Balkon konuşması mı Balkan savaşı mı?

Yaptıkları itirazlardan anlaşıldığına göre AKP’lilerin bile sonuçlarının içine sinmediği şaibeli bir seçimi geride bıraktık.  
Yaşadığımız caddede her önüne gelene zarf içersinde 50 liranın dağıtıldığına biz şahit olduk. Kimi illerde seçmen başına zarfların içersine 400’er lira konduğu artık sır değil. Bu seçimde yüz milyon dolarlar döndü dersek bırakın abartmayı belki eksik bile söylemiş oluruz. Görüntülü ve sesli havuz medyası öyle bir beyin yıkadı ki “Çalıyorlarsa da hizmet ediyorlar” diyen Müslümanları da gördük, aldıkları ihalelerin rüşvet bedelini çıkartmak için, “Bu milletin anasını bilmem ne yapacağız” diyenleri içine sindirenlere de şahit olduk.
Geride kalan ve hiç kimsenin içine sinmediği bu seçimler sonunda benim en çok merak ettiğim bir konu, sandığa gidildiği gün bir gazete,  “Hırsıza oy vermeyin!”  manşeti ile çıkmış olsaydı, o manşet seçim yasaklarına takılır mıydı, takılmaz mıydı, konusudur.
Her neyse, olan oldu...
Seçim sonrası malum ‘Balkon Konuşmaları’ndan birini daha gerçekleştiren Erdoğan’ın gerek verdiği poz ve gerek üslup ve saçtığı öfke ve gerek yaptığı ayrımcılık, dolayısıyla yönettiği Türkiye’yi Balkan Savaşı’na benzer bir ortama götüren bir lider görüntüsü verdiğini söylemeden geçemeyeceğiz.
Kardeşim, kim ne derse desin, size göre millet, milletin ekseriyetine göre aileniz ve zatınız için hayatî olan bir büyük zafer kazanmışsınız. Bari bundan sonra biraz sakinleşseniz olmaz mı? Cumartesi günkü Yeniçağ’ın manşeti muhteşemdi. Erdoğan hemen herkesle her konuda ters düşüyor. Özellikle de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile. Anayasa Mahkemesi twitter yasağını kaldırıyor, Cumhurbaşkanı, bu mahkemenin 17 üyesinden 10’unu ben atadım diye yasağı kaldıran mahkeme ile övünüyor, Erdoğan tutuyor, “Bu karara saygı duymuyorum” diyor. Tamam, hukuka saygı yok, insan Cumhurbaşkanı’na da mı saygı duymaz, hadi Cumhurbaşkanı’na saygı yok, o senin kader arkadaşın değil mi? Madem bu yasakla ilgili bir soru soruldu ve siz de gerçekten bu karara saygı duymuyorsunuz, “Yorum yok” demekle yetinemez miydiniz?
Erdoğan gerçekten tuhaf bir haletiruhiye içerisinde. Twitter yasağını eleştiren köşe yazarlarına “Yahu size mi düştü twitter yasağını eleştirmek” diyebilecek kadar tuhaf hem de.. Köşe yazarı ile havuz medyası yazarını karıştırmış olabilir, tamam da, o zaman size  “Diktatör” diyenlere kızmamanız gerekiyor. Köşe yazarlarına nelerin eleştirilip nelerin eleştirilemeyeceğini ancak faşizmle yönetilen ülke yöneticileri karışır ve onlara da dünyanın her yerinde diktatör denir...
İşte böyle bir seçim dönemini geride bıraktık. 
Bu bahiste en garibime giden bir durum da Mersin’de Belediye Başkanı seçilen MHP’li Sayın Burhan Kocamaz’ın Belediye girişine  “Rüşvet alan da veren de cehennemdedir” hadisi şerifini asması ve  “Rüşvet bu kapıdan içeri giremez” diye yazdırması ve fakat bunun havuz medyasında yer almamasıdır. AKP’ler yazsaydı gerçi dört dörtlük bir ironi olurdu amma yine de sürmanşetlerde yer bulurdu, öyle değil mi?
Muhtevadan mı rahatsız oldular, söyleyenden mi, sorsak cevap verirler mi acaba?

Yazarın Diğer Yazıları