Yandaşları yönetme merkezi

MasterChef'ten kim elenecek diye beklerken, klasik Acun Ilıcalı tezgâhına takılıyoruz. Reklam-tanıtımların ardı arkası kesilmiyor. Tahammül çok zor. İzleyiciye bu kadar saygısızlık! Kimin umurunda?

Tuğçe'nin elendiğini öğrenene kadar, bir basketbol maçı çeyreği kadar süre geçiyor. Sırf bu nedenle kanal değiştiren çok. Ertesi sabah birbirlerine soruyorlar "Kim elendi?" Yani bu sorumsuz anlayışa uykusuzluk dayanamıyor.

Böylesi uygulama sebebiyle geçenlerde az daha gol yiyordum. O Ses Türkiye'de -o da Acun'un programı- yeni Dodan adayının hangi jüri üyesini seçtiğini kaçırdım. Bir yakınıma sordum, "Hadise'yi seçmedi." dedi. Ben de ona güvenip yazdım. Bereket, yazı işleri masasından müdahale edildi: "Hadise'yi tercih etti." Yanlışım, böyle önlenebildi.

İnsanları canından bezdiren bitmez tükenmez reklamlara gelince bir felaket hâlini aldı. Lütfen, reklam verenlere dikkat edin. Yahu "Metro İstanbul"un reklama ihtiyacı mı var? Alternatifi yok ki. TV 8'e ve diğer yandaşlara verilirken, geride kalan birkaç kanala niçin verilmiyor? Bu mu sizin adaletiniz.

Ayrımcılık

Bir başka örnek daha vereceğim. Aynı kulvarın satmayan gazetelerine bile ilan yağdırılıyor. Vaz geçtik ulusal veya dinî bayramlardan. Normal günlerde de aynı durum var. Eğer bıraktık muhalif olmayı, ortadan dahi olsanız "kara liste"ye dâhilsiniz. Bunlara ayrılan "Brezilyalıların zafer işareti." Bilmeyenler için bu işaretin ne anlama geldiği konusunda biraz ayrıntı vereyim:

"Baş parmağın, yanındaki iki parmağın arasından geçirilmiş hâli". Bunu ilk defa Washington DC'deki dostlarımın elinde görünce şaşırmıştım. Açıklama yaptılar; "Churchill'in iki parmağını havaya kaldırması ile aynı anlamı taşır." Ben de cevap olarak "Türkiye'de cinayet sebebidir." karşılığını vermiştim.

Doğrular ve yanlışlar

Nereden nereye geldik, deyip asıl konumuza dönelim. Ülkemiz son yıllarda her anlamda yanlı yönetimde. Ekranlara çıkacak konuşmacılar dahi, bir merkezden yollanıyor. Yoksa İdris Kardaş ve Mustafa Şen gibilerin televizyonda ne işi var? Bu tercih, Okan Müderrisoğlu gibi iktidar yanlısı isimlere de haksızlık. Müderrisoğlu veya Burhanettin Duran gibileri dinleyebiliyoruz. Saçmalamıyorlar. Kimi savlarına da iştirak edebiliyoruz.

Neticede iktidar güdümündeki reklam dağıtımından başka bir şey beklemek hayal. Bu han-ı yağmada milyarlarca dolar borçlanıp bunu hükûmet eliyle ötelemek ise anormal...

***

Beyaz camdan gelen sesler

Madem baş aşçı yarışmasıyla başladık, aynı yolda devam edelim. Memet Özer'le Mutfak'ta bu hafta iki konuk almıştı. "İnce ruhlu modacı" Hakan Akkaya ile Çağla Şikel oradaydı. Özer, ismine ne kadar risotta "arpa şehriye" dese de müthiş bir yemek yaptı. Bu gösteriye arpa şehriye demek gerçekten hafif kalır. İçine konulan malzemelere bir bakın:

Fırında kuzu kol- biber-soğan-sarmısak-patlıcan-kabak-domates püresi-pirinç-bezelye-mısır-fesleğen-tereyağı-zeytinyağı-parmesan peyniri. Bu muhteşem olayın üstüne bir de pasta çeşidi -ekler- eklendi. Sırf malzemeye ödenen parayla bir yatılı okulun 50 kişilik sınıfına yemek çıkarabilirsiniz.

İlginç taraf

Ana yemeğin yapım safhasında Çağla Şikel'in çıkardığı sesler ikiye ayrılmıştı:

-Immh, ımmh.

-Aah, aah.

Servis yapılırken "aaay, aay"lar duyuldu. Eğer ekranın görüntüsü olmasa "Gri'nin Elli Tonu" filmini izleniyor sanabilirdik. Televizyon başındaki garibanların midesinden gelen gurultular ise sanırım bir trampet takımıyla eş değerdi.

***

Güreş yazarlığı

Türkiye Kupası maçlarının yayını, 90'A programını saat 23.00'dan sonraya taşıdı. Neyse ki, tekrarı vardı. Hıncal Uluç'un günümüz spor medyası eleştirisine aynen katıldım:

"Ali Gümüş'ün vefatıyla güreş yazarlığının bittiğini" açıklamasını beğendim. Mevcut kafalarla yeni bir Gümüş'ün çıkmasından da ümidimiz yok.

Dersimiz Türkçe/Medyanın dili

Fenomen sunucumuz Müge Anlı'dan:

- Ondan sonra yerine "andan sonra" diyor.

- Çamur yerine "toprak çamuru" diyor.

- Maddeten yerine "madden" diyor.

- Karıştırmak yerine "katıştırmak" diyor.

- Antrparantez yerine "antiparantez" diyor.

- Göz var izan var yerine de "göz var nizam var" diyor.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Bir anlık sabır, büyük bir felaketi önler. Bir anlık sabırsızlık bütün bir hayatı yıkar. Çin atasözü

Yazarın Diğer Yazıları