Yanlış faiz anlayışı enflasyonu vurdu

Nisan ayında yıllık TÜFE oranı 17,14 ve yıllık Yİ-ÜFE oranı ise yüzde 35,17 oldu.
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli artmasıdır. Enflasyon gelir-kaynak ve servet dağılımını bozar, sabit gelirlinin satın alma gücü düşer, yatırımları engeller ve iktisat politikaları dikiş tutmaz.
1960''lı yıllarda kalkınma yarışına Güney Kore''ye göre daha önde başlayan Türkiye''nin bugün bu yarışta daha çeyrek pisti bile geçememiş olmasının temel nedenlerinden birisi enflasyondur.
IMF''nin 2001 Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı enflasyonun köpüğünü aldı ve fakat öngörülen yapısal reformlar yapılmadığı için enflasyon yüzde on düzeyinde kronikleşti. 2018 kur şoku ve sonrasında kurlardaki artış bu yüzde 10 enflasyonu da artırdı.
Siyasi iktidarın yüzde 10 kronik enflasyonu çözmesi imkansızdır. Çünkü, her şeyden önce devleti kurumsal devlet haline getirmek ve popülizmden vazgeçmek gerekir. Popülizmden vazgeçmesi AKP''nin kuruluş ve varoluş şifrelerine aykırıdır.
2018 sonrası kur artışlarının yarattığı ilave enflasyonun tek nedeni Sayın Erdoğan''ın faizler konusundaki yanılgısıdır. Şimdi Merkez Bankası Başkanı gösterge faizini enflasyonun üstünde tutacağını söylüyor ve fakat geçmiş uygulamalara bakarsak, Sayın Cumhurbaşkanı''nın faizlere yeniden müdahale etmeyeceğinin bir garantisi olmadığını görürüz. Bu nedenle faiz ve enflasyon ilişkisini bir defa daha yazmak gereğini duyuyorum.
Türkiye sürekli nominal faizi konuşuyor. Gerçekte yüksek enflasyon nominal faizlerde yanılgıya neden olur. Bu nedenle enflasyonun etkisini bertaraf etmek ve reel faizi konuşmak gerekir. Dahası faiz ve enflasyon ilişkisi; ülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjonktüre, talep yapısına, güven durumuna göre değişir.
1- Düşük faiz-Eksi reel faiz...
Eksi reel faiz, yatırımların maliyetini düşürür ve yatırım hacmi artar. Türkiye''de 1980 öncesi eksi reel faiz vardı. İmalat sanayisinde gelişme o yıllarda oldu. Bugün eksi reel faiz de olsa, yatırım yapılmıyor. Çünkü yatırımlar için gerekli altyapı olan, hukuk, demokrasi ve güven ortamı yoktur.
Buna karşılık eksi reel faiz, tüketimi artırır. Çünkü tüketimin fırsat maliyeti olan faiz maliyeti düşüktür. Para cep yakar. Paradan kaçış hızlanır. Döviz ve altın talebi artar. Toplam talep artar. Enflasyon artar.
2- Yüksek faiz...
Yüksek faiz aynı zamanda yatırım ve üretim maliyetlerini artırır. Maliyet artışı, aksak rekabet şartları nedeni ile TÜFE''ye yansır . Maliyet artışı nedeni ile ülkenin dış ticarette rekabet gücü düşer. Üretimde ithal girdi oranı artar.
Türkiye''de firmalar yüksek reel faizlerin yarattığı maliyet artışlarını, bazı yıllar kısmen de olsa geriye, ücretlere yansıtmıştır. Bu yansıtma, enflasyon altında fiyat düzeltmeleri şeklinde olmuştur. İşsizliğin yüksek olması, firmaların maliyeti kısmen geri yansıtmasına destek olmuştur.
Buna karşılık yüksek faiz, tüketimin maliyetini artırır. Harcamaların ve talebin kısılmasını sağlar ve bu yolla enflasyonun frenlenmesine imkan yaratır. Paradan kaçışı, Dolarizasyonu önler.
3- Eksi reel faiz kur artışına neden olur...
Eksi reel faiz, döviz talebine ve kur artışlarına neden olur. Türkiye''de 2018 kur şokunun nedeni, MB''nin zamanında faizleri artırmamış olmasıdır. Türkiye''de kur şokları, kur artışları daha hızlı yansıyor ve kur artışından daha yüksek enflasyon yaratıyor. Kur artışı, enflasyona yüksek faizden daha hızlı ve daha yüksek oranda yansıyor.
Bunun nedeni istikrarsız, kırılgan, spekülatif ve oligopol piyasa yapısıdır. Piyasa fırsatçılığa açıktır. Toptancı depodan çıkışı, en yüksek kurdan yapıyor. Perakendeci de vitrindeki eski ithal malları yeni kurdan hesaplıyor. Aksi halde yerine yenisini koyamayacağını biliyor. Dahası aynı perakendeci vitrindeki yerli malların fiyatını da artırıyor.
Demek ki, Türkiye''de kısa dönemde yatırım maliyetlerini artırsa da, kurları tutmak için reel faiz verilmesi gerekir. Mesele reel faizin ülke riskini (CDS) de içerecek şekilde dengede olmasıdır.
 

Yazarın Diğer Yazıları