Erdoğan AKP’yi eziyor!

Bir tarafta Recep T.Erdoğan, diğer tarafta AKP ve Başbakan Ahmet Davutoğlu.

Erdoğan, kendi eliyle kurduğu partiyi yine kendi ağırlığı ile bilerek ve kasten eziyor. Görüntü bu. Niye böyle bir kanaate vardık, izaha çalışalım.

Son seçimde yüzde 9 oy kaybetmiş olsa da yüzde 41 oy alarak sandıktan birinci parti olarak çıkan AKP’nin Genel Başkanı Davutoğlu, Erdoğan tarafından tekrar hükümeti kurmakla görevlendirilecek. Davutoğlu bütün samimiyetiyle bu görevi yerine getirmek, bir hükümet kurmak istiyor. Ama biz, ne Davutoğlu’nun, ne Erdoğan’ın Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olması taraftarı değiliz, bu ayrı bir mesele ve biz bu tavrımızı bu isimlerin zatları yüzünden değil, uyguladıkları ve iktidarda kaldıkları sürece uygulayacakları politikaların Türkiye’yi felâkete götüreceğine inandığımız için takındık. Bunu bir kenara not ettikten sonra... Erdoğan’ın AKP’yi ezmesi bahsine tekrar dönebiliriz.

Hükümet kurmakla görevlendirilecek olan Davutoğlu, “Elimizden geleni yapacağız. Kapımız, zihnimiz, kulağımız, gönlümüz kimseye kapalı değil, herkese açık” dedikçe, ekonomi, siyaset ve medyadaki Erdoğan damarı, piyasaya Rıza Sarraf’ları sürüyor. Bakanlar kendisine “İhracattaki başarısından dolayı” ödül veriyor. Erdoğan bu ödül töreninde hazır bulunuyor. Sarraf dediğimiz kişi ne ihraç etmiş, ne kadar ihraç etmiş, kimse bilmiyor. Hatta ödül törenine gelen Bakanlar, milletvekilleri bile bilmiyor. “Sarraf’ın olduğunu bilseydik, orada olmazdık” diyorlar.

Haklılar, çünkü ihracat rekortmeni Rıza’nın devlete ödediği vergi 350 TL. Vergi olarak 350 lira ödeyeceksin, amma ihracat rekortmeni olacaksın. Bu kişiyi arkasında Türk Bayrağı ile ekranlara çıkartanlar ve “Türkiye bütçe açığının yüzde 5’ini kapattı” diyenler, son olayda Sarraf’ın reklâmını bir kez daha yapan aynı kişiler.

İşte böyle bir ortamda, “Onun orada ödül alacağını bilseydik, gitmezdik” diyen Bakanlar aynı zamanda “Erdoğan’ın orada olacağını bilseydik, gitmezdik” demiş olmuyorlar mı?

Çünkü her şeye rağmen Davutoğlu’nun Sarraf’la alışverişi bulunan dört bakan için Yüce Divan’ı tercih ettiği, AKP’li 80 milletvekilinin de bu kişilerin Yüce Divan’a gitmesi yönünde tercih belirttiği ortada iken ve bu dört bakan için Yüce Divan engelini Erdoğan’ın kapatmış olması hafızalarda tazeliğini korurken, Sarraf’ın yine piyasaya sürülmesi başka ne anlama geliyor? Kim bilir belki ileriki tarihlerde Erdoğan’ın Davutoğlu’nu bu törene katılmak için aradığı, Davutoğlu’nun da bunu kabul etmediği bir yerlerde yazılır... Olmaz demeyin, biz ne olmazları gördük.

Evet, Erdoğan, Davutoğlu’ndan partisine zarar verecek ne varsa istiyor, bekliyor gibi. Olmayacakları isteyerek kendisi için hayırlı gördüğü olacak olanın yolunu açıyor. “Çözemezseniz millet çözer” diyerek “yeniden seçime” gidilecek yolun taşlarını döşüyor. Yani “Devlet benim” demek için “Başkanlık hevesinden” vazgeçmiş değil. Sandıklar açılınca “Milletin tercihine saygılıyız” diyerek geri gider gibi oldu. Şimdi görüyoruz ki, bu geri gidiş, “uzun atlamak için yapılan bir açılmadan başka bir şey” değilmiş...

Kendi kurmuş olsa da AKP, kendi atamış olsa da Davutoğlu umurunda değil...  Hele “Başkanlık”, hem de “Türk tipi olanı” ihtimal dâhilinde ve ufukta göz kırpıyor ise...

Yazarın Diğer Yazıları