Allah’tan korkmadınız mı?

Cumhuriyet’ten Özlem Güvenli’nin haberine göre... Mimarlar Odası 1. Büyükkent Bölge Temsilciliği, 8 ilçenin kaymakamlıklarına deprem sonrası toplanma alanlarını öğrenmek için başvuruda bulunuyor.  
İlçelerden biri bu başvuruya “gizlilik arz ettiği” bahanesi (muhtemelen böyle bir hazırlığı olmadığı için) bilgi veremezken diğerler ilçelerin verdiği bilgi ise  “Keşke böyle bir cevapla karşılaşmasaydık” türünden bilgiler..
Bütün göstergelerin ve cümle deprem uzmanlarının “Yakın bir gelecekte büyük bir depremle karşı karşıya” dediği nüfusu 18 milyona dayanan İstanbul’da deprem toplanma yerleri ile ilgili verilen bilgileri Mimarlar Odası şu satırlarla özetlemiş:
 “ İBB, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra 2001 yılında kentin acil eylem planını hazırlamış ve 470 toplanma alanı belirlemişti. Bu alanların bugün önemli bir bölümünde rezidanslar ve AVM’ler yükseliyor!”
Bu satırların yazarına göre depremden kurtulan başta yaralılar olmak üzere kadın, çocuk sağ kalan herkesin hayatını idame ettirebilmesi için oluşturulan alanlara, para kazanmak ve bu işlerden komisyon almak için rezidans ve AVM’ler yapmak, silahla banka soymaktan, yol kesip otobüs ve tren yolcularının ceplerini boşaltmaktan çok daha iğrenç bir soygun biçimi... Onlardan daha iğrenç çünkü o işe soyunanlar ölümü göze alıyor ve nihayetinde birkaç kişinin cebini boşaltıyor, canını yakıyorlar. Depremde toplanma yerlerine AVM ve rezidans diken ve diktirenler ise hayatlarını tehlikeye atacak kadar cesur olmadıkları gibi, öyle birkaç kişinin değil, milyonların kanına giriyorlar... İstanbullu tutuyor bir de bu rezidansların sahiplerinden mülk alıyor, bu AVM’lerden alışveriş yapıyor, bu tezgâhın kendi kanları ellerine bulaşmış siyasetçilerine destek üzerine destek veriyorlar...
Akıl tutulması olsa olsa böyle bir şey; basiret bağlanması herhalde tam da bu durum... Ben para kazanayım da insanlar gebersin mantığının, siyasetle sarmaş dolaş olmuş müşterek tetikçilerinin, o bölgelerden geçerken veya kendilerini ziyarete gelmiş bir deprem anında başına geleceklerden habersiz masum yahut gaflet içindeki o bölge insanlarının yüzlerine bakarken vicdanları sızlıyor mu, yüzleri kızarıyor mu acep?
Bir başka merak ettiğim husus ise yine başta İstanbul olmak üzere halkın nefes alma borusu, oksijen deposu, halkın ciğerleri mesabesindeki ormanları imar planlarını değiştirerek yine rezidans ve AVM’ler, villalar için tıraşlayan aynı zihniyet kendinin bir organ mafyasının mensubundan daha beter biri olduğunu düşünüp düşünmediğidir!
Öyle ya... Organ mafyası, adamın üç kuruşa bir böbreğini alır, 13 kuruşa bir başkasına satar ve onu sağlığına kavuşturur..
Bir şehrin ormanlarını rant için baltalamak ise bir anda milyonların ciğerini dünyalık için tedricen sökmeye başlayıp, karşılığında bir tek canlının bile hayatına en ufak bir katkı sağlamamaktır... Organ mafyasından beter akciğer mafyasını seyreden ve destekleyenler de en az onlar kadar suçludur ve bütün bu haller kıyamet alametlerindendir...

Yazarın Diğer Yazıları