planlarıyla oynarsan onlara karşı kazanamazsın. Öyle gözüküyor ki ABD destekli Rus ruleti oyununda kendimizi vuracağız. İnşallah başımızdan vurmayız.

Yazarın Diğer Yazıları