Türkiye'ye tuzağı Hatice engelledi

Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan konsolosluğunda öldürülüp cesedinin yok edilmesini adının açıklanmasını istemeyen duayen bir büyükelçi ile konuştum.

Bugüne kadar dile getirilmeyen çok önemli bir iddiayı ortaya atan büyükelçi, "Kaşıkçı cinayeti Türkiye'ye ve özellikle cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kurulan çok büyük bir tuzaktı ama bu tuzağı Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz bozdu" diye konuştu.

Körfez ülkelerinin Katar'a uygulamaya başladığı askeri, ekonomik ve diplomatik ambargoya karşın Erdoğan'ın bu ambargoyu yok saydığını vurgulayan büyükelçi, "Türkiye'nin Katar'a askeri birlik yollayarak üs kurması körfez ülkelerinde büyük rahatsızlık yarattı" diye konuştu.

Körfezdeki Arap ülkelerinin klasik tutucu diplomatik ilişkilerinin yerini iki ülkenin veliaht prenslerinin aktif ve hırslı diplomatik atakları ile yıkılmak istendiğini Trump'ın da destek verdiğine dikkat çeken büyükelçi bu gelişmeleri şöyle yorumladı:

"Yakın arkadaş olan Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MbS) ile Birleşik Arap Emirlikleri'nin de facto lideri kabul edilen Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed (MbZ) 'Arap ülkeleri Birliği' kurmak, Orta Doğu politikasında Ürdün ve Mısır desteği ile büyük siyasi ve ekonomik güç oluşturmak istiyorlar.

İran ve Türkiye'nin bölgedeki güçlerine karşı politika üretmek amacı da taşıyorlar ki Amerika'nın ambargosu ile İran'ın ekonomik güç kaybedeceğinin hesaplarını yapıyorlar.

7 körfez ülkesinin Katar ambargosunu Türkiye'nin askeri destek verip, özellikle gıda sevkiyatı ile kırması ayrıca Türkiye'nin İran ve Rusya ile Suriye politikasında ağırlığını koyması da genç, aktif ve hırslı veliaht prensler MbS ile MbZ'yi çok kızdırıyordu.

Türkiye'nin Katar ile ilişkilerine gelince, ekonomik krizin en yoğun olduğu, dolar kurlarının tarihi rekorlar kırdığı Ağustos ayında Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin Erdoğan'ı ziyaret edip 15 milyar dolar tutarında yatırım desteği vermesi körfezin veliaht prensleri MbS ve MbZ'nin de hiç hoşuna gitmedi."

Büyükelçiye hemen sordum:

- Bu gelişmeleri Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesi ile nasıl ilişkilendiriyorsunuz?

Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine onay veren Suudi Arabistanlı merciinin otelde, yolda, aracında bu eylemi yaptırabileceğine dikkat çeken büyükelçi sorumu şöyle yanıtladı:

"Basit bir cinayet olarak bile planlanabilecek iken Kaşıkçı'nın başkonsolosluğa randevu verilerek davet edilmesi cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'ye karşı büyük bir komplo planlandığını gösteriyor.

Bu büyük siyasi komplonun en önemli göstergesi başkonsolosluktan ayrılan Cemal Kaşıkçı'nın kıyafetlerini giyen dublörüdür.

Hedeflenen büyük siyasi komplo şöyle sahnelenecekti.

'Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan ayrıldıktan sonra kayboldu. Suudi gazeteci Türk istihbaratı tarafından öldürüldü' iddiası ile Erdoğan'ı ve Türkiye'yi zora düşürecek büyük bir siyasi ve diplomatik suçlama kampanyası başlatılacaktı.

Ancak bu büyük komployu Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz'in tanıklığı ve ihbarı bozdu.

Şimdi Suudi Arabistan kralının bu cinayeti kabul etmesi karşısında Amerika, İngiltere, Fransa başta birçok ülkenin Suudi Arabistan'ın yanında yer almasına bakalım.

Eğer bu komplo tutsaydı bu ülkeler Türkiye ve Erdoğan aleyhine çok büyük bir baskı kampanyası başlatacaklardı."

Büyükelçi'nin açıklamalarını gerçekten çok önemli bulduğum için sizlere sunuyorum.

Suudi Arabistan Kralının, Amerika Başkanı Trump'ın Erdoğan ile kurdukları diyalog bu komployu aydınlatmaya yetecek mi?

Trump'ın dışişleri bakanı Mike Pompeo ile CIA Başkanı Gina Haspel'i Türkiye'ye göndermesi bu cinayetin arkasında MbS'nin yani Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın olduğunu ortaya çıkarabilecek mi?

İşte bu noktada Erdoğan'ın, "Türkiye'ye gelip bu cinayeti işleyerek Türkiye'den ayrılan 18 Suudi vatandaşını Türkiye'de yargılayalım" önerisi büyük önem taşıyor.

Bu konuda kararı elbette Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz verecek.

Duayen Büyükelçimizin ortaya koyduğu bu tabloya göre söylemek gerekir ki Türkiye'ye kurulmak istenen çok büyük bir komplo arkasında birçok soru işaretleri bırakarak önlendi.

Şimdi Türkiye'ye ve Erdoğan'a düşen önemli görev Kaşıkçı cinayetinin yani Türkiye'ye kurulmak istenen bu tuzağının talimatını veren baş sorumlunun ortaya çıkarmaktır.

Başarılabilir mi? İnşallah…

Yazarın Diğer Yazıları