Aklımızla alay ettiler!

Soruşturma Komisyonu’nun AKP’li üyeleri Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar için “Yüce Divan’a Göndermeme” kararı aldı.  
Gerekçeleri de;  “Kuvvetli delil yok” ve “Ses ve görüntü kayıtları hukuka uygun olarak toplanmamış”  gibi aklımız ve hukukla alay eden gerekçeler.
O ses kayıtları ve o görüntüler  “kuvvetli” değilse, Naim Süleymanoğlu da Hint fakiridir. Mahkeme kararları ve o kararları dayanak alan savcı emri ile polislerce elde edilen görüntüler “hukuka uygun” sayılmayacaksa, çarşambadan sonra perşembenin gelmesi de “hukuka uygun” olmamalı; öyle ya niye “hep Perşembe” bir kere de Cumartesi olmalı değil mi?  
Bu AKP’nin her yanından hukuksuzluk dökülüyor desek, yeridir.
Şimdi tuttular Meclis Soruşturma Komisyonu’nda bakanların çocuklarıyla konuşma tapelerinin yakılıp imha edilmesi kararı aldılar. Tabii ki 9 AKP’li Komisyon üyesinin oyları ile alındı bu karar.
Oysa komisyon kararı henüz kesinleşmedi. Kesinleşmesi için TBMM’deki oylamanın da “Yüce Divan’a gönderilmeme”  yönünde tecelli etmesi gerekiyor...  Meclis’in  “Yüce Divan” konusundaki oylaması belki 10 belki 15 gün sonra yapılacak... Oylamada ya, “Yüce Divan’a gönderilsin”  çıkarsa ne olacak? “Deliller yok edilmiş” olmayacak mı?
Siz yok etseniz bile o kayıtlar dünyanın her yerinde, hemen bütün siyasi parti arşivlerinde öylece duruyor. Eliniz uzun tamam da, o kadar da uzun olmasa gerek. Bu notu da düştükten sonra, konumuza dönelim.
Hakkı Köylüoğlu emekli bir Cumhuriyet Savcısı. Bu işleri çok iyi bildiği halde mahkeme kesinleşmeden delilleri yok ettirebilecek bir toplantı çağrısında nasıl bulunabiliyor, şaşırmamak elde değil...
Bu, milletvekili iradesine ipotek koymak değil midir? Diyelim ki AKP’li vekilleri “parmak çocuk”  olarak görüyorsunuz ve AKP’li vekiller de bunu içine sindiriyor! Kararları millet adına değil, yukarıdan verilen emirler doğrultusunda oluşuyor, ne diyelim, bunu da içimize sindirelim, tamam da...
Bari işi, “yani delil yok etme” işini sırasına göre yapalım diyen bir akıl da mı kalmadı?
Oylama neticelensin, Meclis “Yüce Divan’a gerek yok” desin; deliller de ondan sonra yok edilsin. Yani madem hukuka uyulmuyor, hiç olmazsa kanuna uyulsun! Nedir bu acele, nedir bu telâş...
Son bir not: Yandaş basının Yüce Divan üyelerini “Paralelcilikle suçlaması” nı ibretle seyrettik. Oysa Yüce Divan Başkan ve üyelerinin tamamının o makamda olmasının altında AKP’li Cumhurbaşkan(lar)ı ve milletvekillerinin imza ve oyları yok mu?
Bu haliniz karşısında biri çıkar ve “Demek ki kendi atadığınız hâkimlere bile güvenmeyecek kadar kirlenmişsiniz” derse, ne cevap vereceksiniz?

Yazarın Diğer Yazıları