Yalancılar ne kadar başarılı?

Yalancılar ne kadar başarılı?

Millî değerler, evrensel değerler, alt düzey değerler, üst düzey değerler, bilimsel değerler ve hatta dini değerler, hiç birini arama. çünkü yok.

Adamlarda arlanma, utanma, gocunma gibi insani özellikler gitmiş yerine iktidar robotları gelmiş.

Bunlarla fikir mücadelesi olur mu?

Bunlarla siyaset yapılır mı veya siyasi tartışmaya girilir mi?

Türkiye''nin en büyük sorunu işte bu: Ahlaksızlık!

Ahlaksızlar ordusu karşısındayız. Gerçeğin peşinde olmaları gerekirken yanlışı ölüm pahasına savunma peşindeler. Koskoca ilahiyat profesöründen, en üst düzey bürokrasiye, politikacısından gazetecisine kadar temel sorunumuz bu. Dolayısı ile ahlak da yok. İlkeler değerler yok.

Ahlak olmayınca vicdan kenara çekilir zaten.

Ülkemizin ekonomiden, kalkınmadan, politik başarıdan önceki en başat sorunu bu.

Din bile bu ahlaksızlığın pençesinden kurtulup özgürleşeceği günü bekliyor. Onlara sorarsanız en büyük dindar kendileri. Öyle ki AKP''ye oy vermek, iktidarda kalması için doğruyu elinizin tersi ile itip yalan söylemek mubah, hatta sevap.

Bu benciller sürüsünün bizi getirdiği yer ortada. Hâl böyle olmasına rağmen, sürekli muhalefete çamur atmaya devam ediyorlar.  Değerleri ötelemiş, ahlakı kenara itmiş kimselerden bekleyeceğimiz ne olabilir?

Mesela Kılıçdaroğlu, AB büyükelçilerine mektup göndermiş. Demiş ki: "Kanal İstanbul projesine kredi vermeyin. Bunu ülkemizin aleyhine görüyoruz. İktidar değişirse borcu ödemeyiz.."

Ne demesini istiyordunuz?

"İstanbul''u yıkın. Türkiye''yi borçlandırıp kendinize bağlayın. Tıpkı paralı yol ve köprüler gibi size sittin sene Türkiye para akıtsın" mı demeliydi.

Ne diyorlar?

"Türkiye''yi gâvura şikâyet etti."

Şimdi bunlar vatansever milliyetçi, biz Türkiye düşmanlarıyız öyle mi?

Bırakın şehitleri, gazilere dahi saygısı olmayanlar, tutturdular; "şehit yakınına sövdü de sövdü" nakaratına.

Tamam, sövdü,  İYİ Parti de görevinden aldı. 

Bu olayın doğru değerlendirmesini yapmak yok mu?

Yok!

Kardeşim sen, onlarca kurşun yemiş asker, polis ve korucuyu "vücudunda yeterince hasar yok" deyip gazi saymıyorsun. Kahramanlara "kolunu bacağını kayıp et de gel, seni gazi sayarım" diyorsun. Kolunu bacağını kayıp etmiş gazilerin ilişme (protez) kol ve bacak paralarını tamamıyla karşılamayıp itiraz ediyor, parasını kendilerine ödetiyorsun. Hâlbuki onlar, hepimiz için vücutlarının en önemli uzuvlarını kayıp ettiler.

Ne hazin bir manzara, değil mi?

İnsanlar, ülkeleri için kolunu bacağını kayıp ediyor, ülkeyi yönetenler; "parasının tamamını veremeyiz" diyor…

"Millîyiz" diyenlere bak.

Kimin parasını kimden esirgiyorsunuz? Milletin parasını, millet için ölüme koşanlara çok görüyorsunuz öyle mi?

Sade bununla kalınsa iyi.

Mahkemeye verip, evine haciz koydurttuğunuz kaç şehit yakını var? Konuyla ilgili kaç medyada haber çıktı bilen var mı?

Oğlunu şehit veren Pakize Akbaba''yı kamuoyu tanır. Şehit Anaları Derneği başkanıdır. Basında çokça görünen bir hanım. Kendisi, kaç kere görüşmek isteği ile müracaat ettiyse de parası hazineden verilen, dolayısı ile milletin parasıyla yapılan saraya kabul edilmedi. Yetmedi eleştirilerinden dolayı "bize hakaret etti" denilerek hakkında dava açıldı. Eğer gözünüzde cezaevlerinden afla çıkardıklarınız kadar değeri olsaydı, Pakize Hanım''a saygılı davranırdınız.

Nereden buraya geldik? Türkiye''nin temel sorununun ahlak olmasından. İnsan kalitesinin mevcut durumundan buraya geldik. Size göre bu insan tipolojisinden büyük Türkiye çıkar mı? 

Yazarın Diğer Yazıları