Trabzonspor'da neler, neden oluyor?

Trabzonspor'da nelerin olup bittiği cümle alemin gözü önünde cereyan ediyor.

Hem de, evin içinde temizlenmesi, ya da bertaraf edilebilecekler bile herkesin gözü önüne serilerek!

Bir zamanlar, hani şu şampiyonlukların art arda yaşandığı, anlaşmazlıkların "kol kırılır yen içinde" yapılarak bertaraf edildiği yıllar, yollar, dönemler var ya!

Hah işte yöneticisinden futbolcusuna ve de taraftarına kadar "Söz konusu Trabzonspor ise gerisi teferruattır" ifadesinin gerçek manada hayat bulduğu o zaman dilimleri ne yazık ki unutuldu, ne acıdır ki bir kenara konuldu.

Tespit yerinde ise Trabzonspor bir amaç olmaktan çıkarıldı, herkesin kendi penceresinden bakıp, ona göre tavır alıp, öyle veya böyle çıkarlarına yönelik lâf eylediği bir araç haline getirildi.

Dahası, önceliği Trabzonspor'a değil de, kendi çıkarlarına verenlerin sayısı da, oranı da giderek arttı. Daha da artıyor. İşte böylelikle Trabzonspor teferruat haline getirildi. Maalesef!

***

Sadece bugün değil, özellikle son çeyrek asırda nelerin olup bittiğini anlamak için, "en kötü gerçek en güzel yalandan iyidir" diyerek değişen, oluşan taraftarlık (!) yapısını görmek, temeldeki nedeni de bunun üzerinden doğru tahlil etmek gerekiyor. Gerçi, tahlil edilip gerçek anlaşılsa da (ki bunca olup bitene rağmen halâ anlamamak bence aptallıktır), başka hesaplar, farklı çıkarlar için kavramamaktan da gelinmiyor mu?

İşte ben diyeyim "bugünkü tablonun", siz söyleyin "bu vahametin" tek cümle ile tarifi budur. Teşhisi de, "Trabzonsporlu olma anlayışı da, Trabzonsporluluk ruhu da değişmiştir."

İş vara vara, gele gele, "Kayıtsız şartsız Trabzonsporlu" olmaktan,  "kayda ve şartlara bağlı Trabzonsporluluk" noktasına da gelmiş dayanmıştır.

Sanmayın ki, bunu Trabzonspor'un rakipleri, (hatta işi biraz daha fanatiklik seviyesine taşıyarak, "düşmanları" diyelim) yapmış, ya da yapıyorlar. Hayır! Hatta asla! Onlar sadece Trabzonspor'un tek sahibi kendilerini sayıp, Trabzonspor için en doğruları kendilerinin bildiklerini sananların hatalarını kullanıyorlar.

Trabzonspor'a gerçek manada zararı kendi içindeki düşmana ihtiyaç duydurmayacak şekilde davranan sevenleri (güya) veriyor. İşte bu nedenle, Trabzonspor adına kendi doğrularından başka doğru kabul etmeyecek derecede sahiplenme yobazlığı yapanların verdikleri zararların yansımalarını yaşıyor bordo-mavili camia.

***

Kimileri; "Başkan haklı", kimileri; "Teknik direktöre haksızlık yapıldı" diyor.

Kimileri; parti ayrımlarını bırakın, aynı partiden siyasetçilerin cepheleştiğinden dem vuruyor.

Kimileri; işi ile taraftarlığı karıştırarak mesleğini icra etmeye çalışan bir kısım medyaya kabahat buluyor.

Kimileri; zararı taraftar grupları adı altında parselledikleri tribünlerde,  maratondakilere, kale arkasındakilere ihale etmeye çalışıyor.

Kimileri; "ben var Trabzonspor var, ben yok Trabzon yok" diyecek kadar bencilleşip, suçu ve suçluyu hep kendi dışında arıyor.

Hiç uzatmaya, evelemeye gevelemeye gerek yok!

Anlaşılmıştır ki; bunlar Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin;

"Hararet hardadır, sacda değildir.

Keramet baştadır, taç da değildir,

Her ne arar isen kendinde ara,

Kudüs'de, Mekke'de, Hac'da değildir" darbımeseli ile verdiği "önce kendinde ara" mesajını hiç bilmiyor, bilenler var ise onlarda zaten anlamıyorlar!

Gelinen vaziyet de, "Anlamak istemeye anlatmak kadar zor bir iş yoktur" derecesine vardığına göre, hangi reçeteyi verirseniz verin bu hastalığın tedavisi gerçekten zordur. Ama imkânsız da değildir.

İşte; Trabzonspor'da; nelerin nedenleri temel de kısaca bunlardır.

Bunun da kitapta tarif edilen Trabzonsporluluk ruhu  ve aidiyet duygusu ile uzaktan yakından alâkası yoktur.

 

Yazarın Diğer Yazıları