Adam şeyh kıyafeti içinde şunları söylüyor:

"Hani geldi birisi 'Ya Resulullah ben geçinemiyorum' dedi.

'Ne kadar maaş alıyorsun?' diye sordu. '5 dirhem alıyorum.' 'Söyle' dedi 'Hazine'ye senin maaşını 3 dirheme indirsinler. 'O gitti Hazinedar'a dedi; 'Hz. Peygamberin emri var. Bana 3 dirhem ödeyeceksiniz.'

'Bir müddet sonra onunla karşılaştı. Sordu ona 'geçinebiliyor musun?'

"Allah razı olsun Ya Resulullah 3 dirhem olduğundan beri çok rahat geçiniyorum" dedi.

Biz de şimdi geçinemiyorum diyene 5 lira daha veriyoruz. Bereket yok. Sünnet 'geçinemiyorum' deyince '5'ten 3'e indir' diyor. "Çocuğa harçlık veriyorsun örneğin. Ne kadar? Aylık 200 lira. Yetmiyor... 150 liraya düşüreceksin. Bu cimrilik değil bu sünnet. Yetirecek, bereketlenecek."

Çalışmak, üretmek, verimli olmak, aklı kullanmak, etkin olmak, icat etmek, inşa etmek gibi gereksiz (!) eylemlerle iştigal etmek yerine sorunu ücretleri düşürerek bir kalemde hallediveriyorsunuz! Şaka gibi bu sözleri sanırsınız ki işveren sendikaları temsilcileri ediyor. Dini kıyafet içinde yüce Peygamberi referans gösteren şeyh unvanlı kişi hem de din adına bunları söylüyor.

İşin özü şu; İslam Dini bu tür din adına ahkâm kesenlerden çektiğini düşmanlarından çekmiyor.

***

Geçtiğimiz günlerde akademik unvanlı şahıs bir televizyon programında şunları söylemişti: 'Hz. Nuh'un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için cep telefonu ile görüştüğünü, Nuh Tufanı sonrasında da gemiden güvercin yollanmadığını' iddia ediyor. Hızını alamıyor o zamanlar gemiye uçan insansız hava aracı İHA gönderildiğini' ciddi ciddi iddia etmişti.

Duyanlara "Allah'ım aklıma mukayyet ol" dedirten bu açıklamalar sonrasında İlber Ortaylı şu açıklamayı yapmıştı: "Mucizeyi fizik, kimya ve matematikle temellendirmeye çalışmak eblehliktir. Mucize mucizedir bir iman işidir."

Batıl diye tasvir edilenlerin yaptıklarını kendisini hak diye görenlerin yapamaması bu tür deli saçması değerlendirmelerin yapılmasına neden oluyor. Allah'ın her insana verdiği aklı kullanmayanlar kullananlar karşısında zevahiri kurtarmak zorunluluğunu duyduklarında bu tür absürt durumlara düşüyorlar.

***

Bir başka akademik unvanlı şahıs da Kütahya'da düzenlenen "Vefatının 100. Yılında Ulu Hakan 2. Abdülhamid Han Konferansı"nda konuşuyor. Burada ilginç bir iddia ortaya atarak, "Gidemediği yerlerin fotoğrafını çektirip izliyor" dediği Sultan Abdülhamid'i, 'Google'ı kullanan, ilk icat eden kişi' olarak tanımlıyor.

Sonra da 33 yıl iktidarda kalan II. Abdülhamit Han'ın eğer on yıl daha iktidarda kalmış olsaydı, bugün "biz dünyanın en zengin devletiydik" hükmünü veriyor. Bir Allah'ın kulu çıkıp da otuz üç yılda yapılmayanın on yılda nasıl yapılacağını sormuyor.

Akıl tatile çıkarılınca rüyalar/hezeyanlar akıl oluyor.

***

Kendisini Mesih ilan eden eski bir siyasetçi de, "Bazı haramları helal kılma yetkimi kullanarak dinlerdeki 'tesettür, harem selam' mecburiyetini kaldırıyorum" diye açıklama yaptı.

Klasik kıyafetler içindeki modern mesih bir adım daha ileri giderek "Günahsız olan ilk taşı atsın diyerek, Fahişe Meryem'i recmedilmekten kurtaran Mesih benim" açıklamasını yaptı. Ardından da "O zaman Tevrat'taki recm cezasını iptal ettiğim gibi, şimdi de Kur'an'daki yüz sopa, hadislerdeki recm cezasını iptal ediyorum. Zina yapanı yargılamayın, günahın yargısını Allah'a bırakın." deyiverdi.

Geçtiğimiz günlerde de bir sahte Peygamber, Bursa'da üç bin kişinin katıldığı törenle Bursa'da toprağa verilmişti.

Adamlar diyeceğini diyor, biz ne diyelim?

Ölülerin ve delilerin ahvalinden sual olunmaz!

Bu ülkede Mesih'inden Mehdisine, sahte peygamberinden Mehdi için ortam hazırlayanına ne arıyorsanız o var.  

Sahtesi, sanalı, banalı ve yalanıyla zengin bir toplum haline geldik. Çünkü hastalık bireylerde değil toplumda!