“Bölecek” değil, böldü bile!

“Bu adam Türkiye’yi bölecek” diyoruz. Milletin yüzde 50’si inandı, diğer yüzde 50’si, “Bunu da nereden çıkartıyorsunuz?” diyor. 
“Bakın” diyorlar, “Vizyon belgesini açıkladı, 77 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım” dedi, yani, gözümüzün içine baka baka bütün Türkiye’ye ve dünyaya “birlik sözü” verdi. “Daha ne yapsın, Kur’ân’a el mi bassın?” 
İyi de kardeşim, O, bu sözleri söylediği anda bile “bölmeye devam ediyordu” da sen görmüyor, görmek istemiyordun. Şarkıcısından türkücüsüne, milletin anasına avradına küfreden havuz medyasından cümle yandaşlara kadar her cenahtan insanı toplantısına davet ediyordu amma, muhalif basını, yani yüzde 50’nin sesini çağırmıyor, gelenleri de kapıdan çeviriyordu. “Herkes”in içinde yüzde 50’nin sesi tahammül edilemez olarak görülüyorsa, bu “bölmeler” ileriki ve daha büyük, “daha beter bölmelerin” ta kendisi değildir de nedir?
Tepeden tırnağa “taraf” olan Erdoğan’ın tarafsız olmayacağına, olamayacağına bilgi, belge, karine o kadar çok ki..
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “torba yasa” görüşmelerinin gece yarısına ulaştığı, herkesin yorgunluktan bîtap düştüğü bir anda, AKP’liler “Tam sırasıdır” diyerek, “Avukatın dosya içeriğini incelemesi ve içindeki belgelerden örnek almasına ‘soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceği’ iddiasıyla kısıtlama getirilmesi yetkisi verilmesine dair” bir madde eklemek istediler.
Bereket, MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal bu “son dakika golünü” fark etti de, kavga dövüş, torba yasaya girmesine engel olundu. 
Tuzağı, hileyi görüyor musunuz? Avukat, müvekkilinin neyle suçlandığını bilmeyecek, amaç bu.
Yani, en temel insan hakkının gaspından başka bir şey değil. Böylesine hak gaspını göze almış olan bir yapıdan “tarafsızlık” umulabilir mi? 
Dertleri ne? 
Ne olacak, ileride bir gün AKP’nin yolsuzluklarından biri mahkemeye düştüğünde yahut mesela “Paralel yapı” diyerek Erdoğan ve medyası birine suç isnat ettiğinde, avukat AKP yolsuzluğunu ve Erdoğan’ın isnat ettiği suçun mahiyetini bilmeden hakim karşısına çıkacak, daha da önemlisi, mesele kamuoyuna mal olmayacak...
Biz bu satırları yazarken İsrail askerleri Gazze’ye karadan girmişti. 
Ve Erdoğan, İsrail uçaklarının yakıtlarının Türkiye’den karşılandığı iddialarını duymazlıktan gelmeye devam ediyor, gemicik sahibi oğlunun İsrail’e mal taşıyıp çanta dolusu dolarlar kazandığına dair haberlere bir yalanlama getirmiyor, çok daha acısı Türkiye’nin İsrail’le askerî iş birliğinin son hız devam ettiği haberlerini tekzip etmiyordu.
Ve çok daha beteri, Kürecik’e kurulmuş bulunan füze radar sistemlerinin İsrail’in koruma kalkanı haline geldiğine dair manşet haber karşısında (Milli Gazete)ağzı mühürlenmiş gibi susuyordu. 
“Durmak yok, yola devam” diyerek, öyle söylemediğini defalarca açıklamasına rağmen, “Sen nasıl Gazze konusunda tarafsız olursun” diye Ekmeleddin İhsanoğlu’na laf çakarak, Atatürk Orman Çiftliği’nde yaptırdığı bin odalı Başkanlık makamına ulaşmak için devletin bütün imkânlarını kullanmaya devam ediyordu...


Espri de yapabiliyormuş!
Azarlamaları, tekme tokatları ile bilinen Başbakan Erdoğan’ın espri yapma yeteneğinin olduğunu da öğrendik. 
Müthiş esprisini Bahçeli’yi eleştirirken yaptı: 
“Siz bana küfredebilirsiniz” dedi ve ekledi: “Ancak ben size cevap vermem. Çünkü buna terbiyem müsaade etmez!” 

Yazarın Diğer Yazıları