Yakın siyasi tarihe ayna tutan anılar

Yakın siyasi tarihe ayna tutan anılar
İlkelerinden taviz vermeyen dürüst kişiliğiyle politika sahnesinde saygınlık kazanan Rasim Cinisli, siyasi hayatında tanıklık ettiği önemli olayları, "Bir Devrin Hafızası" adıyla kitaplaştırdı.

Hatıralarını, unutulan veya unutturulmak istenen gerçekleri okurlarla paylaşmak amacıyla kaleme aldığını belirten Rasim Cinisli Erzurum'un köklü ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç bir üniversite öğrencisi olarak geldiği İstanbul'da kendini politik bir ortamın içinde buldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken dönemin önemli fikir adamlarıyla tanıştı. 27 Mayıs yargılamalarına tanıklık etti. Zorlu bir mücadele sonunda MTTB genel başkanı oldu. Kendi deyimiyle "İnançlı genç bir kadronun neleri başarabildiğinin onurlu heyecanını burada yaşadı." Başkanlık dönemi boyunca unutulmaz faaliyetlere imza attı. Gençlik lideri olarak başarıları onu siyasetin içine çekti. Adalet Partisi'nden Erzurum milletvekili seçildi. Süleyman Demirel'e muhalif 41'ler Hareketi içinde yer aldı. Demokratik Parti'nin kurucularından oldu ve 1973 seçimlerinde yeniden parlamentoya girdi. Aktif politikaya uzun bir süre ara verdikten sonra 1990'lı yıllarda Tansu Çiller'in davetiyle DYP İstanbul İl Başkanı oldu. Ancak kısa süre sonra istifa etti.

Siyasi tarimizde bir döneme ışık tutup karanlık noktaları aydınlatan kitapta cevabını bulan sorulardan bazıları şöyle:

*27 Mayıs'ın arkasında kim ya da kimler vardı? *Darbeler ülkenin geleceğini nasıl etkiledi? *Milletimizin en kıymetli varlığı gençliğe nasıl kıydılar?  *12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından Cevdet Sunay'ın "derin ve sonu karanlık bir çıkmaz" dediği tehlike neydi? *"Başarılı olsalardı Türkleri Sibirya'ya süreceklerdi" diyen başbakan kimdi? *Yurtdışından uzanan ellere kimler kucak açtı? *Osmanlı Hanedanı'nın Türkiye'ye dönüşüne izin veren yasa hangi koşullarda kabul edildi? *12 Eylül'de Kenan Evren Türkiye'nin elindeki en büyük kozu Yunanistan'a nasıl teslim etti?

Doğan Kitap Tel: (0212) 373 77 00

***

Muhalif olmak vatan hizmetidir

Ekonomi yazarı Atilla Yeşilada, "Muhalif Bir Ekonomistin Güncesi" adlı kitabında yaşadığımız yılları ekonomi pencesesinden gözlemlerken eleştirel siyasi yaklaşımını da cesurca ortaya koymaktan çekinmiyor:

AKP ve onun besleyip kontrol ettiği medya sayesinde zaten çok cılız bir güdü olan "kritik düşünme" ve "yapıcı eleştiri" huyumuzu tümüyle yitirmiş durumdayız. Cumhurbaşkanının yüksek faizin yüksek enflasyona neden olduğunu iddia ettiği; isminin başında "Prof" titri olan, yüksek tirajlı gazetelerde köşe tutan koca adamların da "ya, öyledir, valla" diyebildikleri Alis'in Harikalar Ülkesinde'yim, nasıl muhalif olmayayım? Muhalif olmak bir vatan hizmeti... Gerek gazeteci, gerekse ekonomist kimliğimle benim görevim hükümet ve kudret sahiplerinin icraatlarını övmek olmamalı. Översem, iyice şımarıp daha da büyük hatalar yaparlar. Kitabı okuduğunuzda Türkiye'nin nasıl adım adım sefalete sürüklendiğini göreceksiniz. Yapılan hataları, sifonlanan fonları, eşe-dosta dağıtılan pozisyonlar ve ihaleleri biz yazmasak, halk nasıl öğrenecek?  Modern bir toplum, güçlü bir muhalif basın olmadan nasıl demokratik kararlar verebilir? Türkiye bir türlü muhalif düşünce ile ekonomik kalkınma arasındaki sıkı bağlantıyı da çözemedi. Bir şeyi keşfetmek için önce varolandan memnuniyetsizlik duymak lazım. Varolanı sorgulamak, sürekli eskiyi eleştirip, yeni düşünce üretmek inkişaftır. Einstein de muhalifti, Steve Jobs da. Ben, öyle meydanlara inip şimdilerde yapılan zulmü protesto edecek halim yok. Ama yarın tarihin, bu dönemde yapılan haksızlıklara sessiz kalan her düşünürü yargılayacağını çok iyi biliyorum. Türkiye'nin nesiller boyunca sefalete mahkum edilmesine sessiz kalmanın bir insanlık suçu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle de karınca kararınca muhalefet görevimi icra ediyorum. Sizi bilgilendirmek için... Hükümeti uyarmak için...Tarihe not düşmek için…

Parola Yayınları Tel:(0212) 483 47 96

***

HAFTANIN KİTABI

Türkiye için geç olmasın

Araştırmacı yazar Hüseyin Hakkı Kahveci, Türk Milleti ve Atatürk Cumhuriyeti'nin büyük bir ihanet ve kuşatmayla karşı karşıya olduğunu belirterek "Atatürk ve Cumhuriyete Kuşatma Yahuda" adlı yeni kitabını şöyle takdim ediyor: Olacağı olmadan önce yazıyorum.Yarın çok geç olmasın.Yaşanan ihanet ve oyundan, kuşkusuz, en büyük zararı Türk Milleti görmekte. Evangelist ve siyonist bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Bu durum Atatürk'ün vefatıyla hızlandı. Atatürk bu hususları çok iyi bilen tek kişiydi. Osmanlı'ya yapılan YAHUDA kuşatmasını çok iyi biliyoru.

Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak kuşatmayı yardı. Maalesef sonrası göreve gelenler YAHUDA hizmetkarları olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni tekrar kuşattılar. Aslında Türk Milleti kuşatılıyordu. Kitabımı bu yüzden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e ithaf ettim. Bu kuşatmadan çıkabilmemizin yegane aklı ve formülü Atatürk'ün bizlere bıraktığı miras olan  Türk milleti olabilmektir.Ne mutlu Türküm diyebilmektir.

Ulak Yayınları Tel:(0212) 527 29 26

***

Avukatın kalemiyle

İyi avukatlığının yanı sıra Türkiye'ye dair yazılarıyla da dikkat çeken Uğur Tarhan yazılarını "Yüzleşme" adıyla kitaplaştırdı.

"10 yıldır yazdıklarım  arasından seçtiğim YÜZ yazı ile kendi hikayemizle YÜZLEŞMEK istedim" diyen Tarhan şöyle devam ediyor: "Bu kitapta anlatmak istidiğim şeyler var. Hayat paylaşınca güzeldir. Acıyı, sevinci, isyanı, sevgiyi paylaşmak için yazıldı bu kitap.

Eğer bu kitaptaki bir yazı bile aklına, yüreğine dokunabilirse maksadımız hasılolmuş, muradımız gerçekleşmiş demektir.

Bu eserin ortaya çıkması yönünde bana güç verip, teşvik eden bütün dostlarıma teşekkür ediyorum"

Aygan Yayıncılık Tel:(0216) 336 21 25

***

KÜTÜPHANEMDEN

Bir Jöntürk'ün gözünden Mustafa kemal

Türk dilcisi ve yazarı Ahmet Cevat Emre (1877-1961), "İki Neslin Tarihi" adlı kitabında kendi hayat hikayesi ekseninde ülkede Cumhuriyet öncesi ve sonrası yaşanmış olayları aktarıyor. Pek tabi her hatıratta olduğu gibi burada da pek çok sübjektif  bilgiler var. 1960 yılında Hilmi Kitabevi tarafından basılmış kitabın kapağındaki, "Mustafa Kemal Neler Yaptı? Son asırda memleketin geçindiği en mühim tarihi vak'aların en canlı ve doğru hikaye ve tasviri..." ibaresi muhteva hakkında bilgi vermeye yetiyor.

Harb Okulu'nda okurken siyasal bir suçtan ötürü yetmişsekiz arkadaşıyla Trablusgarb'a sürülen (1895) Ahmet Cevat Emre, Avrupa'ya kaçarak Jöntürkler'e katıldı. Meşrutiyet'in ilanından sonra yurda dönüp, Siper-i Saika gazetesinin yöneticiliğini yaptı. Darülmualllimin'de (1909-1912) ve Darülfünun' da ders verip, Alfabe Komisyonu'nda üyelik yaparak (1928), Türk Dil Kurumu'nun kuruluşundan ölümüne kadar dilbilgisi ve derleme kollarında çalıştı.

Ahmet Cevat Emre, "İki Neslin Tarihi" kitabında "Mustafa Kemal'in Rolü" başlığı altında şunları yazıyor:

Enver'in Almancı olarak Türkiye'yi harbe nasıl soktuğunu gördük. Mustafa Kemal ise ne Almancı, ne İngilizci idi; ona göre iki dev üçlüler arasında patlak veren Cihan Harbi'ne de acele girilmeyecekti; beklenecek, harbin seyri en büyük dikkat ve anlayışla takip edilecek, tam zamanı gelince fırsat kaçırılmayacak, seçilecek tarafla ittifak edilerek zafer sağlanacak, böylece kuvvetli , bağımsız hür bir Türkiye yaratılmış, kültür ve medeniyet yolu bize de açılmış olacaktı...

                                                                                                    (Ahmet Yabuloğlu)