Türkleri Jules Verne ile tanıştıran yayıncı

Türkleri Jules Verne ile tanıştıran yayıncı
Çocukluğunda ünlü Fransız yazarı Jules Verne'in kitaplarını okumamış, duymamış biri hemen hemen yok gibidir.

Jules Verne''in Seksen Günde Devr-i Âlem, Denizler Altında 20.000 Fersah, Kaptan Grant''ın Çocukları, İki Sene Mekteb Tatili, Ay''a Seyahat gibi romanlar Türkiye''de hemen her dönem, okul çağındaki çocukların okuduğu ilk kitaplar arasında yer almıştır. Jules Verne''in Türkiye''de belki de Fransa''dan daha çok sevilip okunmasını sağlayan kişi ise gazeteci, yazar ve çevirmen Ahmet İhsan Tokgöz''dür. Ülkemizin önemli edebiyatçılarını bünyesinde barındırmış olan Servet-i Fünun Mecmuası''nın kurucusu Ahmet İhsan Tokgöz, basın tarihimizde ayrı bir yere sahiptir. Kültür hayatımızın ilginç portreleri arasında yer alan Ahmet İhsan Tokgöz''ün daha önce 2 ayrı cilt halinde yayınlanan anıları Necati tonga tarafından tek cilt halinde ve "Matbuat Hatıralarım" adıyla okurla buluşturuldu. Tokgöz''ün 1928''de kaleme almaya başladığı ve 1888-1914 dönemi basınına ilk elden tanıklıklarla örülü anıları, yakın tarihimizin basın, edebiyat, kültür ve siyaset dünyasına kendine özgü bir pencere açmakta.

Tercüme ve telif olmak üzere pek çok kitaba imza atan Ahmet İhsan Tokgöz''ün en önemli eseri Matbuat Hatıralarım''dır. Matbuat Hatıralarım, bazı bölümleri Vakit ve Milliyet gazeteleri ile Servet-i Fünûn/Uyanış''ta tefrika edildikten sonra 1930-1931''de iki cilt hâlinde kitap olarak yayımlanmıştı. Matbuat Hatıralarım; yoğunlaşılan dönemler, üzerinde durulan olaylar ve olaylar içinde sunulan şahıslar bakımından edebiyatımızın en ilgi çekici hatıra kitaplarından biridir. Türk edebiyatı ve basın tarihi açısından önemli bilgiler içeren Matbuat Hatıralarım, aynı zamanda Osmanlı''nın son yarım asırlık serüvenine de ışık tutan önemli bir tarihsel kaynak.

Modern Türk edebiyatı kuşbakışı bir nazarla dahi incelendiğinde 1891-1944 yılları arasında yayımlanan Servet-i Fünun/Uyanış dergisinin edebiyat tarihimizde oynadığı önemli rol hemen göze çarpar. Önemli edebiyat topluluklarına ev sahipliği yapan ve kuşakların yetişmesini sağlayarak tam anlamıyla bir "okul" olan Servet-i Fünun''un bu kadar uzun süre yaşamasında, kuşkusuz, sahibi Ahmet İhsan Tokgöz''ün payı büyüktür.

Ahmet İhsan Tokgöz gibi ömrünü Bâbıâli Caddesi''nde geçirmiş, pek çok şair, yazar ve gazeteciyle dostluk kurmuş bir ismin kaleminden çıkması; dönemin diğer hatıra kitaplarıyla karşılaştırıldığında Matbuat Hatıralarım''a ayrı bir değer kazandırmakta.

Çolpan Kitap Tel:(0312 419 80 96

***

Bağımsızlık için 70 yıllık mücadele

Türkistan ve Avrasya konularında çok sayıda sivil toplum kuruluşunun kurucusu ve yöneticisi olan, 1980 yılından itibaren "Sovyetler Birliği", "Türk Dünyası", "Türk Dış Politikası" ve "Türk Tarihi" üzerine çalışmalar yaparak bu alanda yüzlerce makale ve dört kitap kaleme alan Prof. Dr. A. Ahat Andican''ın, "Cedidizmden Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi" başlıklı eseri, Türkistan''ı sömürgeleştiren Çarlık Rusyası''nın ve bilhassa Türk boylarından muhtelif milletler yaratarak Türkistan kavramını tarih dışına iten vârisi Sovyetler Birliği''nin politikalarına karşı koymak üzere Türkistan''dan Türkiye''ye, Hint alt kıtasından Avrupa''ya uzanan geniş bir coğrafyada Türkistanlı aydınların yetmiş yıl boyunca verdikleri "Bağımsız Türkistan" mücadelesinin özgün belgeler ve birincil kaynaklara dayalı ayrıntılı bir anlatısını sunmakta. Prof. Dr. A. Ahat Andican bu arada şu önemli tespitte de bulunuyor:

"Bu insanlık dışı ideolojiye karşı savaşmak ve ülkelerini bağımsızlığa kavuşturmak ümidiyle dış memleketlere çıkan kadrolar ise ''dünya dengelerini belirleyen büyük güçlerin çatışma alanında piyon olmak'' trajedisiyle karşı karşıya kaldılar."

2003 yılında ilk defa yayımlanmasından sonra bu alanda önemli bir boşluğu dolduran kitap, 2007''de Turkestan Struggle Abroad başlığıyla İngilizceye çevrilip Michigan Devlet Üniversitesinin Asya Tarihi ve Araştırmaları Bölümü tarafından Orta Asya konusunda yüksek lisans ve doktora öğrencileri için okuma listesine alınmış, 2010 yılında Central Asian Survey''de yapılan bir değerlendirmede, büyük ölçüde orijinal kaynaklara dayalı olarak yazılan kitabın temel bir başvuru eseri olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. 2010''da Türkistan Üçün Küreşler başlığıyla Uygurcaya, 2017''de Türkistan Uçun Küreş başlığıyla Özbekçeye aktarılan bu muhalled çalışma, topraklarına tahakküm eden totaliter bir rejime karşı başka ülkelerde siyasi ve fikrî mücadele veren mülteci aydınların bazen Alman ve Rus cephelerinde ölmek, bazen hapsedilmek, bazen siyasi baskılara uğramak, bazen sürülmekle bedelini ödedikleri ve semereleri yirmi birinci yüzyılın kazanımlarını belirleyecek büyük ve mukaddes kavgalarının tarihî seyrini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlığın şafağından beri varolan "Türkistan" kavramının geleceğine de ışık tutuyor.

Ötüken Neşriyat Tel: (0212) 251 03 50

***

HAFTANIN KİTABI:

Kartalların tanıklıkları

Emekli olduktan sonra meslek hayatları boyunca ayrılmaz parçaları olan silahı bırakıp eline kalemi alan komutanlar kervanına 25. Türk Hava Kuvvetleri Komutanı Halil İbrahim Fırtına da katıldı. Fırtına Paşa, Türk Hava Kuvvetleri''nin kendisinden önceki komutanlarıyla konuşarak daha önce yapılmamış bir çalışmayı okurlarla buluşturdu. "Alçalmadan Yükselenler / Komutanlar Anlatıyor" adlı kitap Türk havacılık tarihine damga vuran komutanların ağzından bilinmeyen pek çok gerçeği de gündeme getiren bir belgesel. Hava Kuvvetleri eski komutanları Tahsin Şahinkaya, Halil Sözer, Cemil Çuha, Safter Necioğlu, İlhan Kılıç ve Nahit Özgür''ün anlatımlarıyla aydınlanacak konulardan bazıları şöyle:

*Hava Kuvvetlerinin nasıl kuruldu? *İkinci Dünya Savaşı''nda yaşananla.r *Kıbrıs Barış Harekâtının bilinmeyenler. *ABD''yle yaşanan sorunlar *Silah envanterini genişletme çabaları. *"Kendi uçağını kendin yap" kampanyası. *27 Mayıs''tan Aydemir olayına. *12 Mart''tan 12 Eylül''e.

Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82

***

Yalman''ın tespitleri...

Mart ayında koronadan vefat eden Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, "Yüzyıllık Kutuplaşma" adlı kitabında çarpıcı saptamalar yapıyor:

Sovyetlerin yıkılması ve soğuk savaşın sona ermesi ile ortaya çıkan siyasi ve askeri değişiklikleri iyi okuduğumuzu söylemekte zorlanıyorum. Uluslararası organizasyonların paradigaları ile ulusal çıkarlarımız arasındaki ilişkileri gerçekçi olarak sorguluyamadık. Değişen dünyanın ortaya çıkardığı gerçeklerin ışığında zihin dünyamızda eğitimlerimizde gerekli reformları gerçekleştiremedik. Değişen tehdit anlayışına göre sağlıklı bir değerlendirme yapamadık. Herşeyin başı güvendir. Güven yoksa toplumdaki ayrışma kaçınılmazdır. Yüzyıllık sorunlarımızı bir çığ gibi büyütüp içinde kaybolmaktansa sorunlarımızı güneş sıcaklığında eritip toplumda huzurlu yaşamının yolunu bulmalıyız.

ASAM Yayınları tel:(0212) 698 93 54

***

KÜTÜPHANEMDEN:

Bir zamanlar kimler gelmiş, kimler geçmiş?

Bir masal girişinden çok, ebediyete intikal eden bir sevdiğimizin ardından onunla ilgili hatıraları yaderken söylendiğinde, "bir varmış, bir yokmuş" sözünü daha anlamlı bulurum. Hele bu kaybettiğimiz zamansız yitirilmiş biri ise bu söz durumu mükemmel şekilde özetlemeye yeter. Meseleye dünya ölçeğinde baktığımızda; zaten insanoğlu bir var, bir yok değil mi? Bugün tanıtmak istediğim kitabın adı da, "Bir Varmış, Bir Yokmuş / Portreler"... Kitabı, ismi ünlü "Akbaba" mecmuasıyla özdeşleşmiş Yusuf Ziya Ortaç yazmış. Elimdeki baskısı 1960 yılında İstanbul Yeni Matbaa''da 6 bin adet basılmış. Yusuf Ziya Ortaç, her hafta Akbaba''da yazdığı hatıralarını vehatıralara konu olan  tanıdığı ünlülerin portrelerini bu kitapta toplamış.

Kitapta aralarında Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Mithat Cemal, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin, Yahya Kemal ve Reşat Nuri''nin de bulunduğu edebiyat ve kültür hayatımızın 24 ünlü siması ile bunların Münif Fehim tarafından çizilmiş karakalem portreleri yer alıyor. Yusuf Ziya Ortaç, "Bu kitap" başlıklı takdim yazısında çalışmasının muhtevası hakkında şu bilgiyi veriyor:

"Batıda zengin bir hatıralar edebiyatı vardır. Biz bu yönden züğürtüz. Hatıralarını yazmış padişah, vezir, serdar tanıyor musunuz? Evet diyemeyeceğiniz kadar az, değil mi?

Ben, kendi küçük hayatımın bazı hatıralarını zaman zaman dostlarıma anlatırım. İlgi ile dinlerler... Bu ilgi, bana onları yazmak arzusu verdi. Önce, her hafta Akbaba''ya yazdım. Okuyucularımdan gördüğüm sevgiyi, kelimelerim ödeyemez.

Şimdi o cömert, o alicenap iltifatları biraz olsun ödeyebilmek için, yazdıklarımı okurken tekrar uyunan hatıralarımı da katarak bir araya topluyorum" 

                                                                                                                 (Ahmet Yabuloğlu)