"Türk'üm" ama mahkeme kararıyla!

"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım..."

Ve Türkiye Cumhuriyeti'nde, bunu haykırabilmek için "mahkeme kararı"na ihtiyaç duyuyorum!

***

"İlkem: Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,

Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir."

Fakat bunu ancak yüksek mahkeme izin verirse ilan edebilirim!

***

"Ülküm: Yükselmek, ileri gitmektir."

Lakin alçalmak ve geriye gitmekle meşhur bir kafa bunu yasaklamaya cüret edebilir!

***

"Ey Büyük Atatürk!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. "

Ama içimden!

***

Sizi bilmem ama ben çocuklarımızın "Andımız"ı "mahkeme kararıyla" okuyacak olmasından, "Andımız"ı okumak için böyle bir mahkeme kararına muhtaç olmamızdan dolayı utanıyorum; başım eğik...

Yine de...

 "Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk'üm diyene!"

***

İsmail Koncuk'tan özür dilemeyecek misiniz?

İsmail Koncuk, uzun yıllar Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen'in Genel Başkanlığını yaptı.

Rejimin oylandığı 16 Nisan referandumunda "1923 Cumhuriyeti"nden, Atatürk'ün kurduğu devlet modelinden, demokrasiden, parlamenter sistemden, kuvvetler ayrılığından yana tavır aldı diye uğramadığı baskı ve hakaret kalmadı. Bunu dillendirmedi ama sağır sultan bile biliyor ki tehdit edildi...

Eğilmedi; tersine kendisini hedef alan siyasi organizasyona/operasyona karşı siyasi mücadele vermeye karar verdi ve İYİ Parti listesinden TBMM'ye girdi. Şimdi Adana Milletvekili.

Koncuk'u referandumdaki tavrından dolayı linç edip sonra da İYİ Parti'ye katılımını "ihanet" diye yaftalayanlar iki gündür "Danıştay'ın Andımız kararı"na coşkuyla alkış tutuyor, var güçleriyle destek oluyorlar.

Bilmiyorum farkında mı değiller yoksa bilmezden mi geliyorlar;

Danıştay o kararı aldıysa İsmail Koncuk sayesinde aldı!

Koncuk, Türk Eğitim Sen Genel Başkanı olarak o davayı açmasaydı, Danıştay'ın da bu yönde bir karar vermesi mümkün olmayacaktı.

Eyyyyyyy, "yerli ve millî" maskesini takınca herkesi her şey ilan edebileceğini zannedenler, teşekkür borçlu olsanız da teşekkür etmenizi beklemiyorum da, sırf Andımız'ı kaldıranlara yaranmak uğruna yaptığınız yakıştırmalar için bir özür de dilemeyecek misiniz Koncuk'tan acaba?

***

Ayşe Kılıçdaroğlu(!)

Meral Akşener'in Yeniçağ Ankara Temsilciliği'ni ziyaretinden bir gün önce yakın dönem siyasi tarihimizde benzeri olmayan bir olay yaşandı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin eski İçişleri Bakanı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "özel duruşma"da ifade vermek üzere "hâkim huzuruna" çıkmak durumunda bırakıldı.

"Terör" davasından, "darbe" davasından, "yüz kızartıcı" bir suçtan, "hırsızlık"tan, "yolsuzluk"tan, "dolandırıcılık"tan, "vatana ihanet"ten filan değil ha... Kendisine yöneltilen bir hakarete karşılık vermekten!

Hatırlarsınız, TBMM eski Başkanı İsmail Kahraman, Meral Akşener için "Meral Kılıçdaroğlu" ifadesini kullanmıştı. Akşener de cevaben yaptığı açıklamada Kahraman hakkında "belam" ifadesini kullandı.

Akşener'in kendisine eşi dışındaki bir başka erkeğin soyadını takan Kahraman'a açtığı dava, jet hızıyla ve Kahraman'ın beraatıyla sonuçlandı. Kahraman'ın Akşener'e açtığı davada ise işler Akşener'i mahkemeye getirtmeye kadar vardırıldı!

Benzeri var mı?

Ayrıca...

İsmail Kahraman beraat ettirildiğine göre demek ki artık herkes herkesin karısına kızına başka erkeklerin soyadını takarak hitap edebilir; serbest...

Biri, Kahraman'a verdiği cevaptan dolayı Akşener'i yargılayan hâkimin yahut Akşener'e hakaret etmediğine kanaat getirip Kahraman'ı beraat ettiren hâkimin karısına Ayşe, Fatma, Hayriye adı her neyse bilmem kim Kılıçdaroğlu dese, o beyefendiler bunu da "hakaret" olarak algılamayacaklar mı acaba?

***

Daha ne olsun?

Et ithalatı ihalelerinin sonradan yapıldığına dair iddiaların sorulduğu bakandan el cevap:

- Sonradan yapılsa ne olur!

Söyleyeyim:

- Usulsüzlük olur...

- Yolsuzluk olur!

- Devletin çivisi çıkmış olur!

***

SORU-YORUM

Sayın Bekir Bozdağ,

Bakanlığınız döneminde...

İktidar olarak önce ne istedilerse verip sonradan terör örgütü ilan ettiğiniz "FETÖ" yapılanması "millî orduya kumpas" kurarken, bu kumpaslarla Türk ordusunun, Türk akademisinin, Türk medyasının, Türk biliminin, Türk siyasetinin içini boşaltırken hatırlamadınız...

Hukuksuz kararlarla insanlar mezara tahliye olurken, mezarda beraat ederken hatırlamadınız...

Daha dün "casus" dediğiniz adam yalancı gizli tanıklarla ülkesine kaçırılırken hatırladınız...

Bir cinayet iddiasının baş şüphelisi olan konsolos elini kolunu sallaya sallaya ülkesine dönerken hatırlamadınız da...

Danıştay, "Andımız"ın okunmasının yolunu açınca mı hatırladınız Türkiye'nin "hukuk devleti" olduğunu?

Yazarın Diğer Yazıları