Yazık, çok yazık!

Erdoğan’ın aynı cümle içersinde PKK’nın şehit ettiği Mehmetçiğe “kelle”, terör örgütü PKK’nın başı Öcalan’a “sayın” demesinden sonra Türk milleti en büyük darbeyi Beşir Atalay’ın, “Kabul etseniz de etmeseniz de PKK Kürtlerin temsilcisidir” herzesi ile yedi.
Türkiye’de 30 milyon Kürt kökenli vatandaşımız olmasına ve PKK adına seçime giren, yanlarına kimi sol grupların oylarını da alarak ancak yüzde 7’lerde tutunabilen BDP gerçeği ortada iken bu terör örgütünü “Kürtlerin tamamının temsilcisi” olarak lanse etmek, PKK’ya, en büyük hamileri olan İsrail’den, ABD’den ve AB’den çok daha büyük arka çıkmaktır. 
Üstelik cümle âlem biliyor ki, PKK’yı temsil eden BDP, ıkına sıkına ulaşabildiği yüzde 7’leri, teröristlerin Kalaşinkoflarını bölge halkının şakağına dayaya dayaya alabiliyor. Millet bilse ki, oyunu özgür iradesi ile kullandığında köyü basılmayacak, eşi ve çocukları katledilmeyecek, BDP bu yüzde 7’leri rüyasında bile göremez. Görüyorsunuz haftalardır PKK ile mücadele eden Korucu kardeşlerimiz örgüt militanları tarafından kalleşçe kurulan tuzaklarla katlediliyor. Ve yine görüyorsunuz kendi çoluk çocuğunu devletin hâkim ve savcılarından korumak için binlerce polis, hâkim ve savcıya analarından emdiği sütü burnundan getirtenler, örgütün katlettiği Korucular için kıllarını kıpırdatmıyor.
İşte böyle bir ortamda Beşir Atalay tutuyor,  “PKK Kürtlerin temsilcisidir” diyerek milletin ve hakikatin aklı ile alay ediyor. Peki, Atalay bunu niye yapıyor? 
Niye yaptığı meydanda.  
Erdoğan ve AKP iktidarı PKK ile masaya oturmuş, Türkiye’nin bir bölümünü “Kürdistan” ilân etmiş, “Yerel yönetimlere özerklik”  adı altında “Kürdistan’ın temellerini atma” kararını almış ve Diyarbakır’ı “Merkez” ve “yıldız” ilân etmiş. Yani Türkiye’nin merkezi “Ankara” iken bu merkeze Diyarbakır da eklenerek “merkez sayısı” 2’ye çıkartılmış. Bunun millete izah edilmesi gerekiyor...
Millet, “Üç teröriste Türkiye’nin dörtte birini nasıl verdin?” diye soracak. Bu soruya cevap vermek için, “Ne üç teröristi, onlar bütün Kürtlerin temsilcisi”  diyecek ve “İç savaş çıkmasın, Türk-Kürt kapışmasın” diye böyle yaptık mazeretine sığınacaklar, herhalde hesap bu.
PKK, “Bölgede karakol yapma” diyor, iktidar, “Tamam, yapmıyorum” diyor. “Baraj da yapma”  deyince, “Özür dilerim, bu karar bizden önceki iktidar tarafından alınmış” sütresine sığınma ihtiyacı duyuyor. 
Asker sahadan çekilmiş, örgüt militanları kırsalı bırakın şehirlerin tamamını işgal etmiş. Her ev bir kale gibi tahkim edilmekte. 
Öcalan’la, varıldığı neredeyse elle tutulur şekilde belirginleşen fotoğrafa göre, Erdoğan seçimlerde ulaşacağı noktaya çıkınca topyekûn bir kalkışma olacak, kalkışmayı teskin için de PKK ne isterse verilecek ve bunun adı,  “Barış” olacak, “Gençlerimizin ölmemesi” için böyle yaptık, “Komşu-komşu, kardeş-kardeş yaşayacağız” müsekkini ile millet uyutularak para ile satmadıkları toprakların geri kalan bir bölümünü de bu şekilde birilerine peşkeş çekecekler. Bu birileri biraz Ermenistan ve tamamen de İsrail olacak...
Bölgede BDP’li belediyelerin değiştirdikleri cadde, köy, ilçe ve sokak isimleri bile bizim bu söylediğimizi bas bas bağırıp duruyor. 
Beşir Bey’e sorumuz şu: “Kürtlerin tamamının temsilcisi PKK ise” Türklerin ve Türkiye’nin temsilcisi kim? 
Siz misiniz yoksa? 
Türk ve T.C.’yi gördüğü her yerden kazıyan ve Türkiye’nin bir bölümünü PKK’ya teslim yolları arayan AKP, gerçekten Türklerin temsilcisi ise ve millet de buna inanıyorsa Türk ve Türkiye’nin başına gelebilecek başka bir felâkete ihtiyacı yok.
Bu ona yeter de artar bile...

Yazarın Diğer Yazıları