Hem ayıp, hem günah!

En büyük ricat “gerçek”ten ricattır ve ne yazık ki bunu da gayesi, “okurunu gerçekle buluşturmak” olan yandaş, çıkarcı gazeteler yapmaktadır.
“Barış süreci” diye bir “aldatmaca” başladı, bunun pazarlanması lâzım ya, dün bir gazete manşeti döşenmiş:  “Çözüm dağı boşalttı” demiş. Ve bunun adını da “BÜYÜK DÖNÜŞ” koymuş.
Gazeteye göre “KATO” Dağı “Foto” dağı olmuş. Yani terör bittiği dağlar boşaldığı için millet dağlara çıkıyor, piknik yapıyor, fotoğraf çekiyormuş.  Allah’ın sopası böyle bir şey olsa gerek ki, bu palavraları zehirli iğneler gibi milletin aklına saplıyor amma verdiği rakamlarla da kendini yalanladığını fark edemiyor.
Haberin bir yerinde bir kutu açıp yıllar itibariyle dağdan inenlerin listesini koymuş:
    2012..................150
    2013..................233
    2014..................500
    2015 (ilk üç ay).....105
    Toplam...............838

    2012’den 2015’in ilk üç ayına kadar yani toplam 36 ayda dağdan inen örgüt elemanı sayısı 836 kişi. Peki, ya katılanların sayısı? Bu niye verilmiyor? Meselâ Cemil Bayık, 2014 yılının 26 Eylül’ünde yaptığı bir açıklamada eskiden ayda bin kişi örgüte katılırdı, bu ay bin 200 kişi katıldı diyordu. Bir ayda örgüte katılanların sayısı 36 ayda katılanların sayısının bir buçuk misli iken nasıl oluyor da “Çözüm dağı boşaltmış” oluyor?
Kaldı ki...
Dağdan inen 836 kişiden çoğu önce savcı karşısına çıkıyor, sonra serbest bırakılıyor. Bazıları bir iki ay hapis yatıyor, serbest kalıyor. 
Peki, sonra ne yapıyorlar?
 Ne yapacaklar, PKK’nın şehir yapılamasında aktif görev alıyor, halkı, yapacakları sokak savaşı için hazırlamaya koyuluyorlar. Kurulan PKK paralel hükümetinde kaymakam, hâkim, savcı oluyorlar. Ve zaten onların “dağdan inmeleri” bu teşkilâtlanmayı sağlamak için bu “izin” bu “görev” ve bu “emirle” yapılıyor..
Bu bilgiler polis, jandarma ve MİT istihbarat birimlerinin elinde. TSK, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında saatlerce görüntü, isim ve istatistiklerle bilgilendiriyor. Daha dün “Kürt sorunu vardır” deyip bölgeyi “Kürdistan” ilan eden Erdoğan’ın anî bir dönüşle, “Kürt sorunu yoktur”  demesi, işin kontrolden çıktığını kendisinin de fark etmesinden olabilir mi?
Dağdan inen üç beş kişiyle “terör bitti” havası estirerek hükümet imkânlarından nemalanma peşinde koşan mevkuteler hiç olmazsa terörist başının “100 bin kişilik düzenli orduya geçin” talimatını olsun dip not olarak düşüp, “Biz yine de tedbirli olalım” deseler fena mı olurdu?
Ülkemiz maalesef “havuz medyası” ile “yavuz hırsız medyası”nın kol kola girmesi neticesi bütün dünyanın bildiği gerçeklerden her geçen gün biraz daha uzaklara savruluyor. 
Her savrulmanın bir çarpa bir düşmesi vardır. 
Bizi endişelendiren de işte budur.

Yazarın Diğer Yazıları